Merhaba ,
Adım Buğu. 17 yaşındayım. 17 olmak için fazla asosyalim. Kitaplarla arkadaş olan , film ve dizi izlemeyi seven , sıradan bir kızım. Dışarda gerekmedikçe konuşmam , evde dışarıya göre biraz daha rahatım. Ancak yine de bir sevgi pıtırcığı değilim. Vaktimin çoğunu Mira'yla geçiriyorum. Mira benim tek arkadaşım ve aynı binada oturuyoruz. Annem ve babam çalışıyorlar. Lise son sınıfız. Ve sınav dolayısıyla çok okula gitmiyoruz. Kahrolası şu sınav !Dershaneye gitmiyoruz. Mira'nın babası matematik öğretmeni. Eksiklerimizi tamamlamaya o yardımcı oluyor. Ankara'da yaşıyorum. Hani şu kasvetli , gri şehir. Yağmurlu ve kasvetli havaları severim. Gök gürültüsünü çok severim. Biraz tuhafım işte... Mira ise benim tam aksim. Neşeli ve cıvıl cıvıldır. Galiba zıtlıklarımızla birbirimizi tamamlıyoruz. O benimle anlaşabilen tek insan. Sıkıldınız di mi ? Siz dinlerken sıkılıyorsunuz , düşünün ben bu hayatı yaşıyorum.
Saate baktım. 11e 5 vardı. İçimden 30dan geriye doğru saymaya başladım. Tam 14teyken kapı çaldı. Mira gelmişti. Saati hiç şaşırmazdı.
- Günaydıın dedi ı harfini fazlasıyla uzatarak , yüzünde kocaman şapşal bir gülümsemeyle.
- Günaydın dedim onun aksine ruhsuz bir şekilde. Mutfağa geçtim ve çayları koydum. O da peşimden gelip aldığı poğaça ve simitleri tabağa koyup , dolaptan kahvaltılık çıkardı. Sofrayı hazırlayıp oturduk.
- Çok ilginç bir şey öğrendim dün. Bence bunu kesinlikle denemeliyiz dedi.
- Hadi bakalım ! Bu sefer yine hangi saçmalık seni böyle heyecanlandırdı ? dedim. Suratını buruşturdu. Ancak daha sonra heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı.
- Lucid Rüya dedi.
- Ney rüya ? dedim.
- Lucid rüya. Lafımı kesmeden sonuna kadar dinlersen anlayacaksın. Yani rüyadayken rüya gördüğünü anlayabilir ve rüyalarını kontrol edebilirsin. dedi.
- İyi de bunun kime ne faydası var ki anlamadım? dedim.
- Kızım sen sürekli kabus görüp bu durumdan rahatsız olmuyor musun ? Eğer gerçekten bunu yapabilirsek , hem mutlu rüyalar görürüz hem de sen şu kabuslardan kurtulursun işte. dedi.
- Baktın normal hayatta mutlu olamıyoruz , rüyalara sardın di mi ? Mira gerçekten ben de hep ne eksiğimiz var diyodum. Sayende bugün anladım. dedim.
- Ne ? Lucid rüya görmek di mi ? Sana da çok cazip geldi itiraf et. dedi.
- Hayır. Eksiğimiz senin beynin ! Hadi sofrayı toplayıp derse başlayalım artık. dedim.
Bana hıı çok komik bakışı attıktan sonra sofrayı toplayıp, ders başına oturduk. Ancak dikkatimizi bir türlü derse veremiyorduk. Ben de hem bugün ona fazla yüklendiğim için, hem de bu konudan bahsetmezse çatlayacak olduğunu bildiğim için hevesini alması için tekrar konuyu onun zırvalığına getirdim.
- İyi de ben zaten rüyadayken rüya gördüğümü anlarım , sen anlamaz mısın ? dedim.
- Gerçekten miiiii ? Neden bana bunu daha önce söylemedin seni hınzır ? dedi.
- İyi de ben bunu herkes yapabiliyor sanıyordum. Tuhaf bir şey olduğu aklıma gelmedi. dedim.
- Hayır. Herkes yapamıyor. Kızım sen salak mısın ? İnsanlar bunu yapmak için çıldırıyor. Nasıl oluyor tam olarak anlatsana ? dedi.
- Kabus görürken durduk yere bu bir rüya diyorum ve bunu dediğim an uyanıyorum. dedim.
- İşte bu dediğimi araştırıp , anlar ve uygularsan bu durumu kontrol edebilir hatta kabuslarını yenebilirsin. dedi. Ardından kalkıp odaya gitti ve içerden laptop alıp geldi. Bana bununla ilgili birsürü ıvır zıvır okuyup video izletti. Suratında atom parçalıyormuşçasına bir ciddiyet vardı. Görseniz ciddi ciddi notlar alıyordu. Yani derse bu kadar hevesli olsa bu sene sonunda tıp kazanacağına bahse girebilirdim.Yine de sırf üzülmesin diye bende onun bu küçük oyununa uydum. Bu konu kendinden de ziyade benim için dikkatini bu kadar çok çekmişti. Ben sık sık kabus görürdüm. Bazen bir makinenin içinde ellerim , kollarım bağlanmış bir şekilde uzanır , aklımı kaybetmiş gibi boş boş etrafa bakardım. Sonra korkar çığlıklar atmaya çalışır atamaz , kurtulmaya çalışıp kurtulamazdım. Sonra kendime gelir bu bir rüya der ve uyanırdım. Bazen de tuhaf bomboş bir arazide bir bankta oturan tuhaf bir çocuk görürdüm. Ama asla yanına yaklaşamazdım.
Gitme saatine kadar bu konudan bahsedip durdu. Daha sonra kalkıp eve gitti. Onun gitmesiyle annemin eve dönmesi arasında 5 dakika bile oynamazdı. Annem gelir , yemeği hazırlardı. Sonra babam gelir ve birlikte yemek yer, sohbet ederdik. Ve bu durum her zaman böyle tekrar ederdi. Ancak bugün kendimi bitkin hissettiğim için erken uyumaya karar verdim ve yemekten sonra direk uyumak için odama geçtim.Ne zaman yatağa uzandım ya da ne zaman uykuya daldım hatırlamıyorum. Ama yine o bankın başında gördüm kendimi. Bu bir rüya dedim ancak uyanamıyordum. Yine o çocuğa bakıyordum ama bu sefer arkamda adım sesleri duydum. Döndüğümde birisi bana yaklaşıyordu. Tamamen simsiyah giyinmişti. Ve ben sadece gözlerini görebiliyordum. Gözleri sanki siyah ve lacivert arasında kararsız kalmış gibiydi. Ne mavi diyebilecek kadar açık , ne siyah diyebilecek kadar koyuydu. Elini uzattı ve elimi tutup , kaldırıp bileğime baktı.
- İşaretlenmişsin. dedi.
- Anlamadım. dedim.
-Yakında anlarsın. Şimdi uyanma zamanı. dedi. Parmaklarını göz hizama getirdi ve şıklattı. Ve ben gözlerimi açar açmaz tavanla karşılaştım. Daha önce defalarca kabus görmüştüm. Ancak hiçbiri bu kadar ürkütücü olmamıştı. İşi daha da ürkütücü yapan ise bileğime baktığımda gerçekten bir sembol olmasıydı. İçimden bir ses ters giden bir şeyler olduğunu söylüyordu. Haklıydı da o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid Dream
Teen FictionRüyadayken rüya gördüğünüzü anlar mısınız ? Peki bu sıradan mıdır ? Yoksa tuhaflık mı ? Sizin için değilse bile benim için fazlasıyla tuhaflıktı ve başıma iş açacak gibi duruyordu. Yetenek mi yoksa lanet mi ? Siz karar verin.