Bu tuhaf olaydan sonra nasıl olmuşsa tekrar uyumuştum. Aslında gece gördüğüm tüm kabusu unutmuş gibiydim. Saate baktığımda 10:15ti. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar çok uyumuştum. Mira'nın gelmesine 40 dakika vardı. Yataktan doğruldum. Aylardır ilk defa bu kadar dinlemiş uyanıyordum.
Kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim. Ancak tam bunu yapacakken bileğimde dün gece gördüğüm ancak daha sonra tamamen unuttuğum iz dikkatimi çekti. Olduğum yere çivilenmiş gibiydim. Tam o anda kabusu , dün geceye dair herşeyi hatırladım. Yapamayacağımı deli gibi bildiğim halde sembole sabunu sürdüm ve yıkadım. Ovaladım. Çıkarmak için elimden gelen herşeyi yaptım ama çıkmıyordu.
İlk bakışta iç içe geçmiş labirentler var gibiydi. Ve bu labirentlerin tam ortasında kocaman bir göz vardı. İçim sıkılmıştı. Tedirgin hissediyordum. Halbuki umursamazlık adına bir ödül verilse ben bunu en çok hakedecek insanlardan biri olabilirdim. Ama bu kez durum farklıydı. O kadar dalmıştım ki Mira kapıyı yumrukluyor ve sabırsızlanıyordu. Normalde daha kapıya vurduğu an kapının açılmasına alışkındı.
Gelmesine çok sevinmiştim. Bunları ona anlatacak ve biraz da olsa kafamı dağıtacaktım. Sonuçta ufacık bir saçmalıktı. Başka ne olabilir di mi hadi ama ? Hem o araştırmayı severdi. Belki bu sembol hakkında bilgi sahibiydi. Tam kapıyı açacakken kapının yanındaki boy aynasına gözüm takıldı. Ve son hatırladığım bembeyaz giyinmiş iki maskeli adam ve ensemde hissettiğim acıydı.
Ve yine o makinenin içindeydim. Ama bu kez durum farklıydı. Ellerim , ayaklarım bağlı değildi. Bu bir rüya dedim. Ama uyanamamıştım. Tekrar yüksek sesle Bu bir rüya dedim. Ama yine uyanamadım. Aklıma Mira'yla izlediğimiz videolar geldi. Adam işaret ve orta parmağımızı birleştirip diğer elimizin avuç içine sokmaya çalışmamızı söylüyordu. Eğer bunu yapabilirsek rüyadayız demektir. Denemiştim ve olmamıştı. Ama bunun rüya olduğundan adım gibi emindim. Bunu defalarca görmüştüm. Diğer yöntemleri aklıma getirmeyi denedim. Uçmaya çalışmak bir diğer yöntemdi. Komikti ama denemeye değerdi. Doğruldum ve ayaklandım. Zıplayarak uçmaya çalıştım. Durmadan zıplıyordum. Bir çift bana tiksinerek bakan gözü farkedene kadar devam ettim. Bu adam da bembeyaz giyinmişti ancak maskesi yoktu.
- Toplanma 5 dakika sonra -2. Katta bulunan konferans salonunda dedi mekanik bir sesle. Ve cevabımı beklemeden arkasını dönüp gitti. Şaka falandı herhalde. Bu bir kabus olmalıydı. Öyleyse bile gerçeğe o kadar yakındı ki. Yine de neler olduğunu öğrenmek için bulunduğum daracık odanın içinden çıktım. Her taraf neden bu kadar beyazdı ? Ve herkes neden beyaz giyinmişti ? Ölmüş olabilir miydim acaba ?
Uzun arayışlarım sonucunda (Yön bulma yeteneğim sıfırdır ve sürekli kaybolurum.) daha demin ki (Artık her neyse , ne olduğunu bilmediğim kişi) bana yine mekanik bir sesle ;
- Beni takip et dedi. Sessizce takip ettim. Ürkütücü bir havası vardı. Asansörümsü bir şeye bindik. Bakın asansörümsü diyorum. Normal asansörün aksine kat numarası değil oda isimleri yazıyordu. Ve normal asansörün aksine benim midemi yerinden çıkarmaya hevesli bir şekilde sağa sola falan hareket ediyordu. Sonunda durdu, kapılar açıldı ve ben kendimi bu sefer kırmızılarla döşenmiş , fazlasıyla kalabalık bir salonda bulmuştum. Herkes lacivert tulum giyinmişti ve hepsinin Türk olmadığına bahse girebilirdim. E o adam Türkçe konuşmuştu. O kadar gerilmiştim ki utanmasam asansöre geri koşup beyazlı adama sarılacaktım. Arkamı döndüğümde çoktan gitmiş olduğunu gördüm. Kalabalıktan nefret ederdim. O yüzden tenha ve sessiz bir köşe bulup oturdum. Biraz sonra bizim aksimize siyahlara bürünmüş (Ben bu tulumu ne ara giymiştim ?) kızıl saçlı , renkli gözlü bir kadın sahneye çıktı. Sahnenin tam ortasında duran kürsüye geçti. Mikrofona 2 kez vurdu. Ve konuşmaya başladı ;- Merhaba arkadaşlar. Öncelikle hepiniz L. S & R. İ ' ye hoşgeldiniz. Hepiniz ülkelerinizden buraya gönüllü olarak , eğitim almak ve araştırmamızı desteklemek amacıyla geldiniz. İlk öğrenciler olarak sizinle gurur duyuyorum. Çünkü bilinmeze doğru ilk adımı atmak her zaman cesur olmayı gerektirir. Birlikte 4 senelik harika bir eğitim süreci geçireceğiz. Birlikte araştırıp , birlikte öğreneceğiz. Hepimiz için en güzeli olması dileğiyle. Ait olduğunuz sınıflar , programlar ve kurallar hepinizin odasına gönderilmiştir. Şimdi güzelce dinlenin ve tadını çıkarın. Hepinize iyi günler.
Ortada büyük bir yanlış anlaşılma vardı. Birincisi ben buraya kesinlikle gönüllü olarak gelmemiştim. İkincisi oda neresi oluyordu ? Yardım istemek hiç bana göre değildi. Kızları takip ettim. Nihayetinde hepimiz aynı yerde kalıyor olmalıydık değil mi ? Takip ediyordum ancak hiç çaktırmıyor ve konuya hakim gibi gözükmeye çalışıyordum.
Ve yine aynı beyaz elbiseler ve yine aynı mekanik ses bu kez ;
- Beni takip et dedi. Peşine takılmaktan başka çarem yok gibiydi. Umarım beni kafamdakileri sorabileceğim bir yere götürüyordu. Çünkü bu bilinmezlik benim için bile fazla kasvetli ve korkutucuydu. Yine o asansörümsü şeye bindik ve benim yine midemle büyük bir mücadele vermem gerekti. Sonunda durmuştuk. Dışarı çıkmasını bekledim ancak bana dönüp ;
- Profesör sizi içeride bekliyor dedi. Başımı salladım ve asansörden çıktım. Yine bembeyaz bir koridor ve bembeyaz bir kapı vardı. Kapıyı tıkladım ve açıp içeri girdim. Her yer beyaz mobilyalarla kaplıydı. Beyaz bir masa , beyaz koltuklar ve masanın arkasında bulunan bir kütüphane vardı. Odayı renklendiren tek şey kitaplıkta bulunan kitaplardı. Ve ardından daha yeni dikkatimi çekmiş olan kütüphanenin yanında bulunan daracık merdivenlerden demin konuşma yapan kadın indi. Beni görünce kocaman gülümsedi. Ve ;
- Buğu tatlım hoşgeldin. Hayatım boyunca tanıştığım 2. rüya gezginisin. Çok heyecan verici dedi. Kadının suratına aval aval bakakalmıştım. Rüya gezgini de neydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid Dream
Novela JuvenilRüyadayken rüya gördüğünüzü anlar mısınız ? Peki bu sıradan mıdır ? Yoksa tuhaflık mı ? Sizin için değilse bile benim için fazlasıyla tuhaflıktı ve başıma iş açacak gibi duruyordu. Yetenek mi yoksa lanet mi ? Siz karar verin.