1.Bölüm

17 2 1
                                    

2035 yılında Dünya, çatışmaların ve kanlı eylemlerin durduğu, yerine tüm kıtaları tehdit eden kuraklık, hava kirliliğinden yaşanılması daha zor bir hale gelmişti. Öyle ki bazı ülkeler arasında su ticareti başlamış, temiz havanın bulunduğu yerleri korumak adına hava sahaları kurulmuştu.

Rusya, ekonomik ve siyasal sebeplerden ikiye bölünmüştü. Doğu tarafında bulunan kısım hala eski Rusya'nın eski gücünü geri getirmekte kararlı bir devlet varken batıda bulunan kısımdaysa anarşizmin git gide yükseldiği, bölgelere ayrılmış bir yerdi. Rusya'nın bu durumu birçok Avrupa ülkesini de rahatsız etmişti, komşuları her an patlayabilecek bir bomba gibiydi ve Avrupa'nın bazı yerlerinde anarşistlerin yaptığı propagandalar oluyordu.

Çin ve Hindistan, nüfuslarında son 10 yıldaki büyük artıştan dolayı ekonomileri neredeyse dibe vurmuştu. Lakin zamanında buldukları ucuz ve uzun süreliğine rahat bir nefes aldırtacak bir yöntemle yeniden kalkınmaya başlıyorlardı; Yerin altına inşa edilen şehirler, fikir ve yapımı birkaç Hindistanlı mühendisten çıkmıştı. Bu fikri benimseyen Çin Halk Cumhuriyeti derhal dağların altını kazmaya başlayarak yaşam yerleri inşa etmeye başlamıştı. Hindistan ise daha sonradan vazgeçip Mars'ta bir koloni kurmaya karar vermişlerdi. Güzel bir fikir olsa da sabotaj olaylarından dolayı hala bitirememişlerdi.

İran, Irak, Suriye, Afganistan ve Arap Yarımadası ise 2028'de başlayan ve büyük zararlar veren terör eylemleri sonucunda her açıdan nerdeyse tüm Dünya'dan geri kalmıştı. Bu kanlı olayların durması için 2034'de kurulan ve dünya üzerindeki tüm Türk devletlerinin oluşturduğu Turan Birliği (TB) tarafından gönderilen Turan Ordusu, aynı yıl içerisinde terör olaylarını durdurmuştu. Savaşlardan sonra Arap Yarımadası'na her ne kadar gıda ve maddi destek sağlanmış olsa da bir kez dünyadaki gelişmelerden geride kalmıştı, toparlanması için epey zaman lazımdı.

Afrika, artık yaşanılamayacak kadar kurak ve yoksul hale gelmişti ki önceki yaşadıkları yerden yaklaşık sadece 10 milyon insan sağ çıkabilmişti. Yaklaşık 3 milyonu birçok ülkeye göçmen olarak kabul edilmiş, geriye kalanlar için YDB tarafından karar verilmiş bir projeyle, Atlas Okyanusu'nun ortasına yaklaşık 2 yılda tamamlanacak yapay bir ada yaparak burada yaşamalarını uygun görmüşlerdi. Ada ülkenin ismi de Afrikalı insanların isteği üzerine "Nuwerde" denilmiştir.

2053 yılında Dünya, kendini iyicene toparlamıştı. Artık kuraklık baş belası değildi ve kirli hava oranı oldukça azaltılmıştı. Birçok bilim insanının, mühendisin ve girişimcilerin bir arada geliştirdiği bazı projeler ile buluşlar sayesinde artık yaşam için en gereklisi olan su bir asır boyunca sıkıntı çıkarmayacaktı ve fosil yakıtların kullanımı tamamen durdurulmuştu, temiz enerji kullanımı büyük oranda artmıştı. Ayrıca "Kirbonyum" adında çok yüksek sıcaklıklara dayanıklı bir titanyum çeşidi bulunmuştu, Rukia Kita adındaki bir araştırmacı tarafından yapılan makineyle titanyumu günlerce radyasyona maruz bırakarak elde edilmişti. Birçok alanda kullanılmaya başlamıştı, tabi silah yapımında da. Yenilikçi fikirler bir tek sertifikalı kişilerden çıkmıyordu. Bir Türk girişimci olan Mert Batur, yaptığı 12. projeyle dünyaya adını duyurmuştu. Geliştirdiği zırh sayesinde modern lazer silahları artık o kadar da etkili değildi. Hemen Turan Birliği'nin piyade zırhı tedarikçisi olmuştu. Fakat aradan bir süre geçtikten sonra Rukia Kita ile evlenerek kurduğu askeri zırh üretim şirketini kapatmıştı, yerine eşiyle birlikte çalışan bir araştırmacı olarak devam etmişti.

Yetersiz kalan silahlar üzerine birçok güçlü ülke, güç arayışına girmişti. Birbirlerini gizlice izliyorlardı ama yaptıklarını basına duyurmamışlardı, ta ki yeni bir madde Grönland'ın kuzeylerinde bir grup Fin arkeolog tarafından bulunana kadar.

Bir HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin