(Loş ışıklı ufak bir oda, bir duvarın tamamını kaplayan cam ekranın önündeki masa ve yüzü zar zor seçilen bir robot.)
"Hoş geldin, süper asker."
Mert'in beklediğinden çok farklı bir ortamdı, tabi ne olursa olsun bu işi bitirmeliydi. Şimdi sahte tanrının hesap verme vaktiydi. Tam atılım yapacakken GoxMenos'un Grönland'daki robot kahkahasını atması, durmasına yetti. Sert bir ifadeyle "Bu sefer komik olan ne?" diye sordu. Sormaz olaydı:
"Aslında bu dünya üzerindeki her şey komik fakat aralarında beni en çok güldüren sensin Mert."
"Niye, seni ve planlarını mahvettim diye mi?"
"Hayır, tam anlamıyla değil."
"Lafı dolandırmadan söyle."
Yaslandığı masadan ayağa kalkarak etrafta ağır adımlarla dolaşmaya başladı. Bir süre daha dolaştıktan sonra tekrar masaya gelip yaslandı. Kim bilir, ne sebeple böyle yaptığını. Robotik bir öksürmenin ardından konuşmaya başladı:
"Mert, sahip olduğun güç benim için tehlikeli olduğu kadar insanlara göre de öyle. Hem de zayıf bir durumdayken."
"Sen gidince insanlar benden mi korkacak demeye çalışıyorsun?"
"Evet... İnsan doğası gereği kontrol edemediği güçten korkar, zaten bu yüzden dinler ortaya çıkmadı mı? Görülemeyen, kontrol edilemeyecek bir güç."
"Tanrı mevzusundaki fikrimi biliyorsundur diye umuyorum."
"Kendi geçmişimiz yerine dünyanınkini konuşmamız senin için daha iyi olur. Neyse konumuz geride kalanlar değil, ileride olacaklar. Eğer beni şuan yok edersen bu dünyanın yeni süper gücü olursun."
"Ee, yani?"
"Yani şu, senden korktukları zaman ne yapacaklar? Sana başta dost gibi yanaşacaklar, ta ki seni zayıf anında yakalayana kadar. Ve o anı yakaladıkları gibi tüm güçleriyle seni yok etmeyi deneyecekler. Öyle değil mi?"
"Öyle, deneyecekler."
"O zaman senin gibi güçlü bir adamın bir şeyler yapması gerekmez mi? Mesela kendini korumak gibi bir şey, karşına çıkanı yok etmek gibi bir şey."
"Bence yapılabilecek en büyük salaklık olurdu."
"Ha! Ne muamma ama."
"Anlaşılmaz olan ne?"
"Onu geçiyorum, daha beter olanı var."
"Neyden bahsediyorsun sen?"
"Senin için eşin oldukça önemli biriydi ama biraz geçmişine bakarsak, senin benden kaçtığın günde onu geride bıraktın. Utanmadan bir roketin ucuna tutunarak kaçtın. Sence de ortada bir çelişki yok mu? "
"Geride kalanlardan konuşmamak konusunda ısrarcı olan sen değil miydin? Madem istiyorsun o halde başlayalım. Evet, o gün eşim geride kaldı ama yanlış hatırlamıyorsam roketi ateşleyen de sendin."
"Vay, o derece tüm anılar aklına gelmiş."
"Dahası da var. Roket de nedense kumdan geçilmeyen bir yerdeki yeşil alana düştü, üstüne orada yaşayan kişi de insan teknolojisinden farklı bir silaha sahipti."
"Ona karşı olan şüphelerini hiç kaybetmemişsin. Zaten bu yüzden ölmedi mi?"
"Eğer beni kandırma işindeki başarısızlığından diyorsan vaktini boşuna harcama. O kollar başından beri senin tarafından yapılmış bir takip etme cihazıyla donatılmıştı. Tabi Aakil'in senden gizli bir şeyler yaptığını anlayınca onun yaşamına son verdirdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hata
Science Fiction"Öyleyse hayatını da kaybetmesi mi doğru olan ya da ne olursa olsun yaptığı hatayı düzeltmek mi? Peki, ikisinin de seçilebileceği bir yol olsaydı nasıl olurdu?" 2053 yıllarında keşfedilen yeni bir maddeyle güç dengeleri oldukça değişmişti, tabi deği...