8.Bölüm

4 1 1
                                    

Mert'in düşündüğü kötü ihtimal gerçek oldu. Sadece elektrik kulesi yoktu, bunu havada duran elleri enerji mızrakları olan robotları görünce anladı. Cızırdama sesleri uzaklaştıkça tüm askerler derin bir rahatlamayla nefes verirken gökyüzündeki metal düşmanlarını gördüler.

"Düşmanın teknolojisi cidden gelişmiş, öyle ki herhangi bir motor veya ona benzer bir şey olmadan havada durabilen robotlar yapması-"

"Bir dakika, bu robotlar nasıl..."

"Öylece durabiliyor diyecektin sanırım."

Bu ses süper askerindi. Hemen etrafındaki birkaç piyadeyi toplayarak "Şu havadakilere ateş edin."dedi. Askerlerden birisi tam ateş edecekken mızraklılardan birisi dibine kadar girip kafasını deşti, ardından bir hayalet gibi ortadan kayboldu. Daha ne olduğunu tam anlayamadan üzerlerine gelen robotlardan kaçmaya başladılar. Saldırılar oldukça seriydi, öyle ki bir dakika içinde yaklaşık yirmi piyade indirilmişti. Tam bir saldırı da Mert'e doğru gelirken kıvrak bir hamleyle kaçan süper asker, aynı hızda karşı atağa geçti ama eli düşmanını delmek yerine içinden geçip gitti. İşte o an düşmanın numarasını anladı. Robotlar sadece bir kandırmacaydı, asıl saldırıyı yapanlar başka bir yerdeydi. Aklına hücumların geldiği yöne bakmaya çalıştı fakat tam göz bandına mızrağı yiyerek hafiften savruldu.

Şansı iyi gitmişti ki ölmekten ucu ucuna kurtulmuştu. Kendisini toparlarken yerde birkaç delik gördü, sanki mermilerin açtığı deliklerdi bunlar. Etrafına hızlıca bakınca anladı düşmanın asıl silahını. Yanında ölmüş olan bir askerin dürbün gözlüğünü alıp önce kalenin duvarlarına baktı, bir şey yoktu. Yine bir saldırının geldiğini fark edip savuşturdu, bu sefer zırhının kenarından geçti. Saldırıların yukarıdan gelmesi aklına elektrik kalkanına bakmak geldi ki doğru bir seçim yaptığı apaçık gözüküyordu. Kalkana tutunmuş gibi olan bir daire ve ona takılı onlarca namlu. Pek de gelişmiş bir teknoloji ürünü değildi ama böyle bir illüzyonla çok işe yarar bir haldeydi. Tüm askerlere "Düşmanımız üzerimize atlayan robotlar değil, gökteki namlulu dairelerdir! Mızraklılar sadece hologram!"diye bağırdı. Birkaç defa böyle bağırınca piyade güçleri gökyüzündeki silahlara ateş açmaya başladı. Durum böyle olunca KhiFort'tan gerçek robotlar birer birer çıkmaya başladı.

Tam o vakitte Maria ve keskin nişancı grubu da mızraklıların saldırısı altındaydı, ne yazık ki olan biteni daha çözebilmiş değillerdi. Böyle giderse destek kuvvet sağlayamayacakları gibi yaşamlarını kaybedeceklerdi. Aldıkları eğitimler sayesinde çevik olmasalar işlerinin bitmesi 2-3 dakikayı alırdı. Tabi bir yere kadar direnebildiler. Geriye ondan az nişancı kalmıştı ki Maria da dâhil birçoğu yaralıydı. Sırt sırta verecek yere yığıldılar. Silahları onlardan uzaktaydı, zaten ellerine alıp havaya kaldıracak kadar güçleri bile yok gibiydi. Aralarından birisi kaskını çıkartarak "Ölmek için güzel bir gün." diyerek gözlerini kapattı. Diğerleri de bunu uygun gördü, düşman birazdan üstlerine atlayacaktı ki o an için yapılabilecek en iyi şey olarak düşündüler. Hepsi gözlerini kapattı, robotlar da ufak bir gülümsemeyle saldırıya geçti. Görünen o ki mücadelesinin sonuna gelmişti Maria. Ufaktan bir gözyaşı damladı buz zemine...

Ufak bir ses dışında herhangi bir şey duymayıp hissetmemişlerdi. "Galiba öbür tarafa geçtik."dediler içlerinden... Ama yanılmışlardı. Mert tam vaktinde mermileri engelleyip onları kurtarmıştı. Bir anda hepsi mutluluktan havaya uçacakken süper askerin "Aptallar! Ne diye sırt sırta verip yatıyorsunuz! Savaştayız şu an, tüfek başına!" diye bağırmasıyla hemen yerdeki dürbünlü tüfeklerden alıp nereye ateş edeceklerini sordular. Mert ise parmağıyla yukarı gösterdi. Hızlıca toparlanıp gökyüzündeki düşmanın gizli silahlarını vurmaya başladılar. Saniyeler içinde yukarıdaki gücü indirince kaleye dönüp çıkan robotları hedef aldılar. Mert de ortadaki kuleyi indirmek için düşünmeye başladı. Tam bir şeyler aklına gelecekken Maria "Süper asker, kalenin oradaki birliğin başı belada gibi." demesiyle yerden bir tüfek alıp dürbünden olan bitene baktı. Düşman çok büyük lazer silahlarıyla saldırıyordu ki buna tankların bile dayanması çok zordu. Tüfeği yere atıp kendi kendine konuştu:

Bir HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin