"Saat: 12.46, Yer: Şırnak, Silopi"
Jandarma karakolu saldırı altındaydı. Desteğin gelmesine 5-6 dakika vardı fakat saldırıya gelen ağır zırhlı tankların ve robot zırhlı piyadelerin karşısında duran sadece 159 askerden oluşan bir bölüktü.
"Üsteğmen, gözcülerden haber var mı?"
"Düşmanın hafif zırhlı tank birliği Ofis Mahallesi'ndeki 70. Cadde'den üzerimize doğru geliyor yüzbaşı."
"Tank muhriplerimiz gelenleri vurmaya başlasın."
"Ama efendim binalarda siviller var."
" O zaman mahalleden çıkış yerlerine yerleştirin ve bir takım oradakileri çıkarsın. İlerideki benzin istasyonundaki son durum nedir?"
"Robot zırhlı piyadeler yavaşça yaklaşıyor, bir de..."
"Üsteğmen, ne oldu?"
"Saat tam 3 yönünde bir Mega Tank geliyor."
"Bir uçak filosunu tek başına yıkan mı?"
"Evet efendim."
"Onunla aramızdaki mesafe nedir?"
"4 km' ye yakın. Birkaç saniye içinde tüm silahlarının görüş alanına gireriz."
"Hemen geri çekiliyoruz, yine de tank muhriplerimiz gelen hafif tankları durdurana kadar yerlerinde beklesin. Gönderilen takım da sivilleri hemen çıkarıp güvenli bölgeye götürsün."
"Efendim, ne yazık ki bunu yapamayız."
"Bu sefer ne geliyor?"
"Kaçabileceğimiz tek yönü de düşman helikopterleri tutuyor."
"Yapacak bir şey yok. Derhal aldığımız tüm bilgileri iletin, savaş jetleri gelene kadar düşmanı oyalamayız. Mega Tank'ın geldiği tarafta sis perdesi oluşturun. En azından birkaç dakika ondan kurtuluruz. Geriye kalan iki takımdan biri Silopi Grand Hotel'in hizasında konuşlansın, diğer takım da helikopterlere uçaksavar tüfekleriyle ateş açsın. "
"Anlaşıldı."
Yüzbaşının denildiği gibi birlikler yerlerini aldı. Birkaç saniyenin sonunda mermi ve patlama sesleri Silopi'de duyulmaya başladı. Her ne kadar Türk askerleri düşmanı indiriyor gibi gözükse de zararda olan onlardı. Tank muhripleri hafif tankların ilerlemesini durdurmuştu lakin hala yok edememişlerdi, helikopterlere saldıran birlik ise neredeyse yok olmuştu. En kötüsü ise Mega Tank, sis perdesinin dibine kadar gelmişti. Tam her şey bitti gibi gözükürken bir mavi çizgi helikopterlerin içinden geçip dev tankın önüne inene kadar.
Düşmanın hava kuvveti birer birer düşüyordu, robot zırhlı piyadeler Türk askerleriyle çatışmayı bırakıp kaçıyorlardı. Hatay'daki tüm güçlerini 1 saatten az sürede yok eden adamdan, süper askerden kaçıyorlardı. Yine de bu kadar basit olması mümkün olamazdı.
Sis perdesini delen Mega Tank, üzerinde bulunan 200'den fazla lazer topunu ona çevirip ateş etmeye başladı fakat Mert için her bir lazer mermisi sadece enerji kaynağıydı. Bir süre daha böyle bekledikten sonra güçlü bir elektrik saldırısıyla tankın bütün silahlarını havaya uçurdu, geriye az hasarlı zırhıyla büyük motorları kaldı. Tam gaz Mert'in üzerine doğru sürmeye başladı. Hedeflerinde ezmek vardı ama tam altlarında gerçekleşen patlamayla motorları da çalışmaz hale geldi.
Tankı indiren Mert, düşmanın kaçan robot zırhlı piyadelerini tespit edip hepsini teker teker yakalamaya başladı. Kaçanlardan kimisi ona ateş açmaya başlasa da hızına yetişmek oldukça zordu, başa çıkamayacaklarını anlayınca onları bekleyen yapay zekâya telsizlerden yardım çağrısında bulundular. Bunun üzerine Irak'ın Zakho şehrine yerleşmiş robot güçleri harekete geçti fakat hareketlenen robotlar değildi, yerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hata
Ciencia Ficción"Öyleyse hayatını da kaybetmesi mi doğru olan ya da ne olursa olsun yaptığı hatayı düzeltmek mi? Peki, ikisinin de seçilebileceği bir yol olsaydı nasıl olurdu?" 2053 yıllarında keşfedilen yeni bir maddeyle güç dengeleri oldukça değişmişti, tabi deği...