İlk bölümü umarım beğenmişsinizdir. İlk yazışım olduğu için hatalarım olabilir :)))
Resimde ki Eylül'ün giydiği :)))
Sabah saat 08.00
Deprem mi oluyor? Bu yatak niye titriyor? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi? Sabah yine Deniz'in bana attığı bir adet mesajla karşı karşıyayım.Sabahın köründe kalkıp beni uyandıran,bir de her kelimeyi tek tek gönderen bir arkadaş,dost.
Elime telefonumu alıp duvara atasım geldi ama yapmadım çünkü babam yeni telefon almazdı.Daha 2 hafta önce alınan bu telefonu kırarsam babamda beni kırar.Hemen Deniz'i arayıp açmasını bekledim.Açınca yüksek bir sesle '' Ne var lanet olası?!!'' dedim ve sesim benim odamda yankılandı.Deniz ise ''Uyan diye aradım lan,bu gün alışverişe gideceğiz Eylo'' dedi ve ben ardından ''Ya geçen hafta gittik kızım,ne yapıyorsun o kadar eşyayı?!'' dedim.Bu cümleleri kurarken kaşlarım istemsiz çatılmıştı.
Üstüme şık bir koyu kırmızı elbise giydikten sonr- ah! Evet telefon konuşmamızın sonunda galip gelen Deniz olmuştu.Pardon Deniz demişim Deniz'in çenesi. Saçımı gelişigüzel topladım ve altıma siyah yüksek bel bir pantolon,üstüme beyaz bir tişört ve yeşil bir montumsu bir şey giydim,elime de kahverengi bir çanta aldım.Haa bir de kısa bot giyip odamdan çıktım.Yağmur yağıyordu ama fazla değil bu yüzden şemsiye almak istemedim.Daha sonra anneme ve babama 'Ben alışverişe gidiyorum,Deniz zorladı.Akşama geç geleceğim.Öpüyorum.' yazdım ve uzun merdivenlerden inerken aklıma Giray gelmişti.Keskin yüz hatları,kahverengi saçları,kahverengi gözleri ve siyah küpesi.Sanırım onu yakışıklı yapan bunlardı.Giyim tarzından bile yakışıklılık akan bu çocuk Deniz'in kuzeni ve ben yeni tanışıyorum ha? Deniz'e bunun hesabını soracağım.
Deniz'in bana sinema salonun girişinde buluşacağımızı söyleyince direkt oraya geçtim.Duygusal bir film seçtikten hemen sonra biletleri aldık.Saat 12.30 fakat sinemanın başlama saati 15.45 olduğu için biraz kahve içip sonra mağazaları talan ettik.Ayaklarıma kara sular inerken,Deniz koşuyordu resmen.Ben ise sürünüyorum,ayaklarım benden bağımsız sürünüyor.
''Deniz,tatlım...Bir-az yavaşlasak mı ne ?'' dedim nefes nefese.Sanki maratona katılacağız ne bu hız!!
''Tatlım,saat 15.40,geç kalacağız farkında mısın?'' dedi. Tamam kabul ediyorum.'' Burası dimi?'' dedim kaşlarımla işaret ettiğim yeri göstererek.Deniz kafa salladı ve sinemaya giriş yaptık.
Girdiğimizde herkes bize bakarken Deniz salondakilere, ben ise kırmızı halıya bakıyordum.Evet girişte bulunan bir yere takılıp salona yığılmıştım-Hemde düz tabanlarla-.Daha da kötüsü Deniz beni yerden kaldırmak yerine karnını tutarak kahkaha atıyordu.En sonunda dayanamadığım için ''Deniz!! Yardım etsene '' dedim ve sahte bir gülüş takındım. Sonra elimi uzattım.Uzattığım elimi tutunca ayağa kalktım ve üstümü şöyle bir temizledim.Yavaş ve sakin adımlarla yerimize geçtik.Deniz bana bakıp hala gülüyordu.''Deniz,artık gülmeyi keser misin?Herkes bize bakıyor''dedim ve Deniz de geç kalmadan ''Bize değil,sana bakıyorlar''dedi ve kıkırdadı.
Giray'dan
Akşam uykusundan kalktığım gibi Canım(!) Kuzenim Deniz'i aradım.Telefonu açınca ''Canım kuzenim nasılmış bu akşam?'' dedim.Deniz ise sessiz bir şekilde cevapladı sorumu ''Ne istiyorsun Giray?'' fazla uzatmadan ''Eylül'ün numarasını mesaj at,bekliyorum.Fazla cıvımaya gerek yok.'' dedim ve kapadım.Bu işte tamam.
Eylül'den
Sinemada Deniz'in telefonu çalınca ayağa kalkıp dışarı çıktı.Bu şey sayesinde filmde yarıda kalmıştı.Filmi anlatıyım size;Filmin sonunda kızla erkek ayrılıyor,kız ölüyor,adam mezarına gidip sevdiğini fısıldıyor ve Eylül ağlar...
Hızlı ve herkese çarparak tuvalete koştum.Rimelim akmış öcü gibi duruyorum.Tuvalete girip kapımı kitledim ve sessizce ağlamaya başladım.Nedensiz ağlıyordum.Ağlamayı unutan bir kız ağlayınca kendini durduramazmış öyle okumuştum bir kitapta.
''Eylüül!! Aç şu kapıyı!!Hadi,aç kapıyı.'' diyen bir Deniz sesi duyunca kendime geldim.Usulca kapıyı araladım ve akmış rimelim ile lavaboya yürüdüm.Yaşayan bir ölü vizyonda.. Yüzümü yıkayıp kendime gelince eşyalarımı alıp eve geçtik.
''Alo,baba''
''Geliyoruz,tamam''
Babam bize ev tuttuğunu,yarın orada yaşayabileceğimizi söyleyince kursağımda kalan mutluluk yaşadım.Eve gelince eşofman giyip indim ve çikolatalı süt içtim.Babam bize ''Eviniz 2 katlı,aldığımızda eşyalıydı ama isterseniz değiştirirsiniz.Sizi bırakabilirim,bu gece kalabilirsiniz.'' dedi ve gülümsedi.Ardından ekledi ''Ben yukarı çıkıyorum,Anahtarlar dolapta'' dedi ve göz kırptı.Gülümseyip iyi geceler dedik ve anahtarları alıp yeni evimize yol aldık.Allah'tan babam adresi kağıda yazıp bırakmıştı.Yoksa benim odama zor sığardık.
Bir gece vakti kız başımıza yola çıkmak anlamsız gelince babamı uyandırdım ve bizi bırakmasını rica ettim,beni kırmayıp götürebileceğini söyledi.Benim eşyalarımı topladıktan sonra Deniz'in evine uğrayıp onun eşyalarını da aldık ve yeni evimize doğru yol aldık.
Deniz arabada uyuyakalınca bende onun omzuna yatıp uyuyakalınca babam bizi ''Hadi kızlar,kalkın geldik'' dedi fısıldıyarak.Gözlerimi zar zor açarak babama baktım.Gülümsedim.Gülümsedi.Deniz'i dürttüm ve uyandırdım,onunla birlikte yeni evimize böyle giriş yapmıştık ve girişte ki ilk kanepeye Deniz yığılmış,bende onun karşısında bulunan kanepeye kendimi atıvermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımızda Biri Var!
ChickLitYalnız olmak yanında birilerinin olmadığı anlamına gelmez.Yanında olan kişilerin yanında da yanlız olduğunu hissediyorsan işte o zaman yalnızsındır.Ağladığında kollarında teselli bulacak kimsen yoksa yalnızsındır.Yarın acaba neler olacak değilde,yin...