9.BÖLÜM
Omzumda gezinen eline odaklandım bir süre. Henüz benden ne istediğini tam olarak anlayamamıştım veya beynim anlamak istemiyordu. Dalgın gözleri buluştu benimle. Bakışları içime işliyordu resmen. Ona hayır demek imkânsız gibi geliyordu. Sağ eli yanağımı kavradığında gözlerimi kapattım. Onu daha çok hissetmek istiyordum.Kokusu bedenimi ele geçirmişti adeta. Büyük, kalın parmakları yüzümde gezinmeye devam ediyordu. Ona karşı koymak, üstelik bu durumdayken oldukça zordu. Beni yeterince etkisi altına alabiliyordu.
Gözlerimi açtığımda, kısık bana bakan gözleriyle karşılaştım.
Gülümsedi, "seni etkiliyorum,"
Beni utandırmayı çok kolay başarıyordu. İki söz söylemesi domates olmama yetiyordu.
Yutkunup etkisinden çıkmaya çalıştım. O beni etkiliyordu evet ama ben onu etkileyebiliyor muydum?
Benimle oyun oynamak istiyordu.İşaret parmağımı pürüzsüz yüzünde gezdirdim. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. O da bana bakmaktan vazgeçmiyordu. Yaklaşıp boynuna kısa bir öpücük kondurdum. Bedeni titremişti ama önemsemeden devam ettim. Nefesim teninde geziniyordu. Dudaklarımı dudaklarının üzerine getirip bekledim.
Gözlerini kapatmış bekliyordu. "Peki, ben seni etkiliyor muyum?" dedim sessizce.Çarpık gülümsemesini yerleştirdi yüzüne.
"Kendime engel olamayabilirim Meva," gülümsedim. Normalde bu tarz konuşmalar sinirimi bozsa da ondan duyunca hoşuma gidiyordu. Eğleniyordum.
"Sorumun cevabını alamadım?" gözlerini açıp gülümsedi. İki eliyle yüzümü kavrayıp alnıma alnını yasladı.
"Beni bu derece etkilemeyi başaran tek kadınsın," yüzüm kızarmaya başladığın da başımı eğdim. Sürekli karşısında utangaç kızlar gibi görünmekten nefret ediyordum. "Bende soruma cevap alamadım?" yüzü ciddi bir ifadeye bürünmüştü. Neyden bahsettiğini anlamam uzun sürmemişti.
Derin bir nefes alıp ona baktım. Aklımdan geçenleri bilmeye hakkı vardı.
"Young Ho, sana karşı farklı şeyler hissediyorum. Yani çok daha derin hisler. Ama benden istediğin şeyi yapamam," ters tepki vermesinden öyle korkuyordum ki kelimelerimi dikkatle seçiyordum. Yüzümü incelemeye devam etti. Hiçbir şey söylemeden duruyordu. Yüzünden mimik oynamıyordu. Bu hali beni korkutuyordu çünkü onu kırmak istemiyordum. Beni yanlış anlamasını da istemiyordum.
Gülümsedi. O gülümseyince istemsizce bende gülümsedim. İçimde bir şeyler yeniden canlandı. Ona karşı hislerim daha da derinleşti.
Belimden tutup beni kendisine çekip, sıkıca sarıldı."Ne yapalım bekleriz," kıkırdadım. Onun böyle tatlı tepki vermelerine bayılıyordum.
Belimi saran elleri gevşedi. "Dönelim mi, burada mı kalmak istersin?" dedi gözlerime bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
●Güney Kore'de Bir Türk ❄ LMH
FanfictionBu hikâyede ismi geçen bütün karakterler hayal ürünüdür. Biri hariç... Tanıtım: https://www.youtube.com/watch?v=aiUpmxTTFio