11.Bölüm

3K 161 10
                                    

Sertap Erener  – Vur Yüreğim🎶

*Arkadaşlar geçiş bölümüdür.

   Israrla çalmaya devam eden alarmı zorlukla kapatıp yatağımda doğruldum. Tam bir ay olmuştu. Bir aydır Young HO nerde, ne yapıyor bilmiyordum. Onunla geçirdiğimiz son gecenin sonunda gitmişti ve bir aydır geri dönmedi. Aramadı, mesaj atmadı. Tek bir kelime bile etmeden kayboldu.

Bunları düşünmemeye çalışarak kıyafet dolabıma yöneldim. İşe uygun birkaç parça çıkarıp yatağın üzerine fırlattım. O olmadığı için işe gitmek istemiyordum. Evet, kesinlikle hayatım sonlanmış gibiydi. Sanki o yanımdayken nefes alıyordum. Ve şimdi o yok.

Soğuk suyla defalarca yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Saçlarımı gelişi güzel düzelttikten sonra içeriye geçip şaşırtıcı şekilde hızla giyindim.

Ailemi de özlemiştim. Onları en yakın zaman da gidip görmem gerekiyordu.
İş yerine doğru giderken aklımda tek soru vardı. ‘O neden gitmişti?’ Nerede olduğunu kimse bilmiyordu. Öyle ki annesiyle bile iletişime geçmiştim ama söylememekte o kadar ısrarcı davranmıştı ki dayanamayıp suratına telefonu kapatmıştım. Tanrım! Rezillik.

Onu asla affetmeyeceğim. Harika geçen günümü mahvettiğini ve beni yalnız bıraktığını için ona o kadar kızgınım ki bunun geçmeyeceğine eminim. Kime yalan söylüyorum ki, onu gördüğüm anda öfkem yerini şefkate bırakacaktır.

Gün bugün aymamıştı. Soğuk ve kasvetli bir hava vardı. Arabamın camına vurmaya devam eden yağmur damlaları görüş alanımı daraltıyordu.

İş yerine geldiğimde arabadan inip hızla şirkete girdim. Saçlarımı düzeltip asansörün düğmesine bastım. Kısa süre sonra bulunduğum katta durunca hızla bindim.

Peşimden hızla gelen birisi olduğunu fark ettiğimde kapıya dokunup gelmesini bekledim. Uzun kumral saçlı, uzun, oldukça güzel bir bayan bana gülümseyerek asansöre bindi. Evet, fazlasıyla güzeldi ama buraya gelen milyonlarca güzel manken vardı ve o da onlardan biriydi.

Yani, öyle umuyorum.

“Teşekkür ederim,” dedi bana gülümseyerek.

“Ne için?” dedim anlamayarak.

Yüzünde ki gülümse silinmeden, “boş ver,”  dedi. Olumlu anlamda başımı sallayıp önüme döndüm.

    Kısa süre sonra aynı katta indik. O, muhtemelen Suzy’nin yanına gelmişti. Peşimden gelirken ben yerime geçtim.  Çantamı kenara fırlatıp sandalyeye oturdum. Bugün de yoktu.

Gelmeyecekti.

Asansörde ki şaheser derece de uzun Bayan Young Ho’nun odasına doğru ilerleyince hızla yerimden kalktım.

“Kime bakmıştınız?” dedim ona doğru ilerlerken.

Bana bakarak gülümsedi.

O sırada odanın kapısı açılınca gözlerim onunla buluştu. Evet, bir ay sonunda gelmişti ve şuan tam olarak gözlerime bakıyordu. Hayal görmüyordum, bu kez gerçekti. Gerçekten buradaydı. Yüzünde ki donup ifade kalbime batıyordu. Bana hiç böyle bakmamıştı. Geldiğim gün bile soğuk bakışlarında sıcak bir ifade vardı. Oysa şuan onun düşmanı gibiydim.

Keskin bakışları altında eziliyordum. Onu görmenin verdiği mutluluğu bile yaşayamamıştım. Ellerimin titremesini engellemek için pileli eteğimi kavradım.

Yanımda ki bayanın söylediği son cümle belki de hayatımın dönüm noktası, benim bitişim veya yeniden doğuşumdu.

“Nişanlıma.”



●Güney Kore'de Bir Türk ❄ LMHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin