Semboller ve o sembolleri benimseyen milletler arasında bazı karakter benzerlikleri vardır. Sembol ile milletin bir birine en uygun düşeni ise, şüphesiz ki kurt ile Türk’tür. Çünkü kurt, hayvanlar dünyasının pençesi en sert olan bir hayvandır. Türk ise, insanlık aleminin yiğitlikte en önde bulunanıdır. Kurt hürriyetine düşkün cesur ve atılgan bir hayvandır. Bu özellikler aynı zamanda Türk Milletinin de karakteristik özelliğidir.
Türk Milleti yüzyıllar içerisinde millî kültür değerlerine kattığı ve adına ‘Bozkurt dediği bu kurt ile o kadar haşır neşir olmuştur ki; milletimiz bu sert pençeli hayvanı yüzyıllar boyunca kendisinin yakını, yol göstericisi, kendi varlığının bir parçası gibi bilmiştir. Türk Milleti bu yapısı küçük fakat hayat mücadelesindeki yeri büyük, cesur ve sert hayvanı öylesine benimsemiştir ki, kendisinin Bozkurt neslinden olduğuna dahi inanmıştır.
Türk Milleti tarih boyunca hendi ruhi, sosyal ve askeri hayatı ile, kurdun hayatını özdeşleştirmiş ve bu hayatını kendine millî bir sembol olarak seçmiştir. Bu durum ise, Hun Türklerinden itibaren Türk sosyal hayatında, Türk destanlarında ve Türk san’at eserlerinde görülmektedir.
Kurt çok güçlü ve dayanıklı bir gayvandır. Bu sebeple kurt, Türk Halkları arasınsa bir kudret sembolü olmuştur. Hatta Orta Asya kavimleri büyük hükümdarları için, “Gök-Börü Sultanım”, yani gök kurda benzeyen sultanım diyerek, kendi kükümdarlarının kudret ve kuvvetini anlatmak istemişlerdir.
Büyük bahadırların gözleri de kurda benzetiliyordu. En keskin oklar ise, ‘kurt dilinden’ başka bir şey değildi. Manas Destanında da Manas Han “Kökcal Börü” diye tanımlanmaktadır.
Kurt eski Türklerde böylesine bir sevgi ve saygı görmesine rağmen, bu sevgi ve saygı her kurt için geçerli değildi. Nitekim başka çeşitli kurtlarda vardı. Meselâ hırsız ve hayvanların katili olan kurtlar için de ‘Kaskır’ veya ‘Kaşkır’ denilmekteydi. Yine bunun gibi bir de’ al kurt’ vardır. Al Kurtta sihir ve korku dolu bir Türk destan motifidir. Ancak al kurtlar insanlara yalnızca felaket getirirlerdi.
Halbuki gök kurt böyle değildi. O ‘Tanrının bir habercisi’ olarak zaman zaman ufukta görünür ve insanlara zarar değil, iyilik ve refah getirir ve ayrıca yeni yurtların yolunu gösterirdi. Gökbörü ‘mübarek’ bir kurttu ama Kaskar ve Albörü mübarek değildi. Türklerin hayranlığını celbeden kurt; Gökbörü – Gökkurt- Bozkurt, işte böyle bir kurt idi.Gökbörü, Bozkurt yeleleri kırlaşmış, gök, gök olmuş tecrübeli ve lider pozisyonunda bir kurttur. O sebeple Gökbörü, kurt sürülerine başkanlık ederek ve onları adeta mahir bir komutan gibi idare ederek sürü için en uygun, en güvenli beslenme ve barınma imkânlarını arar bulurdu. Kurt sürülerini peşine takan yeleleri kırlaşmış bu tecrübeli yaşlı kurdun uygulayacağı taktik ve hileyi önceden sezebilmek pek mümkün değildir. Zira bu lider kurt, Tanrının ona verdiği özel bir duygu ile hareket eder ve kurt sürülerini şaşmaz bir taktikle, akıl almaz ve insanda hayranlık uyandıran bir şekilde idare ederdi. Öyle ki insanlar bu kurdun hile ve taktikleri karşısında adeta şaşkınlık ve acze düşerlerdi. İşte atalarımız emsallerinden farklı ve üstün özelliklere sahip olarak yaratılmış olan ve adına Gökbörü dedikleri bu kurta önem verirlerdi. Yoksa bunun peşinden koşan genç kurtlara değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abov Dedirten Bilgiler
Non-FictionAra sıra uzun ara sıra kısa bilgilerle; ara sıra da bilip ara sıra da bilmediğiniz bilgilerle karşılacaksınız.İyi bilgilenmeler.