Emre "Hazır ol, az sonra hayatının en güzel dansını edeceksin kızıl prenses" diye kulağıma fısıldadıktan sonra eliyle belimi kavradı ve beni kendisine doğru çekti.
Salonda ki müziğin yükselmesiyle birlikte salonda ki herkes dikkatini bize verdi ve bu benim kalp atışlarımın çoğalmasına neden oldu.
Bu tango müziği mi?!
İç sesimin beni uyarmasıyla müziğe daha dikkatli bir şekilde kulak verdim ve iç sesimin haklı olduğunu fark ettim. Bu tango müziği di!
"Emre ben düz yolda zor yürüyorum, tango da nerden çıktı şimdi?!"
Emre gerçekten korktuğumu fark etmiş olacak ki bana doğru eğildi ve "Sakin ol, gözlerini kapat ve dikkatini bana ve müziğin ritmine ver sadece" dedi sakin bir şekilde ve ardından ekledi "Başlıyoruz, hazır mısın?"
Hazır olmasamda başımı evet anlamında salladım ve daha sonra dediğini yaparak, sadece ona ve müziğin ritmine odaklanmaya çalıştım.
Elimi sıkıca tuttuktan sonra bana "Şimdi arkaya doğru bir kaç tane adım atacağız" dedi ve müziğin ritmine uyarak adımları atmaya başladı.
"1.. 2.. 3.. 4.."
Ben ise sadece onun sesine kulak verdim ve adımlarımı doğru zamanda atmaya çalıştım. Ve size şunu diyebilirim ki, başardım.
Şu an o kadar yakındık ki nefesi yüzüme çarpıyordu ve kalbinin nasıl attığını çok net bir şekilde duyabiliyordum. Başımı yüzünü daha iyi görebilmem için biraz yukarıya kaldırdığımda dikkatimi çeken ilk şey deniz mavisi gözleri oldu. Gözlerinin içine baktığımda adeta küçük bir çocuğun gözleri gibi parladıklarını fark ettim. Sanki okulda ki odun gitmiş, yerine ise masum bir çocuk gelmiş gibiydi.
Emre "Hazır ol, seni cevireceğim" dedikten sonra benim buna itiraz etmeme fırsat vermeden, beni ani bir haraketle seyircilere doğru çevirdi.
Ben korkudan nefes nefese kalmış bir şekilde öylece dururken solanda alkış sesleri yükselmeye başlamıştı bile.
Emre'ye tedirgin bir bakış attığımda bana muzip bir gülümseme eşliğinde göz kırptı ve ne yazık ki bunun ne anlama geldiğini tahmin edebiliyordum.
Yine bir önceki kadar ani bir haraketle beni kendine doğru çektikten sonra bana "Sağ bacağını bacağıma dola ve elinle omzumu sıkıca tut" dedi hızlı ve sessiz bir şekilde.
Buna itiraz etmenin bir işe yaramadığını bildiğim için itiraz etmeden dediğini yapmak zorunda kaldım.
Bacağımı çekingen bir şekilde bacağına doladıktan sonra omuzun da olan elimle onu sıkıca tuttum ve onun gözlerinin içine baktım.
Emre sessiz bir şekilde "3.. 2.. 1.." diye saydıktan sonra beni belimden sıkıca kavrayıp hafifçe eğdi ve yarım daire şeklinde salonun ortasında hızlıca döndürdü.
Bu hareketi bile atlatabildiğime göre artık hiçbir şeyden korkmama gerek yoktu ve korkmuyordum da. Yere düşmekten veya rezil olmaktan korkmuyordum. Emre'ye sonuna kadar güveniyordum ve bu artık benimde dansdan zevk almamı sağlıyordu. Kalbim az sonra bağımsızlığını ilan edecekmiş gibi çarpsa bile bunu umursamıyordum, çünkü şu an yapmak istediğim tek şey dansa devam etmek di.
Emre'ye hafifçe gülümseyerek iyi olduğumu gösterdiğimde, o da sanki bunu bekliyormuş gibi beni hızlıca ayağa kaldırdı ve yine aynı hızda beni ters çevirip kendisine doğru bastırdı. Ellerini ise beni birdaha bırakmayacakmış gibi önümde kenetledi.
Sırtım onun göğsüne değdiğinde kalp atışlarını çok net bir şekilde hissedebiliyordum ve size şunu diyebilirim, onun kalbi de en az benimki kadar hızlı çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Masallarda Olur
Novela JuvenilAşka inanmayan bir kıza aşkı inandırmak ne kadar zor olabilir ki? Eğer o kız gerçek bir inatçıysa bu sandığınızdan da zor olabilir. Küçük bir iddia ile başlayan bu savaşta kim kazanacak? "Aşk diye bir şey yok" diyen kız mı? Yoksa "Sana aşkın varlığı...