ruof•four

1.2K 147 63
                                    

Bir sonraki gün Luke, mavi saçlı çocuğu yemekhanede gördü. Herkesten uzak bir köşeye oturmuş olsa da mavi saçları hala dikkat çekiyordu.

"Selam," diye mırıldandı Luke, Michael'a yaklaşırken. "Halsiz görünüyorsun neyin var?"

Michael iç çekti. "Etrafım Ruh Emicilerle çevrili gibi hissediyorum. Tüm mutluluğumu bir anda alıp götürüyorlar."

"Bunu konuşmak ister misin?" diye sordu Luke, Michael'ın yanına oturdu ve Michael buna karşı çıkmadı.

"Çoğu zaman böyle hissediyorum ki." dedi Michael omzunu silkerek. "Özel bir nedeni falan yok yani." Tabağındaki patates kızartmalarından bir tanesini alıp ağzına götürse de yemek yemek istemiyordu.

Luke elini mavi saçlı çocuğun koluna koydu. "Bir şeyler anlatmak istersen dinlerim."

Mavi saçlı çocuk, sarışının elini kolundan uzaklaştırdı. "Gerek yok dedim ya Hemmings. Üstüme gelme daha fazla." diye hırladı tepsisini masadan alıp ayağa kalkarken.

Luke neler olduğunu anlayamamıştı. Michael yemekhanenin kapısından çıkmak üzereyken, "Özür dilerim." diye seslendi sadece

.•.•.

"Harry Potter seviyorsun, değil mi?"

Michael, sıraya koyduğu kafasını kaldırdı ona doğru yaklaşan sese baktı. Luke gülümseyerek hızlı adımlarla yanına geliyordu.

Michael doğrulup kollarını göğsünde birleştirdi. "Bunu nereden biliyorsun?"

"Ruh Emicilerden bahsetmiştin, unuttun mu? Biz yemekhanedeyken." Sarışın çocuk, Michael'ın yanına oturdu. Bu sefer de ondan izin almamıştı ama Michael'ın şu anda bunu pek de önemsediği söylenemezdi.

"Hatırlıyorum. Ayrıca evet, severim." diye cevapladı Michael. Luke ona gülümsedi.

"Hangi bina?"

"Slytherin. Seninki?" Michael duraksadı. "Ya da dur. Ben tahmin edeceğim."

Bir süre düşündükten sonra gülümseyerek devam etti. "Ravenclaw?"

Luke hafifçe kıkırdadı. "Ravenclaw."

"Tanrım," Michael kahkaha attı. "O kadar ineksin ki."

Öğretmen içeri girene kadar kitaplar hakkında konuşmaya devam ettiler.

Esmer kadın içeri girdiğinde sınıftaki çoğu ses kesilmiş olmasına rağmen öğretmen yine de dikkat çekmek için ellerini çırptı.

"Sizin için iyi haberlerim var." dedi sınıfa bakıp gülümseyerek. "Yıl sonu balosuna sadece birkaç ay kaldı ve bu da artık balo konseptine karar verilmesi gerekiyor demek."

Sınıftan meraklı bir mırıltı yükseldiğinde öğretmen gülümsemeye devam ederken çantasından bir tomar kağıt çıkardı. "Bu sene ilk kez konsepti oylamaya çıkardık. Yani bu kağıttaki konulardan birini seçip müdürün odasındaki oylamaya katılacaksınız."

Luke, öğretmenin dağıttığı kağıda baktı. Beş konsept vardı; Paris'te Gece Yarısı, Yaz Rüyası, Kış Masalı, Cennet ve son olarak da Kahramanlar ve Kötüler.

"Kahramanlar ve Kötüler iyi görünüyor. Sen hangisine oy vereceksin?" diye sordu yanındaki mavi saçlı çocuğa, hala kağıtta yazanları tekrar tekrar okurken.

"Hiçbirine." dedi bir süre sonra Michael. "Zaten katılmayacağım bir şey için oy vermeme gerek yok."

Luke bakışlarını kağıttan ayırıp ona çevirdi. "Katılmayacak mısın? Neden?"

Michael omzunu silkti. "İstemiyorum."

"Pekala." diye mırıldandı Luke. Nedensizce üzülmüştü. Dikkatini, beyaz bir tebeşirle tahtaya bugünün ders konusunu yazan kadına vermeye çalıştı. 

"Luke," diye fısıldadı Michael dersi dinlemek yerine gizlice müzik dinlemek için sıranın altından kulaklığının düğümünü çözmeye çalışırken. "Çıkışta bizim eve gelmek ister misin? Normalde Calum'la aynı evde kalıyorum ama bugün üst sınıflardan bir çocukla 'randevusu' olduğu için evde olmayacakmış. Evde yalnız kalmayı sevmiyorum da."

Luke öğretmenin anlattıklarını kelimesi kelimesine defterine geçirmeye çalışırken gülümsedi. "Tabii ki, ilk önce anneme haber vermem lazım ama."

Michael kulaklığını telefonuna takarken kıkırdadı. "Sevindim. Ders bitince uyandır." Mavi saçlı çocuk başını sıraya yasladı ve uyumaya çalıştı.

~
Şu sıralar cidden hiçbir şey yazamıyorum, bunu bile bir iki haftada zar zor yazdım, özür dilerim.

Ayrıca ben Harry Potter sevmem ki bile, bu bölüm neden böyle oldu onu bile bilmiyorum kfveidv

borderline //mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin