thgie•eight

572 66 27
                                    

Luke'un telefonu çaldığında güneş neredeyse doğmak üzereydi.

Sarışın çocuk irkildi ve endişeli bir şekilde telefonuna uzandı, kimse onu sabahın bu saatinde aramazdı ki. Uykudan bulanık gören gözleriyle arayana dikkat etmek için uğraşmayarak telefonu açıp hızla kulağına götürdü.

"Özür dilerim." dedi bir ses telefon açılır açılmaz. "Sana öyle davranmamalıydım biliyorum, Tanrım ben bir geri zekalıyım, özür dilerim."

"Michael?" diye fısıldadı Luke. "Sen misin?"

Karşı taraftan gelen ses çatladı. "Evet..."

"İyi misin?" diye sordu sarışın çocuk gözlerini ovuşturarak. Karşı taraftan Michael'ın burnunu çektiğini duydu, "Önemli olan ben değilim, sensin. Lütfen kendine iyi bak, tamam mı? Eğer iyi olacaksan seninle bir daha konuşmam bile, lütfen iyi olduğunu söyle." Sesi kısıldı. "Özür dilerim."

Luke doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı. "Neler oluyor Michael, yine mi uyuşturucu aldın?"

"Hayır," Michael tekrar burun çekti, "Bu sefer almadım, yemin ederim, gece boyunca tek bir tane bile almadım." Yutkundu. "Benden rahatsız oluyorsun değil mi? Siktir, saate dikkat bile etmedim, benden ne kadar nefret ediyorsun? Özür dilerim. Çok özür dilerim. İyi olman için ne yapabilirim? Herhangi bir şey-"

"Michael," Luke onu susturdu. "Neyin var senin? Seninle her konuştuğumda çok farklı davranıyorsun."

Bir süre sessizlik oldu, Luke yine de Michael'ın iç çekişlerini duyabiliyordu. "Çok kötüyüm," dedi sonunda, artık sesi hızlı ve endişeli çıkmıyordu; garip bir dinginliklik vardı sesinde. "Kendimi anlayamıyorum, asla kendimi anlayamayacağım."

"Yardım etmeme izin verir misin?"

"Ne?" Michael şaşırmıştı, "Benimle mi ilgilenmek istiyorsun?" Yatağında bağdaş kurup gözünde kalan yaşları elinin tersiyle silmeye çalıştı ama bu sadece daha fazla dağıtmaktan başka bir işe yaramadı. "Beni mi umursuyorsun?"

"Tabii ki seni umursuyorum." Dedi Luke göz ucuyla saate bakıp 6:03 olduğunu gördüğünde. "Yoksa neden bu saatte seni dinleyeyim." Bacaklarını kendine doğru çekti. "Keşke yanında olsaydım, daha kolay sakinleştirebilirdim.

Michael bu düşünceyle gülümsemeden edemedi. "Evet, keşke olsaydın."

"Benim uyumam gerekiyor." Luke esnedi. "Yarın okul yok ama bir yerde buluşmaya ne dersin?"

"Buluşma mı?" Michael dudaklarını ısırdı, bir randevu gibi diye düşündü. "Nerelere yakınsın?"

Luke gözlerini kapadı. "Bana senin rahat olacağın her yer uyar, iyi hissetmeni istiyorum."

"Benim mi?" Michael'ın gözleri dolmaya başlamıştı, yanlışlıkla seni seviyorum dememek için zor duruyordu. "Teşekkür ederim, Luke."

"Kes sesini artık, Michael." Calum duvara birkaç kez vurdu. "Burda uykuya ihtiyacı olan kişiler var, siktiğimin vampiri."

Michael korkmuştu. "Özür dilerim Luke, o Calum'dı." Nedensizce kıkırdadı. "Gitmem gerekiyor, uyandırdığım için özür dilerim, iyi uyu tamam mı?"

"Sen de uyumalısın," dedi Luke. "Bu gce hiç uyudun mu?"

Mavi saçlı çocuk başını iki yana sallasa da onun göremediğini biraz sonra hatırlamıştı. "Hayır, uyumadım."

"Tamam, şimdi yatağına uzan ve iyi bir uyku çek." Luke gülümsedi. "Yoksa sana ninni söylememi de ister misin?"

Michael kıkırdadı. "Evet, isterim."

Luke bunu şaka olarak aldı, Michael ise ciddiydi. "Başka bir zaman, olur mu? Şimdi hepimizin çok uykusu var."

"Görüşürüz, Luke." Michael yatağına uzanıp esnedi, yastığı sarılmak için kendine çekmişti. "Tatlı rüyalar."

"Sana da, Michael."

Michel telefonu kapatıp gülümsedi.
Mutlu olduğu halde neden gözlerinden hala yaş akıyordu?

~
1 yıldan uzun bir süredir bu hikayeyi yazmadığıma inanamıyorum, hala okuyan varsa çok özür dilerim. Yine düzenli yazabilirim belki artık, gereksiz bir bilgi ama hayatım yine eskisi gibi olmaya başladı da, ilhamlarım da bununla birlikte geliyor.

Belki Homecoming King de gelebilir bugün.

Sizi seviyorum.

borderline //mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin