5.BÖLÜM

17.8K 973 39
                                    


5.BÖLÜM

Cep telefonu durmaksızın çalmaya devam ediyordu. Eylül çantasından cep telefonunu çıkardı. Arayan Serap'tı. Hemen telefonunu açtı.

"Eylül, iyi misin canım? "arkadaşının sesi endişeli çıkıyordu.

"İyiyim, beni merak etme, siz ne yapıyorsunuz, Bartu bunaltıyor mu seni?" telefondaki bir anlık sessizlik Eylül'ü heyecanlandırmıştı." "Serap, Bartu'ya bir şey mi oldu, bana doğruyu söyle!" Ali'nin yanında olduğunu unutmuş panikle sesleniyordu.

"Bilmiyorum Eylül, sürekli ağlıyor, susturamıyoruz çok huzursuz." Serap neredeyse telefonda ağlayacak gibiydi.

"Ben hemen geliyorum, merak etme." dedi telefonu kapatırken.

Eylül, üzüntüsünden âdeta çıldırmış gibiydi. Oğlunun ona ihtiyacı vardı ve o, hayatındaki en önemli varlığını yalnız bırakmıştı. Acıyla cep telefonunu çantasına koydu. Aklı sürekli oğlundaydı, bir an önce buradan kurtulmalıydı. Hızla dış kapıya doğru koşarken Ali onu durdurdu.

"Bekle, burada taksi bulman imkânsız. "dedi.

Eylül, kolunu ondan kurtararak hızla bahçe yolunda koştu. Bir kaç dakika sonra güvenlik otomatikten kapıyı açtığında Ali arabanın içinde onu bekliyordu.

Öfkeyle, " Bin arabaya." dedi.

Eylül, ıssız sokakta göz gezdirdikten sonra çaresiz arabaya bindi.

Biraz sonra evin önündeydiler, sabırsızca arabadan indi. Hemen oğlunu görmek istiyordu. Saniyeler içinde zile basarken Ali yanındaydı. Birlikte yukarı çıktılar. Kapının arkasında Serap'ın Bartu'ya, "Anne geldi Bartu, hadi kapıyı açalım." diyen sesi duyuluyordu.

Kapı açıldığında oğlu önce sevinç çığlıkları atmış, sonra yeniden ağlamaya başlamıştı.

"Özür dilerim oğlum." dedi onu kucaklarken.

Serap çok telaşlı görünüyordu. "ben onu susturamadım Eylül, nesi var anlayamıyorum" dedi üzgün bir sesle." "Daha önce hiç böyle yapmamıştı çok huzursuz, uyutmaya çalıştım, ama uyumamakta direndi."

"Teşekkür ederim Serap, elinden geleni fazlasıyla yapıyorsun zaten, sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum."

"Ben gidiyorum, bir şeye ihtiyacın olursa ararsın beni."

"Bartu, Serap teyzene güle güle demeyecek misin?" Küçük çocuk, başı annesinin göğsüne dayalı el sallıyordu Serap teyzesine.

Evin girişinde bir robot gibi onları izleyen Ali'nin önünden geçerek evden ayrıldı Serap.

Eylül, Serap'ı yolcu ettikten sonra oğluyla birlikte oturma odasına geçti. Ali onları takip ediyordu.

"Anne ayaba!"

"Peki oğlum, koltuğun kenarındaki oyuncak arabayı alarak oğlunun eline tutuşturdu." Sonra oğluyla birlikte kanepeye oturdu. Elini çocuğun alnına, yanaklarına dayadı. Ateşi yoktu ama yediği bir şey dokunmuş olabilirdi.

"Anne!"

"Efendim oğlum."

Oğluna cevap verirken bakışları karşısındaki kanepede oturan Ali'yle buluştu.

Genç adam Bartu'ya bakmaktan kendini alamıyor gibiydi. Sanki onu kucaklamamak için kendini zor tutuyordu. Daha önce bu sert yüzü hiç bu kadar kırılgan görmemişti Eylül.

İHANET(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin