11.BÖLÜM

18.5K 897 8
                                    


11.BÖLÜM

Eylül, geniş yatak odasında çift kişilik yatağın kenarına oturmuş parmağındaki alyansı seyrediyordu.

Biraz önce Ali'yle evlenmişler, Ali'nin yeniden resmen karısı olmuştu.

Sade nikâh törenine kimse davet edilmemişti. Eylül'ün şahidi Serap olurken, Ali'nin şahitliğini tanımadığı bir kimse yapmıştı.

Serap, nikâhtan önce "Yeniden evlenmek nasıl bir duygu" diye sorduğunda Eylül bu soruya cevap verememişti. Oysa on dokuz yaşında Ali'yle ilk evliliklerini yaparken sorsaydı bu soruyu; mutluluk dolu, tozpembe hayallerini anlatırken Serap kısacık sorunun cevabını uzun uzun dinlemekten bıkıp pişman olurdu.

Oturduğu yerden kalkarak giyinme odasına geçti. Nikâhtan önceki günler Ali'yle alışverişe çıkmışlar, Eylül'ün tüm itirazlarına rağmen yeni bir gardırop hazırlanmıştı.

Giyinme odasındaki kıyafetlerine seyrederken yeniden geçmişe döndü. Ali'yi terk ettiği gün, hiçbir şeye dokunmadan evden kot pantolon ve kazakla çıkmıştı. Kayın validesi bütün o kıyafetleri yakmıştı büyük bir ihtimalle, ama geride bıraktığı mücevherleri, düğünde taktığı bazı nadide takıları kimseye vermemiştir diye düşündü. Özel günlerde Eylül'e hediye ettiği mücevherleri takmasını ister, gözünü bir an bile Eylül'ün üzerinden ayırmazdı.

Tüm o kıyafetleri, mücevherleri geride bırakırken üzerinden âdeta tonlarca ağırlık

kalkmış kadar özgürdü.

Dikkatli bir şekilde üzerindeki nikâh için almış olduğu beyaz elbiseyi çıkarırken geçmişten gelen kötü anılarını kovmaya çalıştı.

O gün Zehra Hanım, zehrini akıtıp gittikten sonra kendini bir türlü toparlayamamıştı. Sait Efendi'nin birkaç gün dediği süre çoktan dolmuş, bu onu yeniden umutsuzluğa sürüklemişti.

Masum olduğunu belki de hiçbir zaman ispat edemeyecekti.

Günlük kıyafetlerini giyinip tekrar yatak odasına geçtiğinde Ali'yle karşılaştı. Genç adamın bakışları bir müddet parmağındaki yüzükte takılı kalmıştı. Yavaş yavaş başını yukarıya kaldırdığında bu yaramaz bakışlar, Eylül'e bir yerlerden tanıdık geliyordu.

Bakışlarını kaçırırken ondan uzaklaşmaya çalıştı ama genç adamın güçlü kollarının arasından kurtulmak imkânsız gibiydi.

"Şimdi olmaz. "dedi yüzünü ondan kurtarmaya çalışarak.

"Neden?"

Ali ona o kadar yakınlaşmıştı ki nefesleri birbirine karışmıştı.

"Olmaz, çünkü..." Eylül bahaneler bulmaya çalışırken Ali'nin sımsıcak dudakları onu susturmuştu...

"Anne!"

Yatak odasına kadar gelen Bartu'nun ağlama sesi, Ali'yi durdurmaya yetmişti. Eylül şaşkınlıkla oğlunun ağlamasını dinledi sonra Ali'ye gülümsedi. O an Allah'tan başka bir şey dileseydi olacaktı demek ki.

"Sevinmek için çok erken. Ben beklemesini bilirim."

Genç adam adeta aklından geçenleri okuyordu. Onun yanında düşüncelerini durdurabilmeyi bir başarabilseydi. Bakışlarını kaçırdı hemen.

Bartu'nun odasına girdiklerinde Bartu, yatağında ağlıyordu. Kevser Hanım, çocuğun yanında özür dilercesine onlara baktı. "Bugün nedense çok huysuz, beni yanında istemiyor." dedi.

İHANET(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin