7.BÖLÜM
Sabahın erken saatlerinde Eylül, Bartu'nun ağlaması ile uyandı. Bir gün önce aceleyle çantasını hazırlarken ilk aklına gelen şeyler sütü ve biberonuydu oğlunun. Buzdolabına koyduğu sütü bu sabah oğluna yeterdi. Sabahlığını sırtına geçirirken oğlunu odada yalnız bırakamayacağını anladı. Yarı uykulu çocuğu kucağına aldığında Ali yanlarındaydı. Eylül, elindeki boş biberonu göstererek merdivenlere yöneldi.
"Bana ver çocuğu oyalarım."
Annesinin kucağında sakin bir şekilde duran Bartu sinirlenmişti, yeniden ağlamaya başlamıştı.
"Ne bu şimdi?" dedi Ali oğlunun tepkisini anlamayarak.
"Sabah sütünü, uykusunda alamadığı için kızgın."
Çocuk kucağında aceleyle merdivenlerden inip mutfağa yöneldi, buzdolabından çıkardığı sütü ısıtıp biberona döktü.
Ali oturma salonuna girdiğinde küçük çocuk biberon elinde yeniden uyuya kalmıştı.
"Ben yukarı taşırım.'' derken sesinden Bartu'nun biraz önceki tepkisini unutmadığı belliydi. Eylül, kanepeye oturmuştu sessizce Ali'nin çocukla yukarıya çıkışını izledi.
Birazdan Ali'ye söyleyeceklerini düşünürken onun hiç değişmediğini bir kez daha anlamıştı... Gece eve gelişini duymamıştı. Genç adam her zamanki dakikliği ile uyanmış, üstünü giyinmiş birazdan işe gidecekti.
Eylül, Ali'nin evlilik ile ilgili mantıksız ısrarını anlayamıyordu. Anlayamadığı için de bu durum onu korkutuyordu. Tek bir şey dışında: 'İntikam.' Evet, onun tek derdi kırılan onurunun intikamını almaktı. Bunu gerçekleştirmek için hiç çekinmeden Bartu'yu koz olarak kullanıyordu kendisine karşı. Bu durumda en çok acı çeken oğlu olacaktı. Bartu, giderek babasına bağlanırken babası tıpkı kendisine yaptığı gibi yalnızca birkaç dakikasını verebilecekti oğluna. Bu duruma isyan etti, oğlunun acı çekmesine asla müsaade etmeyecekti. Dalgın bir şekilde düşünürken Ali'nin geldiğini fark etmemişti.
Genç adam karşısında dikilmiş, onu baştan aşağı süzüyordu. Eylül'ün sabahlığının kuşağı gevşemiş, geceliğinin derin dekoltesinden bütün güzelliği görünüyordu. Ali'nin bakışları göğüslerinde sabitlenirken Eylül durumu panikle fark etmiş, hemen sabahlığının önünü kapatarak kuşağını sıkıca bağlamıştı. Yüzü kıpkırmızıydı. En iyisi Bartu'nun yanına çıkmak diye düşünürken Ali yanına gelmişti. Ali'nin yatak odasının dışında yasaklanması gereken bakışları, şimdi Eylül'ün üzerindeydi.
"Hayır!" "Ama ben evet demek istediğini biliyorum." oturduğu yerden kalkmaya çalışırken tuzağa düştüğünü çok geç anlamıştı Eylül. Ali onun koltuktan kalkmasına yardım etmiş, bir anda kendini onun kolları arasında bulmuştu. Şimdi karşılıklı birbirlerine bakıyorlardı. Eylül onun ne yapmaya çalıştığını anladığında bir kez daha"Hayır! " dedi. Ali onun itirazını duymuyordu. Sıkı sıkıya bağladığı sabahlığının kuşağını çözmüş, omuzlarından aşağıya indiriyordu. Eylül bir anda Ali'nin karşısında incecik geceliğiyle bulmuştu kendini. Ali'nin onu baştan aşağıya süzen delici bakışları sanki üzerinde gecelik yokmuşçasına gidip geliyor, Eylül ondan kurtulmak için fırsat kolluyordu.
"Bir daha kaçmana asla izin vermeyeceğim." Onu yeni bir hamleyle kendine doğru çekmişti. Eylül minik elleriyle onu itmeye çalışıyor, tüm gücüyle dudaklarını ondan kurtarmaya çalışıyordu. Ama onu adeta çelik gibi saran kollardan kurtulmak mümkün değildi. Yumuşak başlayan öpüşleri bir müddet sonra sertleşmeye başlamış, sanki aralarında mesafeler varmışçasına onu biraz daha kendine doğru çekiyordu. Ali kendini kaybetmiş gibiydi, "Ali... Ali!" Eylül, nefes nefeseydi. Eylül'ün itirazı kendini frenlemesine neden olmuş yeniden yumuşak dokunuşlara dönüşmüştü. Genç adam onun yudum yudum tadına varmak ister gibiydi. Eylül'ün zihninde alarm zilleri çalıyordu. Ali'yi mutlaka engellemeliydi. Yavaş yavaş ondan kurtulmaya çalışırken Ali itiraz etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET(Tamamlandı)
RomanceİHANET Yıllar önce kendisini bir başkasıyla aldatan eski karısının yeniden İstanbul'a döndüğünü tesadüfen öğrenen ünlü iş adamı Ali Haznedar, büyük bir öfkeyle onun peşine düşer. Bu defa onu bırakmayacaktır ve intikamını almaya kararlıdır.