A.M.

Bölüm 3-

Kızın ismini öğrenmeden nasıl öylece çekip gittim, neden kız hakkında hiçbir şey öğrenmeden sadece numarasını aldım? Gece olmuştu. Lanet olası Baltimore'daki evimin yolunu tuttum. Emektar kanepeme oturdum, duvara baktım ve gerçekten bu görevin nasıl benim hayatımı bu denli alt üst ettiğini ve beni bambaşka bir adam haline getirdiğini düşündüm. Normal bir erkek, ilk kez tanıştığı güzel bir kızla, ilk sohbetinde numarasını alıp onunla seks hayalleri kurmazdı sanırım.
Evimin dökük, rutubet kokulu duvarlarına bakarak iç geçirirken uyuyakalmıştım. Sabah, telefonuma gelen bir bildirim sesiyle uyandım. Gelen bildirimden önce saate ve daha sonra bildirime baktım. Saat 11:06'ydı. Gelen bildirim bir mesajdı ve mesaj bilmediğim bir numaradan gelmişti. 'Hayret, bu sefer mesajı gönderen, sıçtığımın fatura anımsatcısı  AT&T değil.' diyerek iç geçirdim ve mesajı açtım.
''Sar beni, beni güvende hissettir.
Ruhumu özgür bırak, beni tamamla.
Sar beni
Eğer zamanda sadece bu dakika olsa;
Ben seninim ve sen benimsin.''
Bunları benim için kim yazdı? 24 yıllık ömrümde gördüğüm en güzel şey olabilirdi. Peki ya bunu kim ve neden bana yazsın? Aklıma yanlış numaraya atılma ihtimalinin gelmesiyle duygularım az da olsa buruklaştı. Gelen mesaja cevap vermedim. Numara hatasıdır diyerekten mesajı pek aldırış etmedim ve delice şeyler düşünmeyi bırakıp telefonu kanepeye fırlattım. Bir şeyler yemek için sokağa çıktım. İçim içime sığmıyordu, nedensiz bir sevinç vardı içimde o sabah. Dünkü kızla tanıştığımdan beri içimde tuhaf bir his vardı zaten. Her an karşıma çıkacakmış gibi hissediyordum. İlk kez bir kız için böyle hisler besliyordum. Karnım açtı. Sokağın sonunda, köşede bir dükkana girdim ve önümden geçen garson kızın iri göğüslerine göz banyosu yaptırdıktan sonra bir masa buldum ve oturdum. Telefonumu çıkardım ve gelen mesajı tekrar tekrar okudum. Anlamlandıramadığım bir his vardı içimde. Sanki mesajın asıl sahibi bendim. Dizeleri okudukça nedensizce kelimelerin teker teker içime dizildiğini hissettim. Bunu bana peşimden 2 yıl koşturan kendini bana zorla becerttiren Hani mi yazmıştı? yoksa çocukluk aşkım ve aynı zamanda ilk becerdiğim kız ünvanına sahip olan Jessica mı yazmıştı acaba? Yoksa benim gibi duygusuz bir makineye gerçekten biri bazı duygular besliyor muydu? Son ihtimali hiç düşünmeden üzerini karaladım fakat ilk iki ihtimal de pek inandırıcı değildi çünkü becerip otel odasında parasız bir halde yalnız bırakıp kaçtığım Hani ya da sarhoşken becerip kafasını tuvalet deliğine soktuğum Jessica bana bunu yazmazdı.
Ben düşüncelere dalmış haldeyken masama o meşhur göğüslü garson kız sipariş almak için geldi. Göğüs dekoltesi fazla açıktı ki, göğüs ucu hariç neredeyse bütünü açıktaydı. Siparişi verdim ve kıza 'neden 480. olmayasın' bakışı attım. Kız belli ki etkilenmişti ki sipraşimi hazırlayıp getirirken göğüs dekoltesini daha çok açmıştı. İçimden ''480. kurbanımız da tamam'' dedikten sonra yemegimi yedim ve hesabı ödemeye giderken garson kız elime bir kağıt sıkıştırıp gülümseyerek ''Bu gece saat on bir gibi seni Deerwood'a bekliyorum'' dedi ve başka bir masaya yönlendi. Büyük ihtimalle içinde numarası yazıyordur diye düşünüp kağıdı açmadan yolda bir çöp kutusuna fırlattım. Dostum bilirsin beni, ben kimseyle telefon numarası alıp verecek kadar ciddileşemem.
Eve acayip bir duygusal karmaşa içerisinde geldim. Bugün aldığım randevunun telaşı, dün tanıştığım kız ve bu sabah aldığım mesajın tuhaflığı kafamı allak bullak etmişti. Bütün tuhaflıkları kafamdan attım ve bu akşamki randevuya odaklandım. Gece saat 11'de Deerwood'da o çekik gözlü yavruyu becereceğim için sabırsızdım. 11 gibi Deerwood'da olabilmek için saat on buçukta yola çıktım koduğumun trafiği beni randevuma 2 dakika geciktirmişti. Kızın odasını bulmam 4 dakikamı almıştı.
Saat 11:06ydı. Kızın odasını bulup kapıyı tıklattım. Kapıyı açtı. Ve işte o an. Kız bütün seksiliğiyle karşımdaydı.  ''Ah dostum, Asa Akira gibi bir şey misin sen'' dedim ve bütün vahşiliğimle odaya direkt daldım.