KVL-3 "YALAN"

256 23 8
                                    

Gamze Parlak;

"Hepinize merhaba arkadaşlar! Bugün yanımda Mahmut Tuncer var. Nasılsın Mahmut Abi?"

Deniz'in geçen yaz Mahmut Tuncer ile çektiği ve tam 34 Milyon izlenen videosunu bir kez daha izledim. Kim Mahmut Tuncer'i kanalına davet edip adama makyaj yaparken halay çekerdi ki? Deniz'in fantezi dünyasını keşfetmek bir hayli zordu. Bu çocuk hayatı boyunca hep eğlence kavramından destek almıştı. Ben ise ortada kalmış bir çocuktum. Annem bana asla anne sevgisini taddırmamıştı. Hiç anne kız alışverişe gitmemiş, günde üç kereden fazla konuşmazdık bile. Annem ve babam işkoliktir. Birbirlerinden de bu yüzden ayrıldılar zaten. Keşke aileler ayrıldığında, aynı sorun çocuğa yansımadan çocukta onlardan ayrılabilse. Ama olmuyor. Babamda annemden farksızdı. Bir hafta birinde, bir hafta diğerinde kalıyorum. Yazları neredeyse hiç görüşmüyoruz bile. Bir insanın kişiliğini ve karakterini düzenleyen ailesiydi. Aile ne öğrettiyse, ne yaşattıysa çocuk onu örnek alır ve kendine katakter olarak sezinler. Ne annemi ne babamı asla örnek almadım. Çünkü onları örnek alacak kadar tanımıyordum. Kendi mahzenimde takılan bir kız çocuğuydum, bir Liseli olmadan önce.

Düşmanlık iyi aslında.

Çünkü; Kavga insanı zinde tutar.

"Ne izliyorsun?" Diyen Yaren, saçındaki havluyu indirerek balkona geçti. Tüm camlar açık olduğundan sesi hâlâ yanımdaymış gibi geliyordu. "Deniz'in Mahmut Tuncer ile çektiği makyaj videosunu" güldüğümde, havluyu asan Yaren kaşlarını çatarak güldü. "Ne? Kaç abonesi var?" Videoyu alt köşeye çektiğimde, kanalın giriş kısmına girdim. "Sanırım Enes Batur'dan daha çok" diyerek abıne sayısına baktım. "Yedi milyon!" Diyerek şaşkınlıkla anında artan abone sayısı ile gözlerimi ovuşturdum. "Bizim Deniz baya fenomen yani?" Diyerek içeri girdiğinde, yatağımın kenarına oturdu. "YouTube Türkiye'nin en çok abonesi olan kanal Deniz'in kanalı!"

"Nasıl bu konuma geldi?"

"YouTube'u trolleyerek! Çocuk Mahmut Tuncer ile halay çekerken makyaj videosu çekmiş"

"Kazancı ne kadar bunun?"

"Valla orasını bilmem"

Biz Deniz'in kanalından bahsederken, telefonumun ekranında emoji belirdi. Evet deniz emojisi Deniz'in rehberdeki ismiydi. Beni aradığını görünce aramasını cevaplamaya karar verdim. Yaren odadan çıktığında ise Ada'nın uyuduğunu fark ettim. Ayağımla onu dürttüğümde bir şeyler mırıldanarak arkasını döndü. "Haftasonu cezamızı almak üzre deniz kenarına bekleniyorsunuz" dediğinde, onaylayıp telefonu kapattım. Mavi bir kot etek giyip, üzerime askılı bir bluz giydim. Ayağıma sandaletlerimi geçirip bizim kızları topladım. Hep birlikte deniz kenarına gittik. Kimi öğrenciler valeybol oynuyor, kimileri yüzüyor, kimileri ise kumda güneşleniyordu. Buranın müdürü olan ve bizi ilk gün karşılayan bıyıklı bey amca Kolejlileri ve Deniz'i sıra dayağına çekiyormuş gibi dizdi. Bizde ip gibi dizildiğimizde, kumların üzerinde oturan Serra ve Su bizi dinliyordu. "Evet sevgili Kolejliler ve Liseliler! Bu haftasonu ilk ceza günleriniz olacak. Herkes alışveriş merkezinde gönlünce alışveriş yaparken, siz ise maalesef kampımızın eksikleriyle ilgileneceksiniz," kaşlarımı çattım. Koskoca kampın ne eksiği olabilirdi ki? Her şey yerli yerindeydi işte! "Kız erkek ayrımı yok bizde, Kolejliler ve liseliler ayrımı hiç yok arkadaşlar! Kimin elinden ne iş gelirse. Temizlik yapılacak, depolar düzenlenecek, kütüphanedeki kitaplar alfabetik sırayla dizilecek, sınıfların perdeleri yıkanıp takılacak, yemekhane silinecek, akşam ateşi için ormanda çalı çırpı toplanıp sonra da odun kesip onları buraya çaşıyacaksınız." Mideme ağrılar girerken, arka plan siyah beyaz bir hâl aldı. Arka fonda efkar müziği çalarken, yüz ifademden ne kadar isyankar olduğum anlaşılıyordu. Beynimin içindeki sahne bir video klibi gelip geçerken, müdür bey amcayı dinlemeye devam ettim. "... tamir yapılacak, göl kenarındaki çöpler toplanacak, haftaya da evlerin temizliğini yaparsınız artık. Bugün istediğinizi yapabilirsiniz. Kamptan yemek savaşı yapmak ve yangın çıkartmak dışında tabii" imalı imalı lafını da soktuktan sonra gitti yanımızdan. Serra'nın ayağa kalkmasıyla, Baran ile göz teması kurdular. "Üzüldüm sizin için, isterseniz ben yardımcı olurum" dedi Serra gülümseyerek. Dişlerimi sıkmaya devam ederken, gözlerimi yumdum. "Deniz! Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?" Diye bağıran üç kız yanımıza gelerek Deniz ile biraz fotoğraf çekildi. Deniz yanıma geldiğinde, sessizce Serra'yı taklit etti. "Ozoldom sozon oçon," gülmeye başladığımda, ağzını yamultarak devam etti. "Ostorsonoz bon yordomco olorom!" Gülmeye başladığımızda, Su'nun ayaklandığını gördüm. "Sen kal Serra. Yağız benimle gelecek" dedi Su. "Ne!?" Yaren kaşlarını çatarak öne çıktı. "Dedim ki, Yağız benimle gelecek" Su, Yaren'in üzerine yönelmeye başladığında, Yaren istifini bozmadı. "Serra cezalı değil bu bir, ikincisi ise Yağız cezalı!" Dedi. Su'yun gülmesi üzerine daha çok sinirlerim bozuldu. Rahel, kendini kumlara atmış çoktan kulaklıklarını takıp Güney Kore'nin o muhteşem caddelerinde dolaşmaya başlamıştı. Nur ise ortalıkta yoktu. "Senin Yağız ile alıp veremediğin ne? Neden hep Yağız'ın üzerine düşüyorsun? Yoksa ona daha mı ilgi duyuyorsun?" Su'yun pis gülümsemesi, etrafta soğuk rüzgarlar estirmeye başlamıştı. "Evet ya!" Diyerek güldü Yaren. "Yağız'a nasıl aşığım bir bilsen! O kadar aşığım ki, senin gibi her gece altına giresim geliyor!"

Kolejliler Ve LiselilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin