Deniz Yalçın;
Sonunda videonun montajını bitirmiştim. Elimden geldiği kadar yapmaya çalışmıştım ama ekipmanlarım olmadan yapmak çok zor geliyordu. Aslında zor değildi, ben üşengeçtim. Odaya giren Baran, etrafta kısa bir göz gezdirdi. Daha 3 gün önce sevgilisinden ayrılmış ve kötü bir şekilde ona veda etmişti. Ama sakindi.
"Kimi arıyorsun?" Dedim bilgisayarımı kapatarak.
"Yağız'ı gördün mü?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Tam o sırada içeri Yağız girdi. Yağız ile Baran odadan çıktığında, arkalarından gittim. Bir boklar döndürecekleri yine. Zaten ele başı Yağız'dı. Kilere girdiklerinde, mutfaktan bardak kaparak kapıya yasladım. Gamze'yle arkadaşlık yapa yapa ona benzemiştim.
Geçen yaz gezide, yan odada öğretmenler kalıyordu. Gamze ve diğer kızlar ise bir odada kalıyordu. Obların yanına gittiğimde, Gamze bana öğrenciler hakkında konuştuklarını söylemiş, bardak kullanarak kapı, baca dinlemeyi öğretmişti. İçeriden sesler gelmeye başladığında onları dinlemeye başladım. "Alperen, Nur'u ayarlamış. Fazla sürmez sevgili oluruz diyor." Dedi Baran. İçimden sesli bir şekilde küfrettim. Neler dönüyordu? Ne demek Nur'u ayarlamış, sevgili olmak uzun sürmezmiş?
"Güzel. Sarp ve sen?"
"Sarp daha Gamze'yle konuşmuş bile değil. Bense, bilmiyorum... Rahel ile olmam zor."
"Baran, o kızları kendinize bağlayacaksınız. Bu savaş bitecek, kendi hayatlarımıza devam edeceğiz!"
Yağız'ın bağırmasından sonraki sessizlik, birazdan kapıyı açacağını çağırırştırıyordu. Kendimi hızlıca merdivenlerin aşağısına ittiğimde, sertçe yere düştüm. Hemen arkamdan açılan kapı, Yağız'ın ve arkasından Baran'ın çıkmasıyla kapandı. Bağlamak demişti Yağız... Kızların aklını karıştıracaklardı belli ki. Normal kızlar olsa hemen bir şeyler yapmak isterdim ama bizim kızlar hayatta böyle bir şeye izin vermezlerdi. Herşeyi geçtim, Nur eğer Alperen ile sevgili olmak istiyorsa, vardır bir bildiği.
Yağız ve Baran gözden kaybolduktan sonra, ayağa kalkmak için kıçımı kaldırdım ama acıya dayanamayıp, tekrar sert parkeye koydum. "Yardım lazım mı?" Berk denilen çocuğun sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Elini uzatmış bana bakıyordu. "Çok romantiksin." Diyerek elini tuttum ve kendimi onun yardımıyla yukarı çektim. "Öyleyimdir." Diyerek dostça gülümsedikten sonra, gitmek için hazırlanmıştım ki ağzını açtı. "Şey, şu Yaren'in yakın arkadaşısın değil mi?"
Yaren ne alaka? Yoksa bu çocuğuda mı paketledi? "Evet de, bir sorun mu var?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Hayır, sadece sordum." Bir sessizlik oluşmuştu. "Bu arada kanalın harika, güldürüyorsun beni." Sonunda iltifatlar bana geldiğinde gülümsedim. İlgi çekmek hoşuma gidiyordu. Berk ile kısa bir sohbet ettikten sonra, kızların evinin yolunu tuttum.
Sıcaklık derecesi o kadar artmıştı ki, utanmasam don atlet gezeceğim dışarıda. Kızların evde değilde kütüphanede olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. Bizim kızların ne işi olurdu kütüphaneyle? Kütüphaneye doğru ilerlerken, İnstagram'a girip etrafı çekerek üç beş hikaye paylaştım. Cennet gibi bir yerdeyim sonuçta, hikaye atmazsam olmaz. Ünlülerin yaz snaplerini izlemek insanda yeterince çılgınlar gibi denize gitme isteği uyandırıyordu. Deniz kıçımın dibindeyken sanki çok eğleniyormuşum gibi şey ediyordum işte.
Sınıfların olduğu iki katlı binaya girdiğimde, temizlik yapan kızları gördüm. Üç kişiydiler ve biri kızıldı. Kızılları severdim. Ama çakma kızılları. Yani siyah ve kırmızının o müthiş bitirim noktasını bulan saç rengi tercihimdi. Karşımdaki kızın saçları tam da hayalimdeki gibiydi. "Burada beşli bir grup kız gördünüz mü? Biri Nur, kamp başkanı. Diğerleri kumral saçlı. Hatta bir tanesi oldukça zayıf ve çilli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolejliler Ve Liseliler
Teen FictionBirbirine çok yakın 4 arkadaşın yaz maceraları. En büyük düşmanları olan Kolejliler ile Liselilerin hikayesi. Her türlü aksiyonu barındırıyor, aksiyondan vazgeçilemiyor. Bu iki düşman tarafın sımsıcak yaz hikayesini öğrenmek ister misiniz?o zaman va...