• 1st time we made out •

252 41 11
                                    


Kulağa biraz iğrenç geliyor. Ama değil. Kesinlikle değil. İki aşık insanın birbirine dokunması kadar normal bir şey olamaz, değil mi?

Okulun bitmesine yakındı, haziranın başlarına gelmiştik. Cidden güzel gidiyorduk. Neredeyse ayrı geçirdiğimiz gün yoktu. En önemlisi de tüm anlarımızın tadını çıkarıyorduk. Hayatımızın en güzel günlerini yaşadığımızı biliyordum.

Haziran olmasına rağmen, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurla uyanmıştım. Tek ses yağmurun tıkırtılarıydı. Ki bu da çok güzeldi, sanki uzun süredir böyle bir sessizliğe mahsur kalmamış gibi hissediyordum.

Yağmur tüm hızıyla yağmaya devam ederken, kapının zili mutlu bir melodiyle evde yankılanmıştı. Nedense, onun geldiğini hisseder gibi olmuştum. Yüzümde bir gülümsemeyle kapıyı açmış, ıslak olmasına rağmen yüzümü gömleğine gömmüştüm.

Bir süre öyle durduktan sonra, beni kucağına alıp kanepeye ilerlemişti. Kıkırdamıştım, çünkü bilirsiniz, Luke beni bir kediyi tutar gibi tutmuştu ve arada bir eliyle yanağımı okşuyordu. Onun yüzünde de silinmez bir gülümseme oluştuğunu hissedebiliyordum.

Nihayet oturduğumuzda, yan bir şekilde bacaklarında oturuyordum. Kollarım omuzlarındaydı. Onunkiler de belimi sıkıca sarmışlardı.

İçimde garip şeylerin uçuştuğunu söylemeliyim. Kollarından vücuduma tuhaf bir enerji akıyordu. Nefesimi arttıran ve gözlerimi kapamak istememe neden olan türden bir enerji.

Kapanmak üzere olan gözlerimle yüzüne baktığımı hatırlıyorum. Yarı kapalı, ama hala parlayan mavi gözleri benimkilerin üstündeydi. Bir süre sonra odakları değişti, yavaşça aşağı kaydılar. Bundan sonra bir şeylerin olacağını biliyordum.

Sakince dudaklarımızı birleştirdiğinde göz kapaklarıma direnmeyi bırakmıştım. Yavaş bir şekilde dudaklarım dudaklarını öpüyordu. Gülümser gibi olmuştu. Ben de gülümsemiş ve kısa bir nefesten sonra biraz daha derin öpmeye devam etmiştim.

Belimdeki bir eli yerini soğuğa bırakmış, boynuma hafifçe dokunuyordu. Beni huylandırmıştı. Boynumu bükmüş ve nefes nefese geri çekilmiştim. Yüzünde hayatımda gördüğüm en parlak gülümsemelerden biri oluşmuş, ona eşlik eden parlak gözleri de gözlerimi bulmuştu.

Sonrası klişe bir filmin klişe sevgili sahneleri gibiydi. Dudaklarımız tekrardan bir araya gelmişti. Bu sefer farklı olan ise benim ellerimin boynunda ve göğsünde, onunkilerin de kalçamda ve boynumda olmasıydı.

İkimiz de tişörtsüz ve gömleksiz kalana kadar devam etmiştik. İnkar edemem, gerçekten güzel ve mutlu hissettirmişti.

Sonuna kadar gitmemiştik. Ben gideceğimizi düşünürken, sadece ellerimi tutmuş ve fısıldamıştı; -onun söylediklerini unutmam imkansız- "Bunun daha az yağmurlu bir günde olmasını istiyorum. Güneş'in olduğu bir günde. Bunu senin de isteyeceğinden eminim." Başımı sallamıştım. Dediği şey benim için gayet uygundu, ayrıca aceleye getirmek istemediğini de biliyordum.

O gün akşam, yatağımda uyumaya çalışırken düşünüp durmuştum. Kalbimde titreşen bir şeyler vardı. Birisi, Luke'un bana gerçekten değer verdiğini anlamanın verdiği sevinçle neşe karışımı bir şeydi. Diğeri ise, ona gerçekten aşık olduğum gerçeğinin ağırlığıyla beraber verdiği tatlı histi. İçimde, her şeyi yapabilecekmişim gibi hissetmeme neden olan bir şeyler vardı. Nedensizce bir gülümseme vardı yüzümde, parmaklarım sürekli dokunduğu yerleri buluyordu. Bunların hepsinin kaynağı Luke'du. Beni böyle hissettirdiği için ona minnettardım. Ve aşık.

-------

noahfuckerman selam sew

ready to run || hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin