2 - 3/2

59 11 55
                                    

Youra: Okulun yanındaki parkta buluşucaz sanıyodum. Neden gelmedin?

Chin: Uh! Ben onu tamamen unutmuşum. Çok bekledin mi?

Youra: Okul dağılana kadar bekledim. Gelmeyince yayına uğrayayım dedim.

Chin: İyi yapmışsın.

Dedi elindeki latteyi bana uzatarak.

Teşekkür ettim ve latteden bir yudum aldım. "Mmm! Cafede içtiklerimden daha güzel olmuş! Ellerine sağlık."
Küçük bir gülümsemenin ardından etrafı tuhaf bi sessizlik kapladı.

"Abinin burda olduğundan haberi var mı?"
"Hayır aramadım."
"Merak etmesin sonra?"
"Eder mi?"
"Bence bi mesaj at en azından."

Kafamla onaylayıp telefonumu açtım. Ekranın açılmasıyla abimin mesajını gördüm.

Abim nerde olduğumu neden gelmediğimi soruyodu.

"Chin beni biraz beklermisin. Abimi arayıp geliyorum."
Chin tamam anlamında kafasını sallayıp lattesinden bir yudum aldı. Bende biraz uzaklaşıp abimi aradım.
"Kızım sen nerdesin? İnsan bi arar dimi!"
"Tamam abi sakinn. Arkadaşımın yanındayım.
"Ne zaman dönersin. Seni alayım mı?"
"Gerek yok. Ben gelirim. Birşey olursada mesaj atarım sen merak etme."
"Tamam ama çok geç kalma!"
"Tamam abiii!!"

Telefonu kapatıp Chin'in yanına gittim. Meraklı gözlerle bana bakıyodu.  -Bu çocuk.. Ne kadar da meraklı bişey ya pff-

"Merak etmişte ondan mesaj attı. Ne zaman geliceksin geç gelme falan dedi."
"Seni almaya gelicek mi peki?"
"Hayır ben kendim gelirim dedim."
"Tamam o zaman ben bırakırım seni."
"Ya Chin cidden gerek yok. Ev yakın za-"
"Ben bırakıcam! NOKTA."

Tırstım biraz. O kalın sesi dahada çok ürkmeme neden oldu. Tamam anlamında başımı sallamaktan başka bişey yapamadım.

"Bak Youra üzgünüm." Dedi yüzüme bakmaya çalışarak.
"Dün o olanlardan sonra gündüz vakti olsa bile bırakamam seni yanlız başına. Lütfen.."

"Tamam sorun değil." Dedim yapmacık bi gülümsemeyle.

Hızlıca lattelerimizi bitirdik.
Chin-Hwa zaten hazırdı. Bende hemen odaya koşup çantamı ve kulaklığımı aldım. "Şarj aletim?" Biraz duraksadım ve gözlerimle odayı aradım. "Chin-Hwa! Şarj aletimi gördün mü?!" Diye seslendim.
Arkamı döndüğüme kapı pervazına yaslanmıştı. "Hayır görmedim."
"Yaa napıcam ben? Şarjım dolu değil."
"Tamam bulursam getiririm. Merak etme." Dedi ve yaslandığı yerden doğruldu. "Hadi hazırsan çıkalım?"

"Tamam geldim." Dedim ve çantamı omzuma asıp odadan çıktım.

Başına gelenleri umursamayıp beni evime bırakıyodu. Bu iyiliği öyle kolay kolay unutamam.

¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤.¤

Evin sokağına girmiştik.
"Chin-Hwa bu yaptığın iyiliği asla unutamam." Dedim ve boynuna sarıldım. "Teşekkür ederim."
"Önemli değil. Alt tarafı evine bıraktım."
"Önemli değil mi? Başına gelen onca kargaşadan sonra bide beni evime bırakıyosun. Yeterince önemli değil mi?"

"Tamam haklısın." Elini ağzına götürerek 'kilit' işareti yaptı.
"Sustum ben."
Biraz gülüştükten sonra bahçenin kapısını açıp içeri girdim.
Arkamı döndüğümde Chin-Hwa'nın bana baktığını gördüm. Gülümseyerek el salladım. O da bana karşılık verince çantamdan anahtarımı çıkardım ve eve girdim.

Ayakkabılarımı çıkarıp dolaba koydum. Anahtarımı da yerine astım. Salona doğru yöneldiğimde abimi gördüm. Köşedeki merdivene omzunu yaslamış bana bakıyodu.
Neden baktığını anlamıştım. "Ne? Geç gelme dedin." Dedim çantamı omzumda düzekterek.
"Saat çok mu erken?"
"Senin saatten haberin var mı?" Saat daha 5' e gelmedi bile!"
"Sen beni aradığında saat kaçtı?"
"İki buçuk."
"Aishh!! Ne zaman büyük bi kız gibi davranıcaksın?" Dedi ve omzundan destek alarak yaslandığı yerden doğruldu.
"Yeterince büyük olduğumu düşünüyorum. CHUL!!"
"Ben senin abinim bana adımla hitap etme Youra!" Bağırarak söylemesi sinirmi bozmuştu.
"Sende bana artık küçük demeyi kes!"
Yanıma yanaştı ve dikkatli gözlerle boynuma baktı.
-İşte şimdi yandım-

"Senin boğazına noldu?" Dedi. Kafamı çevirerek boynuma daha dikkatli bakmaya çalıştı.
Canım yanmıştı. "Aah!" Dedim ve geri çekildim.
"Youra boynuna noldu?!!"
Cevap vermedim..
"Kim yaptı?"
Düşük bi suratla abime baktım.
"Baek-Han. Dimi?"
"Youra? Sana soru sordum!"

"Eun-Dae'de ordaydı."

"Ne?!!"

"Eun-Dae ile beraberdik."

"Sizin ne işiniz vardı orda?"

"Baek-Han Chin-Hwa'dan intikam almak için yakınlarına zarar veriyo galiba."

"Ne intikamı? Bunun boynunla ne alakası var?"

"Chin-Hwa ve Baek-Han eskiden beri birbirlerinden nefret ediyolar. Chin-Hwa'nın ailesini o adam öldürdü."

"Nasıl yani? Chin-Hwa'nın ailesi gezideki kazada ölmediler mi?"

"Gezi otobüsünü Baek-Han yaktı zaten!" Gözlerim dolmaya başladı.

"Tek başına mı?"

"Hayır. Ortağı var." Dolan gözlerimden yaş akmaması için dua ediyodum.

"Ne? Sen nerden biliyosun?"

"Annemle babamı öldüren o adamlar çünkü!" Çantamı yere fırlatıp hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım.

"Youra!"

"Neden kimse söylediklerimi dikkate almıyo? Duydum diyorum konuşurlarken duydum!"

Üst kata çıkıp direk odama girdim ve kapıyı kilitledim. Aslında gelmezdi ama yinede tepkimi göstermek amaçlı yapmıştım bunu.

Yatağa yumulup ağlayarak mırıldanmaya başladım.

"Neden bana inanmıyolar?"

"Neden sürekli beni küçük görüyolar?"

"Küçük değilim!"

"Gördüklerim ve duyduklarım hayal değil!"

"Bir tek ben duymadım. Chin-Hwa'da duydu. Ama ikimizin Baek-Han'a iftira attığımızı düşünüyolar çünkü Baek-Han bi şekilde onları ikna etti."

"Nedenn!"

"Ne zaman bana inanıcaklar?"

"Bıktımm!!!"


Yazım hatalarım varsa k.b
Yb için 5=5 ^^
Vote ve yorumlarınız benim için çok değerli ~.~

Kore'deki MusaLLatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin