4. Bölüm

7.2K 503 65
                                    

Şok dalgası içinde bulunan bedenim zihnime uyarı sinyalleri veriyor ve bunları düşündükçe ruhumu kamçılıyordu.

Hislerim vardı benim.

Duygularım ve düşüncelerim...

Annesiz ve babasız olduğum için hislerden duygulardan yoksun değildim ki!

Ruhum öksüz değildi...

Bedenim yetim değildi..

Ve düşüncelerim de sahipsiz değildi...

O zaman neydi o adamın benim hakkımda öylesine iğrenç şeyler düşünmesi!

Hal ve hareketlerim miydi?

Asla.

Bugune kadar ona karşı hep ayrı bir mesafe kurmuşumdur. Beni her ne kadar evlatlık alsa da kan bağımız yoktu ki! Kan bağından ziyade beni sanki zorla almış gibiydi o yetimhaneden.

Oysa ben istememiştim ki onları! Çırpınmıştım, feryat etmiştim beni almasınlar diye ama beni almışlardı o yetimhaneden! Sanki başka çocuk yokmuş gibi! Sanki ben olmayacaksam onlarda başka çocuk almayacaklarmış gibi!

Kaza anı zihnime tekrar gelirken bu adamın doğru söylediğine tekrar kanaat getirdim. Bu adam benim yardım isteğimi geri çevirmemiş aksine bana daha da yardımcı olmuştu. Namusumu kurtarmıştı her ne kadar farkında olmasa da.

Hayatımı , geleceğimi bilmeden elime geri vermişti...

Rabbim şükürler olsun sana!

Hala masumdum ve tertemizdim.

Düşüncelerimden çıkmamı sağlayan sese çevirdim başımı.

-"Azra Hanım artık ifadenizi almamız gerekiyor. " diyen bayan polise sadece başımı sallamakla yetindim. Başka ne diyebilirdim ki! Şimdi kendimi iyi hissetmiyorum daha sonra alın ifademi mi diyecektim. Bu iğrenç durumdan kurtulmak için ifademi verecektim hemen. Daha fazla katlanamazdım bu duruma. Bayan polisi başımla onaylayarak

-"Tamam." Diyebildim sadece. Nereden başlayacağımı bile bilmiyordum. Nasıl o iğrenç anları anlatacağımı dahi düşünemiyordum. Ne kadar da zor bir durumdu böyle.

-"Sizi dışarı alabilir miyiz Savaş Bey?" Diyen diğer polisti. Bakışlarım ellerimde olduğu için ne tepki verdiğini dahi bilemiyordum. Göz ucuyla Zübeyde teyzeye baktığımda onun da bana bakıyor olduğunu gördüm. Dudaklarım küçük bir gülümsemeye ev sahipliği yaptığında başımı tekrar önüme eğdim.

Zübeyde teyze en son benim durumumu Savaş Bey'e açıkladıktan sonra kendimi kaybetmiştim. Sanırım kriz geçirmiştim. Ama neler yaptığımı da hatırlıyor değildim. InsaAllah bu güzel teyzeyi kıracak birşey söylememişimdir.

-"Hayır ben burada kalıyorum ve siz de hemen ifadesini alıyorsunuz." diyen Savaş Bey burada kalacağını kesin bir dille söylemişti. Bu adamın polislere bile emir vermesi onun statüsünün yüksek bir yerlerde olduğunun sinyalini veriyordu. Bayan polisin bana

-"Buyrun başlayabilirsiniz." Dediğinde derin bir nefes alıp verdim yavaşça. O anları anlatmak gerçekten zor olacaktı.

-"Ben-" dediğimde sesim titremişti. O yüzden hafifçe boğazımı temizledim. Ve tekrar başladım konuşmama.

-"Ben on iki yaşıma kadar yetimhanede büyüdüm. Ebeveynlerim doğduğumda bırakmışlardı beni. On iki yaşımda ise Peri ve Haluk Atman çifti yetimhaneden bir çocuk evlatlık edineceklerdi. Ama ben içten içe dua ediyordum beni almasınlar diye. Ailem bana bakmamıştı başka aile mi bana o sevgiyi şefkati verecek diye hep düşüyordum ve istemiyordum. Sonunda o çift beni seçtiğinde yetimhaneyi ayağa kaldırdım. Bağırdım, çağırdım, ağladım benden vazgeçsinler diye aksine vazgeçmeyip beni aldılar. Daha sonra beni aldıklarında herşey iyi gitmişti. Beni gerçek evladı gibi benimsemişti Peri teyze. Ama kocası öyle değildi. O hep bana karşıydı. Her hareketimi sorgulardı. Bana hep bir değişik bakardı." Dediğimde boğazım kurumuştu artık. Gözlerim nemlense de göz yaşımı içime akıttım. Başımı komodine çevirdim bir umutla su içmek için ama ne şişe vardı ne de bir bardak su. Bakışlarımı tekrar ellerime çevirdiğimde yibe ellerimle oynamaya başlamıştım. Ne zaman sıkıntılı olsam böyle yapardım.

BİR İLMEK AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin