5 Yıl önce
Tek başıma olduğum yüzüme tekrar çarpılmış ve tekrar yaşayamadığım görüntüler aklıma nüfus etmişti.
Mesela bu hastanede bambaşka bir sebepten dolayı yatıyor olabilirdim. Mesela başımda bir yabancı beklemiyor olup annemin kolları arasında beni yatıştırmasını hissediyor olabilirdim. Mesela babamın vakur bir duruşla yanımda bulunmasını ve o gücüyle beni telkin edici sözlerle iyileşeceğime inandırabilirdi. Mesela abim, ablam veya kardeşim elimi sıkıca tutuyor olup, ben yanındayım korkma diyip bana sarılabilirdi.
Mesela...
Hayallerimin mesela üzerinde kurulmasından nefret ediyor ve o meselaları yaşayamamak elem katmanında savrulmama neden olup, düşüncelerimi derbeder ediyordu.
Bir aileye hasretim günden güne azalmasını beklerken aksine daha da fazla artıyordu. Doğduğumdan beri zorlu bir imtihanın içinde olduğumun farkındaydım . İsyan etmemek için fazla çaba sarf ediyordum ama bazen sonuç istediğimin dışına çıkmaktan geri durmuyordu. Şeytanın vesvesesinin yanı sıra düşüncelerimin üzerinde kara bir bulut oluşmuş ve üzerine düşen fikir taneleri yolumu sapmama, günaha bulaşmama neden oluyordu. Elimde değildi. Yaşadıklarım, hislerim, düşüncelerim... Tıpkı bu hayatın elimde olmaması gibi...
"İyi misin? " sorusu üzerine başımı evet anlamında salladım. Dudaklarımı dişlemekten birazdan kanayacağını hissedebiliyordum. Yaşadığım durum yetmezmiş gibi yabancı birinin önünde kusmuştum,tecavüze uğrayacaktım, kriz geçirmiştim ve ona dahi vurmuştum. Utancım onun önünde kusmaktan yanı sıra yanımda kimsenin olmamasıydı. Eksikliğini hissettiğim kişilerin...
Gözlerim yavaşça dolduğunda hıçkırmamak için kendimi zor tutuyordum. Yaşadıklarım artık zoruma gidiyor ve görünmeyen bir el boğazımı sıkmaya ant içmiş gibi nefes almamı zorlaştırıyordu. Bir gözyaşı yanağımdan aşağı firar ederken başımı mümkünatı varmışçasına daha da eğdim. Ağladığıma, acizliğime daha fazla şahit olmasını istemiyordum. Yavaşça burnumu çektim ve sol elimle gözümdeki yaşı silmeye yeltenecekken adım seslerinin durduğunu hissettim.
"Ağlıyor musun? " Sesi kulaklarımı doldurduğunda hareketsiz kaldım ve elimi hızla dizimin üzerine bıraktım. Ağladığımı fark etmesini istemiyordum. Yeterince önünde küçülmüş, rezil olmuştum. Artık daha fazlasına dayanamazdım. Başımı hayır anlamında salladım. Dikkatimi ellerime vererek, tırnaklarımla oynamaya başladım tekrardan. Yok olmak dile kolay, uydurulmuş bir eylemdi. Aksi takdirde kullanılabilecek bir şey olsaydı tek eylemim o olacak ve beni büyük bir girdapdan kurtaracaktı. Sessizlik rıhtıma işlerken nefes alış veriş seslerimi duyuyordum.
" Uçağı ayarlayın. İki saate kadar oradayım. "
Benim olduğum tarafa yönelen Savaş Bey altı adım ileride durdu, başımı kaldırmadım. Sadece söyleyeceklerini bekledim.
" Ben üzerime düşen görevi yaptığımı düşünüyorum. Size hayatınızda mutluluklar dilerim. Son olarak bir tavsiyem geriye bakmamanız ve ileriye dönük olmanızdır. Aksi takdirde bu acıdan çıkamazsınız. İyi günler. "
Birkaç saniye bana baktığını hissettim ve başımı yine kaldırıp ona bakmadım. Söylediklerinde haklıydı ama kalp yaşanılanları unutmazdı ki! Zihin,acıları tekrar gözlerimizde canlandırır, beyin o korkuları tekrar yaşatır ve vücut o direnci tekrar gösterirdi. Elimizde değildi... Adım seslerini işittiğimde gözlerimi sımsıkı kapattım ve bir yaş sağ gözümden izinsizce firar etti. Bu adama borçluydum. Hayatımı ve geleceğimi kurtarmıştı. Titrekçe nefesimi bırakırken onun duyabileceği şekilde, sesimi fazla yükseltmeden konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR İLMEK AŞK
Aktuelle LiteraturAdam öfkelendi. Kadın sustu... Adam bağırdı. Kadın parçalandı... Ve adam gitti. Kadın öldü... *** "Gerçekten isminin hakkını veriyorsun." Elini genç kadının saçlarında dolaştırdı. Ilk defa dokunuyordu bu sırma saçlara ve önceden dokunmadığı için ken...