6.Bölüm

5.8K 403 30
                                    

Düşüncelerimin temelini atan kavramlar şuan aklımda bir girdap oluşturmaktan geri kalmıyordu. Savrulmanın etkisiyle birbirine düğümlenmiş kelimeler dilimi lâl etmiş konuşmamı kât-i bir şekilde reddiyordu. Şaşkınlıktan hafif aralanmış olan ağzımı birbirine bastırdım ve dudağımı kemirdim bilinçli bir şekilde. Sağ kolumda asılı bir şekilde duran çantamın sapını o kadar sıkıyordum ki parçalanması şuan umrumda bile değildi. O gecenin kötü anıları aklıma nüfuz etmeye çalışırken hemen Halis Bey'e döndüm ve zorlukla mırıldandım.

"Be-ben çıkabilir miyim Halis Bey?" Beş yıldır atlatmaya çalıştığım ama bir türlü atlatamadığım o iğrenç an tekrar bir krize girme sinyalini vücuduma yayıyor ve hücrelerim bu emre itaat etmekten zevk duyuyordu. Zorlukla kelimeler ağzımdan çıkmıştı ve sesimdeki o ürkek tınıyı hissedebilmiştim. Acizliğim tekrar gün yüzüne çıkıyordu. Hem de tanımadığım bu adamın yanında.

"Gidebilirsin torunum. Ben birazdan yanına uğrayacağım." Halis Bey beni onayladığında başımı hafifce salladım ve tekrar adım attım. Ancak önümdeki şahıs yine bana engel olmaktan başka bir işe yaramadı.

"Dur yerinde! Ve dede sen bana bu torun mezvusu da ne onu açıkla!" Kaşlarım bu emir dolu cümle karşısında çatılırken bir adım geriye attım. Öfkeli bakışlarının üzerimde olduğuna emindim. Sinirle verdiği nefesini işitebiliyordum ve tekrar geriye bir adım attım. Bu yakınlıktan gerçekten hoşlanmamıştım. Ellerim titremeye başlamadan evvel bu odadan çıkmayı istiyordum. Ama bu adam isteğimi suistimal ediyordu.

"Savaş!" sesine uyarıcı bir ton ekleyen Halis Bey sözlerine devam etti.

"Otur yerine ve benim gelmemi bekle!"Torununa karşı o da emir cümlesi kullanmıştı. Torununun anladığı dilden konuşuyordu zannımca.

"Azra hadi gidelim ." Halis Bey'in sesi üzerine başımı salladım ve bir adım attım. Savaş Bey önümden çekildiğinde hızlı adımlarla kapıya yöneldim ve dışarı adımımı attım.

Odadan çıktığımda ne zaman tuttuğumu dahi bilmediğim nefesimi verdim ve elimi kalbimin üzerine koyma dürtüsünü son anda engelledim.

"Bakma sen o eşek sıpasına. Sertliğinden asla taviz vermez. " dediğinde başımı hafifçe salladım. Tedirgin olduğumu fark etmişti Halis Bey ve beni bu durumdan hemen çıkarıp korkularımdan, krizlerimden kurtarmıştı. Asansörün önünde durduğumuzda Halis Bey bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

" Sen bin Azra. 27'nci kata bas,ben arkandan geliyorum. "dediğinde başımı salladım, gelen asansöre bindim. İçeride kimsenin olmaması üzerine rahatça nefesimi bıraktım ve 27'nci katı tuşladım. Asansörün dört bir yanı aynayla kaplıydı ve aynadan simama kaydı bakışlarım. Siyah başörtümü omuzlarımı kapatacak şekilde örtmüştüm. Siyah feracem ile bu şirkette ben buraya tamamen yabancıyım imajını verdiğimin  farkındaydım. Bakışlarım siyah babetlerime takıldığında azıcık eskimiş olduğunu fark ettim ve aynadan bu sefer gözlerime baktım.  Acının gizemli tonlarını yansıtan gözlerime. Asansörden çıktığımda Halis Bey'in yönlendirmesi ile ilerledik.

Koridordan sağa döndüğümüzde insanların küçümseyici bakışlarına maruz kalmış olmak umurumun bir köşesinde bile değildi. Alnım ak ve başım dikti. Koridorun sonuna doğru yaklaştığımızda karşıdaki duvarda kapının hemen yanında ismimi ve ünvanımı gördüm. Dişlerimi birbirine sımsıkı bastırırken zorlukla yutkundum.

Uluslararası İlişkiler- Azra Solmaz

Bu fani hayatta kalacak olan tek dünyevi isteğimdi. Verdiğim onca emeğin karşılığıydı. Ve benim hayatta kalmak için tutunduğum ikinci şansımdı.Halis Bey kapıyı açıp beni içeri davet ettiğinde bu nazikliğine iki saniye geç yanıt verebildim ve Bismillahirrahmanirrahim diyerek sağ ayağımla ilk adımı attım.

BİR İLMEK AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin