2

46 5 0
                                    

--------

Yapacak hiç bir işim olmayınca koltukta öylece oturmuş televizyonda ki filmi izliyordum. Dün aldığım belgeyi bu gün öğlene doğru şirkete göndermiştim. Aradan 4 saat geçmesine rağmen abimden ses çıkmadığına göre hala iş üstünde çalışıyor olmalı.

"..fakat insanlar farklıdır. Onları aynı torbaya koyarsan muhtemelen torbayı parçalarlar."

Resmen kelimelerde edebiyat yapmaya çalışan sayısal çaresizliği var. O nasıl bir betimlemedir, nasıl bir cümledir. Biz de biliyoruz heralde insanların farklı olduğunu. Kimisinin pollyanna kimisinin ise bir psikopat olduğunu. Kimisinin içini umut doldururken kimisinin içinden keder taştığını. Herkesde bilmez, asıl marifetin insanların farklı olduğunu bilmekte değil de onları anlamakta olduğunu, işte sadece laf olsun diye.
Kumandayı alıp filmi kapattım.

"Ne saçma şeysin sen öyle."

Bir süre boş gözlerle televizyona baktıktan sonra mutfağa gitmek için ayağa kalktım ki yerde sürünen çarşafa takılıp yere düştüm.

"Cidden."

Bir süre gözlerimi kapatıp sinirimin geçmesini bekledim. 5 yılda öğrendiğim bir şey varsa o da sabretmekti fakat kesinlikle çabuk sinirlenen yapım için bir şey bulamamıştım. Bir süre daha öyle durduktan sonra bu kez dikkatlice ayağa kalkıp mutfağa geçtim. Dolabı açıp bir süre sadece baktım. En sonunda bir şeyin olmadığı kanaatine varınca kapağı kapatıp bir sandalyeye oturdum. Yine yapacak bir şey bulamayıp öylece oturmuştum işte. Her seferinde evde öylece gezinip bakınıyordum. Her şeyin aynı olduğunu bile bile bir şey arıyordum sanki. İçimde ki o şey aptallık mıydı umut mu bilemiyorum.  Telefonumun sesi tüm evde yankılanırken beni kendime getirdi. Geri oturma odasına geçip telefonumu cevaplayarak hopörlere alıp masaya koydum kendimi de koltuğa attım.

"Nasıl geçti?"

"Anlaşma iptal edildi, karşı şirket beklenti doğrultusunda bir hasara uğradı. Toplantıda Ahmet öyle bir konuştu ki küfür etse daha iyiydi dedim. Onun haricinde ise şirkette ki köstebek aranıyor."

"Bu iş de hallolduğuna göre tamamdır. Peki benim olaya geçersek ımm... o adam. O adamla ilgili bi gelişme var mı?"

"O sıçan yeraltından çıkmıyor. Neredeyse 4 aydır hiç bir ihale ile ilgilenmedi. 2 haftadır ise ortalıkta görünmüyor. Belki de kendine vakit ayırmak için barında kadınlarla birliktedir?"

"Ya da yeni işler planlıyodur."

"Neden adamın yoluna taş koymak yerine sadece izliyorsun?"

"Daha zamanı değil. Planlarımda daha bir kaç ayım var. Bir kaç ay sonra herkes hakettiği yerde olucak."

Lara'nın derin nefes aldığını duydum. "Anlamıyorum. O kadar şey gördüm ama bunu hala anlamıyorum Mira neden?"

"Anlamasan da olur Lara. Unuttun mu? Soru sormak yok sadece yap."

"Tamam dediğin gibi olsun başka bir şey olursa söylerim."

"Adios."

Telefondan kapanma sesi gelince koltuktan kalkıp merdivenin altında ki kapıya yürüdüm. Duy u kaldırdığımda karşıma el izi isteyen alet çıktı. Elimi bölmenin üstüne getirip bir kaç saniye bekledim. Küçük bölmenin rengi kırmızıdan yeşile döndükten sonra kapı açıldı. Sakin adımlarla içeriye girip etrafa göz attım. Duvarlar, resimler ve gazete haberleri ile doluydu. Tam karşımda ki masanın üstünde kağıtlar doluydu. Yerler ise masadan düşen kağıtlar ile kaplıydı. Sağ tarafımda ise bir kapı vardı,acil çıkış kapısı. Kapıdan sonra modern teknoloji ile üretilmiş bir asansör vardı. O asansör beni boyutunu bilmediğim tünelden sonra bir köprünün altına götürüyordu. Asansör de kullanabileceğim acil telefonda abimin numarası vardı ve onu aradığımda bana araç göndericekti. Kesinlikle acil bir durumda ki kaçış planım buydu. Masaya ilerleyip sandalyeye oturdum ve önümdeki kağıtlara bakmaya başladım. Bu kağıtlar da her şey vardı. Şirket hakkında, şirkette ki ortaklarımızın hayatı hakkında ve daha niceleri. Tüm herkesin hayatının dökümanları elimdeydi. Elime herhangi bir kağıt alıp dikkatlice okumaya başladım.
Demir Aras ve Barış Aras. İki kuzen şirketimizin 3 yıllık ortaklarıydı. Sahte ölümümden sonra ablam çöktü. Abim her ne kadar şirketi ayakta tutmayı başarsa da çalışmalarımız yerinde sayıyordu. 2 yılın sonunda şirkete ortak aramaya başladı. Aras Holding ile hisseleri birleştirip 2 yılda şirketi eskisinden iyi hale getirdiler. Şirketimizin hisselerini yarıya bölmüşlerdi ama işler iyi olunca Aras Holdin hisselerin %25'ini de bize devretti. Şu an da şirketimiz de %25 pay hakları var. Bu kadar zaman boyunca Barış Aras hep ablamın yanında oldu ve onu topladı. En nihayetinde bu sene nişanlandılar. Lara'nın dediğine göre iş yemeklerinde veyahut toplantılarında ablam hep abimle aralarında ki koltuğu boş bırakırmış. Beni orda hayal eder ve güç almak istediğini söylermiş. Bunu duyduğumda üstümde ki yükün ağırlığının tonlara katlandığını hissettim. Bir süre sonra Demir o boş koltuğa oturmak istemiş ablam ihanet edeceğini düşünerek kabul etmemiş fakat Demir ablama onu ablası olarak gördüğünü kendisini de kardeşi olarak görmesini istediğini söylemiş.
Lara bir keresinde "Öyle bir konuşması var ki sanki konuşan o değilde sensin. Konuşurken ki dürüstlüğü ve yeri geldiğinde ki ters düşünceleri aynı sen. Ablanın kendini ne kadar zor tuttuğunu tahmin edersin." demişti. Umarım Demir bir nebze ablam için iyi olmuştur. Bazen abim ve ablamın evinde ki kameradan izliyorum onları. İlk zamanlar heyecanla beni Barış ve Demir'e anlatışını gördükçe kötü oluyordum. Halen daha benimle aklına gelen anılarını anlatırdı. Ortama kısa süreli sessizlik çökerdi. Sonra abimin ablama sarılışı ve "Seni her zaman seviyor bunu biliyorsun." diyişinden sonra ortam düzelirdi. Öyle anlar oluyordu ki kendime işkence çektirdiğimi düşünüyordum. Kameradan ablamın ağlayışını izlerdim zaman zaman. Onun orda tükenişini izlerken ben burda biterdim. Böyle olmasını istemezdim fakat bunu yapmasaydım da rahat yaşayamazdım. Üzgünüm abla umarım bu işin sonunda birlikte ve mutlu oluruz.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin