--------
Duyduğum kelimelerle ne yapacağımı bilemeyerek olduğum yerde donup kalmıştım. Planlarımda daha 1-2 ayım varken kendimi deşifre edemezdim.
"Hadi ama. Çıkart artık şu maskeyi."
Gözlerimde soğukluk haf safadayken karşımda ki ibne eğleniyordu.
"Çıkartmıyor musun? Pekala parmağımı takip et."
Adam tetiğe yavaşça basmaya başladı. Büyüyen gözlerimle birlikte elim maskeme gitti. Maskenin arkasından tutup öne doğru çıkartmaya başladığımda adam tetiğe basmayı bırakmıştı. Maskeyi çıkartırken topuzumdaki lastiği kopartarak saçlarımın yüzüme dökülmesini sağladım. Gür ve uzun saçlarım yüzümü gizlemişti. Tam kafamı kaldırıcakken ortamda ki sessizliği silah sesi bozdu. Adam acı ile inleyerek ablamın boğazını kavradığı kolunun omzunu tutuyordu. Bir hışımla koşup ablamın kolundan tutarak arkama geçmesini sağladıktan sonra adama en sağlam tekmemi geçirdim. Takviye ekip geç de olsa gelmişti. Kalan adamların hepsini paketlemişlerdi. Kafamı arkaya çevirdiğimde ablamın hala arkasını bana dönük durduğunu fark ettim. Görmüştü. Onlara doğru koşarken saçlarım yüzümden çekilmişti ve beni görüp tanımıştı. Abimlerin olduğu tarafa baktığımda Demir ve Barış'ın şaşkınlıktan gözleri fırlamıştı. Ablam hala donup kalmıştı.
"Üzgünüm. Bu biraz acıtacak."
Cümlem bitince yerdeki silahı alıp kabzasını ablamın ensesine geçirerek bayılmasını sağlamıştım. Adamların silahları bana doğrulmuştu.
"İndirin silahlarınızı. O bizden."
Abimin sesiyle adamlar kafa karışıklığı içinde silahları indirmişlerdi. Barış koşarak ablamı kucağına almıştı. Ayağa kalktığında benimle göz göze geldi.
"Sanırım konuşacaklarımız var."
Sesinde hala şaşkınlık vardı. Kafamı sallayıp biraz yürüyerek yerdeki maskemi aldım. Demirle göz kontağı kurduğumda şaşırılacak derecede soğuk bakıyordu. İfadesiz bir şekilde ona karşılık verdim."Benim evime geçelim."
Abimin sesiyle ona döndüm.
"Benim evime geçsek daha iyi olur bence."
Abimin evinin etrafında ki insanlar sürekli dışarıda olur gözlerinden bir şey kaçmazdı. Bu kadar kişiye deşifre olmuşken daha fazlasını kaldıramam. Abim biraz bana baktıktan sonra söylediğimi onayladı. Herkes kendi arabasına geçince evime sürmeye başladım. Ablamın beni gördüğünde ki tepkisini görememiştim. Kahretsin. Eve gitmek istemiyordum. Ablamla yüzleşmek istemiyordum. Tepkisinden ölesiye korkuyordum. Bir de silahı kafasına geçirmiştim. Sinirle güldüğümde iki gözümden de birer yaş akmıştı. O an ki tedirginlikle ne yapacağımı bilememiş vakit kazanmak için bayıltmıştım onu. Sinirle bir kahkaha da attığımda delirdiğimi düşündüm. Sinirle gülüp üzüntüyle ağlıyordum. Kesinlikle normal değildim. Bünyem artık bağışıklık kazandı ve bu beni tedirgin ediyor. Evimin bahçesine arabayı park edince bir müddet içinde durdum. Yüzümü silip sakinleşince anahtarı alarak eve yürüdüm. Ablam Barış'ın kucağında öylece yatıyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı açarak salona geçtim.
"Odam yukarıda sağdan ikinci kapı. Ablamı oraya yatırabilirsin."
Barış merdivenlerden çıkarken abim ve Demir karşımda ki koltuğa oturmuşlardı. Elimle saçlarımı geriye atıp gözlerimi kapatarak beklemeye başladım. Seslerden anladığım kadarıyla Barış geri gelip sağ tarafımda ki koltuğa geçmişti.
"Artık birisi burda neler döndüğünü anlatmalı."
Demir'in sesiyle kafamı kaldırıp ona bakmıştım. Soğuk ve ifadesiz bakıyordu.
"Ablam uyanınca her şeyi anlatıcam."
Demir'in nefreti banaydı. Ablama bunları yaşatıp yalan söylememe kızmıştı. Bende memnun değildim elbette ki ama hiç bir şeyi bilmeden bana tek kelime edemezdi. Üstümde ki rahatsız şeylere memnunsuzca bakıp yüzümü buruşturdum. Önce mutfağa gidip bir torbaya buz koyarak odama çıktım. Buz torbasını ablamın ensesine koymuştum. Ayarlı güç de vurmuştum ensesine. Aksi takdirde ölüme giden tehlikeli bir hareketti. Ablamın ensesi kızarmıştı fakat moraracağını sanmam. Rahat eşofman altı giyip üstüme omzu düşük bol tişört giydim. Dinleme cihazını kulağımda unuttuğumu hatırlayınca komidinde ki kutuya koydum. Şaşırtıcı şekilde Lara'dan hiç ses çıkmamıştı. Aşağıya inip tekrar mutfağa yöneldim. Kendime sandviç hazırlayıp ortada ki tezgaha koyduğumda üstünde unuttuğum belgeleri gördüm. Belgeleri toparlayıp herhangi bir çekmeceye koydum. Arkamı döndüğümde sandviçime abimin gömüldüğünü gördüm.
"Lan?"
"Kızım sen hala erkek fatma mı takılıyorsun. Düzelt şu konuşmanı bi."
"Napıyım alışkanlık olmuş."
Küçükken her kız gibi babasına değil abisine aşık birisiydim. Bu yüzden o ne yaparsa bende onu yapardım. Onun yüzünden tuttuğum takımı değiştirip abim seviyor diye futbol oynamaya başlamıştım. Bir süre sonra futbolu kendim için oynamaya başlamıştım çünkü eğlenceliydi. Futbol oynamayı sevdiğim için hep erkeklerle top koşturduğumdan sokak ağzına alışmıştım. 10 yaşındayken ettiğim küfürlerin haddi hesabı yoktu. Ablam zorla kıza benzemem için güzel kıyafetler alırken ben ısrarla spor ayakkabılara ve bol kıyafetlere koşardım. Şimdi çok sinirlendiğimde küfür kaçar ağzımdan. Bir de şu refleks olarak ağzımdan çıkan "lan" kelimesi var.
"Abicim bak sen güzel kızsın. Düzelt artık kendini."
"Düzeltip ne yapıcam Allah aşkına."
Gözlerimi devirip kendime yeni sandviç yapmaya başladım.
"Veririm seni birisine hepimiz kurtuluruz bebeğim. Düzelt kendini de iki gün sonra bu defolu diye kapımıza bırakmasınlar seni."
"Aynı fabrikanın malıyız biliyorsun dimi?"
"Ben de hâla ona şaşıyorum ya. Ama ne demişler istisnalar kaideyi bozmaz."
Gözlerimi devirim yaptığım sandviçimi yemeye başladım.
"Ne kadar da rahatsınız."
Kapıda öylece durup bizi izleyen iki kuzeni gördüm.
"Açsanız dolap orda."
"Sen gerçek misin?"
"Bak yapacak bir şeyimiz yok. Evet size deşifre olmuş olabilirim ama deli danalar gibi etrafta dolaşacak halim de yok."
"Ve sende her şeyi biliyordun öyle mi Ahmet?"
"En başından beri."
Sandviçini bitirip benimkine dadanmaya çalışan abime kaşlarımı çatarak baktım. Barış derin bir nefes alıp dolaptan kendine soğuk su çıkarttı, Demir de abimin yanında ki bar taburesine oturdu. Yemeğimi yerken bir yandan da onları izliyordum. Barış sakinleşmeye çalışırken Demir düşüncelere dalmıştı. Gözlerim abime kaydığında bana bakıyordu. Gözlerimi devirip tabağımı ona uzattığımda zafer kazanmışcasına güldü.
"5 yıldır Pelin'i kandırıyordunuz yani öyle mi?"
"Kandırmak kelimesi biraz ağır kaçıyor ama onun gibi bi şey."
"Bu yaptıkların zaten fazlasıyla ağır."
Gözlerimi Barış'dan çekip Demir'e çevirmiştim.
"Evet. Ağır şeyler. Emin ol bu ağır yükün altında kalan da sadece ablam değil. O yüzden artık bana genelevde çalışıyormuşum gibi bakmayı kes."
Bana son bir bakış atıp içeriye geçmişti. Geriye kalan tek şeyse ablamın uyanmasını beklemekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nokta
ActionSevdiğiniz insanlar için en fazla ne yapabilirsiniz? Onlara sürprizler hazırlamak? Onlar için hayatı kolaylaştırmak? Mira sevdikleri için hayatından vaz geçmiş bir kız. 5 yıl boyunca saklanmış ve herkes onu ölü bilmiş. Peki ya sonra?