--------
1 aydır neredeyse tüm günümü gizli odamda geçirmiştim. Her şeyi tekrardan gözden geçirip iyice kontrol etmiştim. Her şey planladığım gibi gidiyordu ve bir aksaklık çıkmazsa bu iş Şubat ayında bitecekti. Boynumu rahatlatmak amacıyla kaldırdığımda gözüm takvime takıldı. 18 Ekim 2015. 4 ay kalmıştı her şeyin bitmesine ve açıkcası işin sonunda ne olacağını merak ediyordum. Belki bu kez gerçekten ölürdüm ya da hayatımı baştan yaşardım. Derin bir nefes alıp yüzümü sıvazladım. Koltuktan kalkıp elime bir kaç kağıt alarak odadan çıktım. Belki de soğuk bir kahve iyi giderdi. Mutfağa yönelip elimdekileri mutfağın ortasında ki tezgaha bıraktım ve kahve yapmaya başladım. Kahvem hazır olunca sandalyeye oturup yeni gelen kağıtları incelemeye başlıcaktım ki çakan şimşekle dikkatim pencereye yöneldi. Sandalyeden kalkıp pencereye yaklaştığımda sağanak yağmurun başladığını gördüm. Yağmuru küçüklüğümden beri severdim. Benim için öyle güzel bir anısı yoktu veya manası, duygularımdan arındırdığını da hissetmem. Sadece severdim işte. Evin anahtarını alıp dışarıya çıktım ve bahçenin ortasına doğru yürüdüm. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Yüzümü yağmura doğru kaldırıp ellerimi iki yanıma açtım. O kadar hızlı yağıyordu ki 5 dakika da içime kadar ıslanmıştım. Soğuk kemiklerime kadar işlemişti ama bundan gram rahatsızlık duymuyorum. Sanki soğuk beni sıfırlıyordu. Kendime gelmemi sağlayan şeydi belki de. Soğuğu sevmemi hep kış ayında doğmamla bağdaştırırdım. Sıcağı ve güneşi sevmezdim. Kış ayında bile kısa kolluyla dolaşırdım çünkü diğer türlü boğulduğumu hissederdim hep. Yüzümdeki sıcaklığı hissettiğimde gözyaşlarımın aktığını anladım. Gözlerimi açıp gökyüzüne bakmaya başladım. Böyle zamanlarda hep güçsüz hissederdim. Güçsüz ve savunmasız. İki yana açtığım kollarımı kendime sardım. Gözlerimi kapatarak başımı eğdiğimde yaşlar daha çok akmaya başlamıştı. O şekilde ne kadar süre durduğumu bilmiyorum fakat yavaş yavaş yorgun hissetmeye başlamıştım. Kendimi dizlerimin üstüne bırakarak her tarafımın çamur olmasını sağladım. Ağlamam güçlenmişti yağmurla birlikte, bedenim sarsılacak kadar güçlü hıçkırıklarla ağlıyordum artık. Dizlerimde uyuşmaya başladığında bacaklarımı altımdan çekerek oturmaya devam ettim. Yüzüme yapışan saçları geriye atarak tekrar gökyüzüne baktım. Bulutlar grinin en acı tonunu almışlardı. Sanki yağmur damlalarını boşaltarak beyazlamaya çalışıyorlardı. Sanki siyahtan kurtulmak için cebelleşiyorlardı. Benim gibi. Fakat yağmur benden daha hızlı akıtıyor gibiydi içindeki zehiri. Bense kendimi de tüketecek yavaşlıkta akıtıyordum. Ya hızlanacak kurtulacaktım ya da zehrin beni de öldürmesine izin verecektim. Etrafa bakındım. Soğuk delirmemi engellemişti. Düşünmemi, hissetmemi. Yavaşça sırt üstü uzandım ve yağmurun bitmesini bekledim. Tıpkı dertlerimin de bitmesini bekler gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nokta
ActionSevdiğiniz insanlar için en fazla ne yapabilirsiniz? Onlara sürprizler hazırlamak? Onlar için hayatı kolaylaştırmak? Mira sevdikleri için hayatından vaz geçmiş bir kız. 5 yıl boyunca saklanmış ve herkes onu ölü bilmiş. Peki ya sonra?