Erkek yasası ~ İntihar yasası

42 13 5
                                    

Erkek yasası intihar yasası.

"Terk edildiği için yastığı ısırarak ağlayan kız. Merhaba"

"İntikamını sigarasını çiğneyerek alan kız. Merhaba"

"Regl günlerinde acısını kimseye belli etmeyen kız. Merhaba"

"Sütyeninden gördüğü desteği sevgilisinden göremeyen kız. Merhaba"

"Acıdan ici parçalandığı zaman bile kahkahayla gülen kız. Sanada Merhaba"

"Ve kitabımı okuyan nadir insan tanecikleri. Sizede Merhaba :') "

Her kelimenin kalbinize işlemesi dilegiyle :')

1 hafta sonra.

-Çiçek..

Babasız nasıl yaşanır ? Babasız kalmak nasıl birşey? Tam olarak böyle bir şey mi ? İnsanın babası olmazsa ne olur ? Siyahın kaç tonu var ? İnsan en fazla ne kadar acıya dayanabilir ? İnsanın acıdan hiç gögüs kafesi sıkışır mı ? Umutsuzluk ne ? Böyle bir şey mi ? Bir insan hiç gülmeden ne kadar yaşayabilir ? Peki ya durmadan ağlarsa ne kadar yaşar ?

Aklımda dolanıyor bu ve buna benzer binlerce sorular.. Olmayan bir kaç gram uykumda son 1 haftadaki gibi yine kaçmıştı.. Ayağa kalktım mutfağa geçtim.. Babamın her zaman oturduğu sandalyesine oturdum.. Önümde ki bıçakla oynamaya başladım..

Dikkat ettim de en çok geceleri çöküyor hüzün.. Dikkat ettim de en çok geceleri acının en koyu rengini yaşıyorum.. Ve kesinlikle geceleri uyuyamıyorum. Öyle boş anlamsızca kapıya dikiyorum gözlerimi.. Sanki çıkıp bir anda gelicekmiş gibi.. Ben aslında 1 haftadır hiç uyuyamıyorum. Canlı bir ölü gibi dolaşıyorum ortalıkta.. Su dahi içmekte zorlanıyorum. Nefes almaksa benim için adeta birer ölüm gibi.. Evet ben her nefes alışımda ölüyorum.. Ben her nefes alışımda ölüyorum baba. Kimse anlamıyor ama.. Avutmaya çalışıyorlar, ben onları duymuyor görmüyorum.. Ben artık hiç birşey duymuyor görmüyorum.. Ben artık yaşamıyor gibiyim.. Masmavi dünyam bir anda simsiyaha döndü.. Masaldan farksız hayatım bir anda kabusa döndü.. Masalım bitti baba.. Masalım söndü baba.. Bir kabusun içindeyim.. Uyanmak istiyorum ama uyanamıyorum. Yaşamak istiyorum ama yapamıyorum baba.. Ben senden sonra olamıyorum.. Varlığım senmişsin baba.. Biliyorum baba geçmicek asla acın.. Günler haftalar aylar seneler geçse bile zerre acın geçmicek. Bunu çok iyi biliyorum baba.. Baba şunu da biliyorum ki, acım zerre hafiflemese bile yıllar sonra bu acıyla yaşamaya alışacağım. Acıyı taşımayı öğreneceğim. Ama asla babasız yaşamayı ögrenemeyeceğim.. Belki çok zaman sonra gülmeye bile başlarım.. Mutlu olduğumdan değil baba, sırf insanlar anlamasın diye..

Baba özür dilerim.. Bana kızacağını biliyorum ama.. Ben senin acına alışmak istemiyorum.. Ben sensiz bir dünyayı kahkahalarımla çınlatmak istemiyorum.. Ben sensiz bir evrende yaşamak istemiyorum. Nefes almak istemiyorum. Ben sen kokmayan bir dünyanın havasını ciğerime doldurarak nefes almak istemiyorum baba.. Affet baba.. Yapamam bunu baba.. Ben sensiz yapamam.. Senin öpüp kokladığın saçlarımı kestigim için özür dilerim baba. Bileklerimi parçaladığım için özür dilerim baba.. Senin gül yüzlü güzel Çiçegim diye sevdigin Çiçegi soldurduğum için özür dilerim... Sana bunlari anlatırken bile vücudumu delik deşik ettigim için özür dilerim.. Anlıyorsun dimi baba ? Neden yaptığımı anlıyorsun dimi ? Sen bilirsin beni."ÇİÇEĞİM" ben.. Papatya kadar narin ve masum bir "ÇİÇEGİM" ben.. Bunu sen demiştin. Bu yüzden de beni hep papatyam diye de severdin ya ..Vücudum boşalıyor.. Sandalyeden düşerek yere çakılıyorum.. Gözlerim kapanıyor artık.. Bitiyor.. Bitiyor baba.. Bu lanet dünyadaki sensiz geçen 1 haftalık kabusum bitiyor baba. Sana geliyorum baba.. Sonunda sarılacağım sana.. Yanında yer aç baba.. Papatyan geliyor baba.. Biliyor musun ? Baba.. Tüm Papatyalar koparıldıktan sonra kokarmış.. Hangi ölü bu kadar güzel kokabilir ki baba? Sahi sen bunu biliyordun mu baba?.. Bana hiç söylemedin cünkü bunu baba.. Bir ölümün bu kadar anlamlı olacagını hic söylemedin baba..Şimdi daha çok.... şimdi daha çok papatyaya benziyorum baba.. Geliyorum baba..

Berivan..

Bekliyorum hala.. Anlamsız bir bekleyiş icindeyim.. Gelmeyeceğini biliyorum.. Gelmeyeceğini bile bile bekliyorum.. Yüregim ağzımda.. Öylece oturuyorum.. Onu çok özledim.. Şimdi ona herkesten çok ihtiyacım var.. Nerde ? Nasıl ? İyi mi ? Kötü mü ? Aç mı? Tok mu ? İzini buldular mı? Hiç birşey bilmiyorum.. Hiç birşey bilmeden öylece oturuyorum. Derin derin nefes alıp aynı anda da gözlerimi kırpıştırıyorum. Ağlamamak için resmen içimde ve dışımda savaş veriyorum. Kafamı duvara yaslıyorum. Kendime engel olmayı bırakıp hıçkırıklara boğuluyorum.. Evin kapısı kırılıcakmış gibi çalmaya başlıyor.. Babam(!) hemen kapıyı açıyor.. Ablamdan bir haber olacağını düşünüp bende kapıya koşuyorum.. Gelen Ethem ağanın adamlarından biri olan Rüstem beymiş. Nefes dahi almadan Rüstem beyin dudaklarından çıkacak olan kelimeleri pür dikkat dinliyorum. İçime bir sancı giriyor. Gözlerim yeniden doluyor. Bir kaç dakika bile sürmeyen sessizlik beni fazlasıyla geriyor.. Ve sonunda konuşuyor Rüstem bey
"Macit, Zehraların izi bulunmuştur. Yakalanması an meselesi. Töre de kararı vermiştir. Zehra da yanındaki köpek de temizlenecektir." diyor.
O an anladım dünyanın kaç bucak oldugunu. O an anladım acının en koyu tonunun ne olduğunu.. Gözlerim kararıyordu. Bayılırsam herşey için geç kalacağımı biliyordum. Bu yüzden tüm gücümü topladım. Arkama dahi bakmadan koşmaya başladım.. Babamın(!) arkadan "Berivan!! Berivan" diye bağırmasına bile kulak vermeden koşmaya başladım.
Koştum..
Koştum..
Nefesim kesilene kadar koştum.. Ablamla birlikte oynadığımız sokaklardan pencere altlarından geçerek koştum.. Çok değil 3 damla yaş akıttım gözlerimden.. Nefes nefese kalıp durduğumda konağa vardığımı gördüm.. Kapıyı bir dakikadan bile kısa bir sürede yüzlerce kez çaldım. Kapı açılır açılmaz kendimi konağın avlusuna attım. Bana bakan meraklı gözlere, kulaktan kulağa edilen fısıltılara aldırmadan var gücümle bağırmaya başladım "Ethem ağa!! Ethem ağa" diye..

Kolumdan sert bir şekilde yapışan Sultan hanım "Senin burada ne işin var?!"
Demesine aldırmadan yeniden "Ethem ağa" diye bağırmaya başladım..
Sultan hanım benim umursamazlığıma kızmış olacak ki beni yere iterek "Defol buradan" dedi.

Yere çok kötü çakılmama rağmen ayağa kalkmaya çalıştım. "Ethem ağayla konuşacaklarım var. Gideceğim buradan ama önce konuşacagım." Dedim ilk defa ürkek ve titrek ses tonunda değil de, kendimden emin bir tonda.
Sultan hanım "Ağayla konuşmak senin ne haddine terbiyesiz!" Deyip kapıda duran adamlar "atın bunu dışarı" demişti ki arkadan beliren Ethem ağa "Dur ana" diyor ve bana doğru yöneliyor.
Tam karşımda dikiliyor "Seni dinliyorum" diyor kendinden emin bir ses tonunda.

İstemsizce nefes alışverişlerim hızlanıyor. Derin-derin nefes almaya çalışarak "Rüstem beyle haber salmışsınız. Bulmuşsunuz ablamın izini. Törede ölüm kararını vermiş." diyorum tek solukta. Merakla kaşlarını kaldırıyor ve bundan sonra söyleyeceklerimi bekliyor. "Törenin iki kararı vardır. Ya berdel olur. Ya öldürülür." Deyip başımı öne doğru eğiyorum.

"Ee evet" diyor buz gibi sesiyle.
"Berdel olursa, hem töre yerine gelmiş olur, hem de sizin şanınız yürür." diyorum..
Ve ölüm sessizligine çöküyorum. Kimseden çıt çıkmıyor. Buna ağa da dahil... Kalp atışlarımın sesi bütün konağa yayılmıştır belkide. O kadar hızlı çarpıyor ki şu anda...
Ölüm sessizliği bozulmadan önce buz gibi elleriyle başımı kaldırıyor yüzüme bakıyor, boynuma doğru eğilerek "Ablanı kendini kurban verecek kadar çok mu seviyorsun ? Yoksa ablanın kaçışını fırsata mı çeviriyorsun ?"Diyor.

Susuyorum.. Ölüm sessizliğine bürünüyorum.. Nefes dahi almıyorum.
"Töre karar verseydi berdel olacaktı. Ama vermedi." diyor.
Bir anda vücudum boşalıyor ve titriyorum. Bunları söyleyip arkasını dönerek gidiyor. Arkasından bakakalıyorum. En ufak bir hareket dahi edemiyorum.
Kas-katı kesiliyorum. Bütün dünyam bir daha kararıyor. Ablamı kurtaramayacağım ve az sonra öleceğini bilmek içimi yakıyor. Küle dönüyorum. Yere çöküyorum. Ellerimle yüzümü kapatıp içimde fırtınalar kopmasına rağmen sessizce ağlıyorum.
Töre bir kez karar verdi mi dönüşü olmaz. Erkek yasası verirse hükmünü, yoktur o hükümden gayri cıkış yolu.. Nice canlar alan erkek yasası.. Nice canlar alan töre hükmü..

Ben bu gibi düşüncelerle boğuşurken bir elin beni yerden kaldırdığını gördüm. Bu buz gibi el Ethem ağanın eliydi. Beni ayağa kaldırdı yüzüme baktı "töre kararı vermedi. Töre seçeneği sundu. Berdeli istemeyen bendim. Ama madem bu kadar isteklisin bana karılık yapmaya, varsın Berdel olsun!" Dedi..

İstediğim olmuştu. Ablamı kurtarabilmiştim. Ama yine kazanan Erkek yasası olmuştu. Kadınların hayatını bir yaratık gibi ele geçiren
ERKEK YASASI.

Bir Papatyanin Karanlığı..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin