Berivan..
"Simsiyah şimdi her yanım. Cok karanlık şimdi dünyam. Uzun zamandır kar yagıyordu hayatıma ömrümün baharında. Şimdi kar fırtına oldu. Simsiyah karlarla, kapkara fırtınayla dolu şimdi sağım solum önüm ve arkam. Işık yok hic yok.. Umuda giriş yok.. Şimdi zindana mahkum edilmiş bir kuştan farksızım. Cıkış var mı ki bu zindan? Pranglar taktılar zamana. Hic ilerlemedi.. İlerleyemedi.. Hic acım dinmedi.. Dinemedi.. Acıyan sadece bedenim degildi.. Ruhumda tarifsiz acılara mahkum edilmişti.. Ne zaman ilerledi, ne acım azaldı..
Şimdi umut, umutlarım adresi yazılmadan yollanan mektuplar gibi.. Öyle terk edilmeye ve yok olmaya mahkum.. Şimdi hayel, hayellerim hic yazılmamış şarkı sözleri gibi. Öyle hic var olmadan yok olan.. Öyle yok olmaya mahkum..
Her yanım kapkaranlık.. Fazla karanlık.. Nasıl gecer ki hayat bu karanlıkta..Nasıl dogar ki karanlıgama yeniden ışık?Siyahın en acı tonunu yaşıyorum."
Bu ve buna benzer binlerce düşünce aklımdan akıp gecerken yataktan son gücümle ayaga kalktım.. Yerdeki ayna ve cam kırıklarına bilerek bastım. Sırtımdan ve iki bacagımın arasından akan kandan sonra şimdide tabanlarımdan kanlar akıyordu. Zerre umrumda degildi. Yerde parcalanmış aynaya baktım. İcim cıkana kadar agladım. İgrenc adamın dokundugu her yeri binlerce kez sildim. İgrenc adamın dokundugu saclarımı küt bir bıcakla kestim.. Saclarımıda ruhum ve kalbim gibi paramparca etmişdi.. Cünkü biliyordum.. İntihar edemeyen kadınlar saclarını keserdi.. Beden degilde saclar intihar ederdi.. Aglamaktan bayılacak gibi oldugumda, aglamayı kestim. Parcalanmış aynada parcalanmış bana baktım. Bahtım kadar kara olan gözlerime baktım.. Gözlerimde ki acıya baktım. Aklımda binlerce cevapsız sorular oluşmuştu.. Koskoca dünyada yapayalnız kalmıştım..
"Ne yani bu evde cürüycektin mi? Ablamın katilleri arasında. İgrenc bir adamın 4 cü karısı mı olacaktım? Hayellerime umutlarıma veda mı edecekdim?.. Bu kadar mıydımı yani?" Diye kimsenin duymayacagı bir tonda fısıldayıp aglamaya yeniden başladım. Ben aglamaya devam ederken kararı vermiştim.."Her şey bu kadar Değildi..! Hayatım bu kadar ucuz degil! Hayat buradan ibaret degildi.! Degildi.. Degildi.." Diye yeniden kendimin duyacagı bir şekilde aynaya dogru fısıldadım...
Kaybedicek hic bir şeyim kalmadı.. Bir canım kaldı.. Onunda cok meraklısı degildim acıkcası... En fazla ölürüm.. En fazla.. Bu evde kesinlikle yaşamayacagim.. Ölecegim ama yaşamayacagim. Yataktan yorgun düşüp uyuyan pislige baktım belirsiz bir süre.. Ona bakarken nasıl kacacagımı, bu cehennemden nasıl kurtulacagımı düşündüm. Kısa bir plan yaptıktan sonra elbiselerime yönelip onları giydim. Odada sessiz umutlu addımlarla cıktım. Cok sessiz olmaya calışarak merdivenleri inmeye başladım. Mutfaga varıp en dip dolabı actım. İcinde ki benzin bidonun ve kibriti aldım. Konagın ortasında kı masaya benzini boşaldıp kibriti caktım. Ortalıgı bir anda alev bürüdü. Alevin korkusuna kapılıp, bir an dona kalsamda hemen cözülüp, kapının arkasına kısılıyorum. Kapı önünde duran eşkiyalar iceri girer girmez buradan kacacaktım. Sultan hanım yangını görmüş olucak ki, avazı cıktıgı kadar "Yanıyor!! Yetişin!! Konagım yanıyor!!" Diye bagırmaya başladı. Az sonra eşkiyalar kapıyı acıp sollarına bile bakmadan iceri koştular. Bende kısıldıgım yerden cıkıp, hemen kapıya yöneldim. Koşmaya başlamadan önce kabusum olan eve son bir defa baktıgımda ev ahalisinin coktan merdiven başında toplandıgını gördüm. hayatım kadar karanlık ve korkutucu olan sokaklarda son nefesime kadar koştum. Nefesim kesilip bayılacak gibi olduğumda durdum. Etrafıma bakındığımda evime az kaldığını gördüm. Nefesim biraz düzene girince yeniden koşmaya başladım.Çiçek..
(Yazarın agzından)
Çiçek sırtından yaralanmışdı. Kan kaybı cok olduğundan daha fazla direnemeyip bayılmıştı. Hilal Çiçegi kucagına almış, dar ve karanlık sokaklarda koşarak ana yola ulaşmaya calışıyordu. Çiçegin gittikce beyazlayan yüzüne bakıp sürekli aynı şeyleri "Dayan be güzelim dayan. Lütfen dayan. Ölmek icin cok güzelsin.. Toprak kokmak icin cok narinsin" diye tekrar ediyordu. Ana yola artık vardıklarında Çiçek nefes almakta zorlanıyordu. Ne yapacagını şaşırmış halde ana yolda koşmaya calışan Hilalın önünde siyah bir araba durdu. Camları aşagı indikden sonra içeridekinin O oldugunu görmüştü.. Zaten titreyen eli daha da boşalıcak gibi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Papatyanin Karanlığı..
Literatura Kobieca"Karanlığın, Masumluğun, Aşkın, Nefretin, Acının, Cinayetin, Törenin, Siyahın, Papatyanın, Yalanın, Turuncunun ve Hayallerin kaç tonu var sizce? Kaç tonunu yaşadınız? Ya da kaç tonunu yaşıya bilirsiniz? Yaşarken öle bilir misiniz? Severken gide bili...