s i x

412 54 101
                                    

Yazarken ne kadar zorlandım anlatmam... :'( Bir nevi bunalıma girdim sanırım, kalem oynatamıyorum... Dua edin bana da atlatıyım şunu :'(( yazamadığım her saniye Çin işkencesine maruz kalıyorum resmen!

Bu bölüm zorlansam da beğendiğim bölümlerden biri... Hozier dinleyerek yazdım. Siz de öyle yapın! Bir parça bırakıyorum şuraya, size de keyifli okumalar artık!

Her birinize Zencefil kokulu öpücüklerimi adıyorum, mutlu kalın xx

Y/N: Normalde bölüm şarkısı koymakta çok kötüyümdür. O yüzden de bulaşmam ama bu yakıştı gibiii jdhskajk

***

Jongin elimi kavrıyor, dokunuşlarındaki sahipleniciliği buram buram hissediyorum. Etrafımızdakiler bizimle dalga geçiyor, Jongin'e küçük bir çocuğun şekere baktığı gibi baktığımı söylüyorlar. O an Jongin'in beni kıracak bir hamle yapacağını düşünüyorum. O ise parlak bir gülümseme eşliğinde beni öpüyor ve çenelerini kapamasını söylüyor.

Yaptığım aptalca bir hareketti. Böyle bir düşüncenin aklıma nasıl geldiğini sorguluyorum. Sadece kendimi değil, Jongin'i de düşüncelerimle karalıyorum. Ortaokuldayken izlediğim animelere döneceğini düşündüğüm bir ilişkideyim, bu beni bir hayli geriyor.

Sanırım kendime saygım yok, belki de aşağılık kompleksine girmiştim? Çoğu anımı paranoyalarım yüzünden tırnaklarımı yerken buluyorum. Jongin ile ilişkimiz ilerledikçe canım daha fazla sıkılıyor, mutlu olmak yerine daha çok üzülüyorum. Zihnimde yazılıp çizilen oyunlarla Jongin'in davranışları yarışa girmiş gibi. Her gün, o oyunlardan biri sahneleniyor fakat her gün Jongin kazanıyor. Jongin'in dokunuşları sıcacık, ev gibi hissettiriyor. Çoğunlukla Luhan'a ihanet ettiğimi düşünmeme sebep oluyor. Luhan'a evimizi birlikte kuracağıma söz vermiştim fakat Jongin birdenbire evim oluveriyor, en az çevremdekiler kadar sarsılıyorum. Bu belenmedik bir hamleden başka bir şey değil. Ama umurumda değil, halimden memnunum.

Etrafta anlamsız bir gerginlik var. Bu gün Baekhyun'un doğum günü. Ara sıra Jongin beni arkadaşları ile takılmaya götürüyor. Kısa zaman içinde tıpkı Luhan gibi aralarına dâhil olmuştum. Başlarda, hiçbiri benden haz etmiyordu.

Jongin ile sevgili olmadan önce de beni yanlarına çağırılardı. Luhan benim aksime daha girişken ve sosyaldi. Sehun'un da ilgisini tam olarak bu yüzden çekmişti. Ufacık bir çocuk bile Luhan'a hayranlıkla bakıp 'Büyünce onun gibi olacağım!' diyebiliyordu. Luhan'ın güçlü karakteri kendini öyle bir belli ederdi ki, çoğunlukla onu imrenerek izliyorum. Belki de benden daha çok acı çekmişti. Ama onun kucağımda ağladığı anlar benimkinin aksine bir elin parmağını geçmiyordu. Sehun'un etrafında dolandığı zamanlar sıklaştığında yepyeni bir arkadaş ortamına dâhil olmuş, durumdan da pek bir memnun kalmış olacak ki beni de bu gruba dâhil etmeye çalışıp durmuştu. Fakat ben, nadir zamanlar dışında onlarla buluşmuyordum. Bu hareket de onlar üzerinde yanlış bir imaj çizmeme sebep olmuştu.

Jongin ile beraber takıldığımız yayılmaya başladığında da uzunca bir süre onaylamayan bakışlara ev sahipliği etmiştik. Onlara göre memnuniyetsiz bir divaydım. Onlarla takılamayacak kadar kibirli, hatta elit kesimden olduğum sanıldığı için zengin züppenin tekiydim. Ek olarak ise Jongin'in duyguları ile oynayıp onu sikip atacaktım.

Eh, haklarını yiyemezdim. Dışardan o kadar umursamaz ve agresif gözüküyordum ki insanların ağzında sakız niyetine dolanıyordu ismim. Bu konuda şikâyet etmiyorum, bu ithamlar ucundan da olsa aileme dokunuyordu ve bu onları son derece rahatsız ediyordu.

Where Do Broken Hearts Go? // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin