Geri döndüüm!
Aklımdaki düzenlemeler yüzünden bölüm kısa ama artık arayı fazla açmayacağımızı umuyorum.
Umarım beğenirsiniiz!
Uzun uğraşlar sonunda hazırladığım kahvaltıya bakıyordum. Olmuştu olmuştu. Yanıkları ve pişmeyenleri ayıklayınca sorun kalmamıştı. Dağılan –tamam dürüst olalım- savaş alanına dönen mutfağı biraz toparladıktan sonra Ryan'ın yanına gittim. Tekrar uyumuş olmalıydı. Hala yattığı yatağa yaklaştım ve kenarına oturup yüzüne dağılan saçlarını düzelttim özenle.
"Hadi uyan bakalım, kahvaltı hazır." dedim yumuşak ve şefkatli bir sesle.
"Konser öncesi zehirlenmek istemiyorum." diye mırıldandı gözlerini açmadan. "Dışarıda mı yesek?"
Ah!
"Hemen kalkıp kahvaltıya geliyorsun Ryan!" dedim net bir şekilde. Sesimde az önceki şefkatten eser kalmamıştı. Kalkıp mutfağa döndüm, benden bir iki adım sonra gelmişti bile. Masayı gördüğünde gönlümü almak ister gibi kollarını şirinlikle belime sardı ve omzuma bir öpücük kondurdu.
"Hayatımda gördüğüm en harika kahvaltı sofrası."
"Ya tabii." dedim. "Üç beş krep, reçel, bal ve meyve suyu mu harika?"
Omzuma yasladığı çenesi yüzünden kısık gülüşünü duymaktan çok hissetmiştim. "Senin hazırlamış olman onu harika yapıyor." dedi ve omzuma bir öpücük daha kondurup masaya oturdu.
Beraber keyifli bir kahvaltı yaptıktan sonra hazırlandık ve çıktık. Ryan gel dese de eve geçeceğimi söyleyip Dark'ın kapısında durmuştum. Bugün provalarını burada yapacaklardı. "Haberleşiriz akşam." dedim ve beklemediği bir şey yapıp onu öptüm. Anında belime sarılan kolları bile özlemini haykırıyordu. Ve bu öpücük barıştığımızın simgesiydi.
Yanından ayrılıp taksiye bindim ve taksiciye Tina'nın beni götürdüğü hastanenin adını söyledim. Evet, ona eve gideceğimi söylemiştim ama artık bu işi çözmeliydim. Ryan'ın söyledikleri beynimde dönüp duruyordu ve neredeyse unuttuğum eski hayatım da beynimi bulandırıyordu. Ne olduğunu öğrenmeliydim.
Hastaneye vardığımızda geçen seferki doktorla görüşmek istedim ama kısa bir süre beklemem gerekmişti. Dakikalar saatler gibi geçerken Ryan aklımdan bir saniye bile çıkmıyordu. Onun için hatırlamalıydım. Ya da en azından elimden gelen her şeyi yapmalıydım.
Doktorla sonunda görüşebildiğimde bana geçen sefer yeterli testleri yaptığını söylemişti. Ama daha fazlası olduğunu düşünüyordum ve üstelemekten vazgeçmedim, sonunda dökülmüştü. "Yapabileceğimiz bir test daha var." demişti. "Ama bu diğerlerine göre daha uzun bir süreç. Çünkü testi uygulamak için vücudunuza enjekte edilecek maddenin, vücudunuzdan tamamen atılması çok önemli. Dolayısıyla bu süreçte sizi burada misafir etmemiz gerekir."
"Ne kadar bir süreden bahsediyoruz?" diye sordum aklımda bir plan şekillenirken.
"Beş altı gün."
Aklımdaki detaylar yerine otururken "Tamam," dedim. "Yarın sabah gelirim ve başlarız."
Doktordan onayı alıp çıktım. Konsere kalan birkaç saati arkadaşlarımla geçirmiştim. Ama gözüme çarpan birkaç şey vardı. Tina'da bir gariplik, Matt'te sahte olduğu fazla belli bir hayatı umursamazlık ve Barney'de garip bir telaş vardı. Barney'nin James onu ilk defa sahnede izleyeceği için böyle olduğunu öğrenmiş ve Matt'in halini de erken içmeye başlamasına bağlamıştım. Ama Tina ile konuşma fırsatım olmamıştı.
Sahne arkasına geldiğimizde herkeste bir heyecan vardı. İlk ciddi konserleriydi, normaldi. Dünyaca ünlü bir grubun ön grubu olmak büyük bir ayrıcalıktı.
"Mükemmelsiniz!" dedim onlar sahneye çıkmadan hemen önce. "Telaşa gerek yok."
Ryan beni yanına çekip öptü ve "Biz normaller mükemmel olmaya alışık değiliz sevgilim, senin aksine." dedi. Kıkırtımı tutamamıştım. Devam etti. "Yanımda olduğun için çok şanslıyım."
"Ben de öyle." diye mırıldandım ve onu tekrar öptüm.
"Anladık, barışmışsınız. Kesin şunu!" dedi Tina zoraki gülümsemesiyle. Gerçekten bir sorunu vardı. Kahretsin, Tina neden bugünü bulmuştu ki?
Anons yapıldığında onları sahneye gönderdim ve hatasız performanslarını izlemek için orada kaldım. Harikalardı. Tek kelimeyle buydu işte. Gerçekten yeteneklerini bütün dünyaya duyurmalılardı. Bunu hak ediyorlardı.
Ve bir yandan, sahnedeki büyüleyici adamın sevgilim olduğuna inanmak güçtü. Kesinlikle çok şanslıydım.
Onlar sahneden inerken çığlıklar daha dinmemişti. İzleyiciler de benimle aynı fikirdelerdi. Gelecekleri parlaktı.
Ryan'ın terli olmasını umursamadan hızla koşup ona sarıldım. "Mükemmeldin! Mükemmeldiniz!"
Geri çekilip hepsine tebriklerimi sundum. Etrafımızdaki herkes de aynısını yapıyordu. Onlar takılırken ilk fırsatta Ryan'ı bir kenara çektim. "Bir sorun mu var?" dedi hemen. Hayır, sadece yapacağım şey için suçluluk duyuyorum sevgilim.
Kafamı iki yana sallayıp "Hayır." dedim. "Sadece ani bir plan çıktı. Annemlerle birkaç günlük bir tatile gitmem gerekiyor. Ve sanırım onlarla vakit geçirmem, hatırlamama da yardımcı oluyor." yalan "O yüzden hayır demedim."
"Bu iyi bir haber." dedi hemen en sevdiğim gülümsemelerinden biriyle.
"Evet." dedim. "Ama... Hemen yola çıkacağız. Gidip valizimi hazırlamalıyım. Siz kutlamaya gidin, haberleşelim sonra. Olur mu? Bugün böyle olduğu için üzgünüm."
"Saçmalama." dedi beni kollarına alırken. "Sorun değil, sabah seninle uyanmak bugünü güzel yaptı zaten."
Gülümsemem engel olamadan ve içimdeki suçluluk duygusuyla dudaklarına uzandım ve ayrıldıktan hemen sonra eve gitmek için yola çıktım. Bırakmayı teklif etmişti ama planımı uygulayabilmek için itiraz ettim.
Sonunda eve geldiğimdeyse annem ve babam uyumadığı için şanslıydım. Hemen yanlarına gittim ve rol icabı bir heyecanla "Ryan ve çocuklarla birkaç günlük bir tatile çıkıyoruz!" diye şakıdım. "Hemen eşyalarımı toplayıp çıkacağım. Sizi seviyorum!"
İkisine de sarılıp cevap beklemeden odama gittim. Kendime küçük bir valiz hazırladım ve ikisiyle de hızlıca vedalaşıp çıktım. Şaşırsalar da bir şey söylememişlerdi. Belli ki sık yaptığım bir şeydi habersiz planlar.
Boğazıma bir yumru oturmuştu ama umursamamalıydım. Yapmam gereken şey buydu. İçim sıkıntıyla dolu olarak hastaneye geldim. Nöbetçi olan doktorum ve paramın sayesinde bir odaya yerleştirilmiştim. Sabah erkenden başlayacaktık, çabuk bitsin istiyordum. Yalanım ortaya çıkmadan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangisi Benim Hayatım?
ChickLitGözlerimi yurt odamda uyanmayı bekleyerek hiç bilmediğim bir yerde açtım ve tanımadığım insanlardan oluşan hayatıma adım attım. Onlar kimdi? Bu bir şaka mıydı? Birden annem, babam, bir sevgilim ve arkadaşlarım olmuştu. Hiç tanımadığım bu insanların...