<<1>>

588 118 44
                                    

İlaçların yine etkili  olmadığı migren  hastalığı tıpkı bir alarm gibi onu sabahın erken saatlerde uyandırmıştı. Hem elini kolundan aldığı kuvvetle ağrıyan bölgeye sertçe vuruyor hem de yatakta oturur pozisyon alıyordu. Yakınlarda saat ya da bir cep telefonu yoktu çünkü cep telefonu kullanmazdı. Saati öğrenmek için hep yandaki küçük odada kalan Merve'nin yanına giderdi. Arkadaşı küçük bir çıtırtı da uyanan ama geri uyuma sorunu çekmeyen birisiydi.
Odasının kapısını hızla açtı ve kendi odasından yandaki odaya, arkadaşının odasına girmek için kapıyı yavaşça araladı. Kapının açıldığını hisseden Merve homurdandı ve uykusuna geri devam etti.
Arkadaşının telefonuna uzanan Sânim, saati 06:00 olarak gördü. İçinden her çarşamba onu erkenden uyanmasına yardım eden migrenine teşekkür ederek arkadaşının odasından sessizce ayrıldı. Odasına girdiğinde ilk önce üzerindeki pijamalardan kurtuldu. Sıra çantayı hazırlamaya geldiğinde yaklaşık 15 dakika önce uykulu şekilde görüştüğü Merve odaya geldi. Pijamalı hali onun bugünde okuluna geç kalacağına işaretti.

<<Bugün günlerden Çarşamba>> deyip gülümsemişti.

<<Evet, bugün o gün.>> Sânim'de karşılık verirken gülümsemişti nadiren böyle mutlu şekilde gülümserdi.

<<Yeterli paran varmı? Tabi olsa çalışmazsında.>>

<<Fırat'ın yanına ve okula gidecek ayrıca marketten benimkine birşeyler alabilecek kadar param var tabi>>

Merve başıyla onaylarken <<akşam görevler bende, yapacağım yemekten ayırmamı ister misin?>> diye sordu alacağı cevabı çok merak ediyordu.
Kafasını çantadan birkaç saniyeliğine kaldırarak arkadaşına bakan Sânim

<<Bence Zeyyan ablanın orda birşeyler yerim, sorun etme>>

Sânim bunu sıcakkanlılıkla söylemişti. Merve 'ye fazlaca masraf olmak istemiyordu belki orada da birşeyler yemezdi ama yemek ayırttırıp arkadaşını evde kalan diğer üç kıza karşı zor durumda bırakmak istemiyordu. Lafı değiştirmek üzre
<<sen onu bunu bırakta dün akşam kopyalamak için aldığın felsefe makalesini versene>> diyerek ortamı soğuk bi hale soktu.

Merve kafasıyla birşeyler onaylayarak makaleyi almaya giderken Sânim'de çantasına koyması gereken son kitapları da koydu. Merve diğer odadayken sade sade teşekkür etmemek için güzel ve arkadaşını mutlu edebilecek cümleler düşünüyordu. Sânim'in odasına geri döndüğünde arkadaşı yatağında onu bekliyordu arkadaşına makaleyi verirken

<<Al bakalım, okuduğun insanlardan daha mantıklısın>>
diyerek arkadaşını şımartmaya belki de biraz gülümsemeye çalıştı.

Buna tepkisiz kalan Sânim
<<Ne fayda,neyse ya, ama iyi düşüncelerin için sağol>> demekle yetindi lafı uzatmak istemiyordu daha çalışması gereken işyerine gidip akşam geleceğini söylemesi gerekiyordu. Çantasını koluna takan Sânim dış kapıya yöneldi. Merdivenlerde birkaç senedir giydiği bez ayakkabılarının eskimiş sarı bağcığını bağlarken onu kapıda uğurlayan arkadaşına dönüp <<Görüşürüz>> dedi.

Merve sohbeti uzatmak amacıyla <<Seninki etrafta yok ya>> deyip etrafı uzun kollarıyla taradı. Sânim kolların taradığı merdiven boşluğunu ve bahçeye açılan kapıdan dışarısını yorgun gözlerle süzdü. Gerçekten de onu bu sabah tiz miyavlama sesiyle karşılayan bir kedi yoktu etrafta.
<<Yatağın yanındaki dolapta biraz kedi maması olması gerek, sen giderken illaki bi yerden çıkar gelirler sende beslersin>>
Sânim'in hızlıca kurduğu cümleyi kısmen anlayan Merve 'nin aklına bi yer takılmıştı. <<Yatağın yanındaki dolap mı?>> Sânim ona karşı sorulan soruya karşılık vermemişti çünkü birkaç saniye sonra Merve durumu anlayacaktı.

ACININ HAZZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin