3.Bölüm|"İstanbul"

223 14 4
                                    

Multimedya:Kadir-Elif Er

*

Acı veriyorsa geçmiş;
geçmemiş demektir.

-Murathan Mungan

*

~Nisa

Eve geldiğimde hava kararmaya başlamıştı.Anahtarlarımı çantamdan güç bela bulup iki katlı, babaannemden bize kalan son şey olan eve girdim.

Kapıyı arkamdan kapatırken çantamı portmantoya bıraktım.Merdivenleri çıkmaya başladığımda mutfaktan gelen seslerle yönümü değiştirip mutfağa gittim.

Sessizce onları izlemeye başladım. Mutfak kapısına yaslandığımda gülmeden duramadım.

Abim ve Umut yemek yapıyorlardı!

"Yanlız abicim o yemeğe o kadar tuz koyarsan bütün yemeği tek başına yemek zorunda kalırsın."

İkiside aynı anda bana döndüklerinde sesli bir kahkaha attım.Abim ocağın başında henüz ne olduğunu anlayamadığım yemeğe bir kaşık dolusu tuz koyarken,Umut meyve baskılı mutfak önlüğü takmış,gözleri yaşlı bir şekilde soğan doğramaya çalışıyordu.

Mutfak savaş alanına dönmüştü.Tezgahın üzerinde ne ararsanız mevcuttu.Ah,birde yere saçılmış un vardı.

Allahım!Biz o unu yemek yapmak için kullanıyoruz,yere dökmek için değil!

"Hadi ordan be!İyilik yapalım dedik borçlu çıktık.Zaten bir daha şu manzarayı asla göremezsin."deyip elinin tersiyle gözlerini silerken cebimden telefonumu çıkardım.

"O yüzden bu anı ölümsüzleştirmek lazım."

Tek kare fotoğraf eşittir uzun bir zaman yeterli olacak şantaj malzemesi.

Abim yemeğin tadına bakmak için kaşığa birazcık yemek alıp dudaklarını öne uzatmış onu çektiğimden habersiz işini yaparken Umut elindeki bıçağı bana uzatmış,gözlerini tehlikeli bir şekilde kısıp itiraz etmek için ağzını açtığı sırada yakalamıştım onları.

"Onu silmek için üç saniyen var Nisa.Yemin ediyorum o telefonu elime alırsam senin için kötü olur." Bana doğru attığı adıma geriye doğru bir adım atarak karşılık verdim.

Elimi abime doğru uzatıp,"Abim var,bir şey yapamazsın."dedikten sonra dil çıkardım.

"Nisa bu durumda seni savunmam haberin olsun."

Hey,sen benim abimsin!

Sinsice gülerek bana bakan Umut'un hareketlerini kontrol ederken geriye doğru bir adım daha attım.Umut ile göz göze geldiğimizde o daha hareketlenmeden ben merdivenlere koşmaya başlamıştım.

"Yenge!"diye resmen çığlık attığımda Umut'un ayak seslerini hemen arkamda duyabiliyordum.Merdivenleri çıkarken bir yandan da fotoğrafı özel dosyama kopyalamaya çalışıyordum.Umut bu,kesin sildirecekti.

Elimi kapının koluna uzatmam ile belimden yakalanıp havalanmam bir oldu.Umut'un kucağında tepinirken o tek koluyla beni rahatça tutmuş elimdeki telefona uzanmaya çalışıyordu.

"Ver şu telefonu Nisa!"

"Hönkürme kulağımın dibinde be!"deyip ayaklarımı yere bastım.

"Ne oluyor size yine." Uykulu gözlerini açık tutmakta zorlanan yengem,elini sağ gözüne bastırıyordu.

"Hiç yenge ya.Bu yerden bitme farenin silmesi gereken bir fotoğraf varda onu sildirtmeye çalışıyorum." Bana bakıp yüzünü buruşturunca istemsizce dil çıkardım.Bunu Umut'a çok sık yapıyordum.Ama hak ediyordu.Beni deli etmeyi başarabilen yegane insandı o.

KAYBOLAN YILLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin