yerde, yanlış zamanda, yanlış insanlar tarafından görülmüştü. Kalbi
acı verici bir öngörüyle güm güm atıyordu. Adamm nasıl göründü-
ğünü aklına yazıp şoförüne el etti.
'Gidebiliriz, Nalu. Arabayı bu tarafa getirebilir misin. Çok fazla
erkek var orada.' Konuşurken nedensiz yere dili sürçtü.
'Evet, küçük Sahibe/
Arabanın gelmesini bekledi ve yabancıya arkasını dönerek ara-
baya bindi. Onun cipini geçtikten sonra, arabanın camından dışarı
baktı. Mahçup bir haldeydi, araba hızlanınca kendi camını sonuna
kadar açtı.
Cafer iki misafirine kendisini takip etmeleri gerektiğini söyle-
dikten sonra gidip atını getirdi. Shogun'un önünde ilerleyerek, on-
ları semt pazanndan çıkarıp dış mahallelerden geçirdi ve ailesinin
Tanda Adam'daki villasına götürdü.
Otomobilin yolcu koltuğunda, oğlunun yanında oturan yaşlı
adam, Raca Din, önlerindeki beyaz atın üstündeki genç adamın ar-
kasından baktı.
'Eğer erkek kardeş buysa, İskender, o zaman kız kardeşin de çok
çekici olduğunu varsayabiliriz' dedi.
Baba, o çok çekici' dedi îskender sessizce. Kadının yüzünü çok
iyi hatırlıyordu.
'Ne demek istiyorsun? Onu gördün mü?' Raca Din keskin bir
bakış attı ona.
'Hayır, yalnızca bir tahmin' diye dümdüz bir yalan söyledi İs-
kender.
'Bak, unutma evladım, iki kızları var ve biz sadece büyükle ilgi-
leniyoruz. Yanlış kızla dönmeyelim oradan! Böyle şeyler olur, bilir-
sin. Birisine niyetlenirsin, ama ötekiyle işi bitirirsin.*
İskender babasına baktı, yüzündeki gülümseme bir anda kay-
bolmuştu. Tabii ki' diye yanıtladı. Gördüğü büyük olan mıydı yoksa
küçüğü müydü merak etti, hafiften kaşları çatıldı. Çok güzel bir
kadındı; olabilecek en hoş sürpriz... Asıl ironik olansa, acaba kadm
onun kim olduğunu biliyor muydu?