Sind eyaletinde, küçük bir kasabanın dış mahallelerinde, bir mela
tüm coşkusuyla hareket halindeydi. Açık, tozlu bir alanda, her yıl
gerçekleştirilen panayır sıcak ve soğuk mezelerin tadına bakmak,
eğlenmek ve palyaçoların, cambazların ve diğerlerinin soytarılıklarını
seyretmek için çevre köylerden gelen erkeklerle doluydu.
Pakistan'ın dört eyaletini ziyaret etmiş olan oyuncular özel ye-
teneklerini ve sanatlarını Sind yöresinin köylülerine sergilemek için
buraya gelmişlerdi. Gençlerin kaba saba alkışları, kahkaha sesleri ve
ıslıklar, bu sıcak yaz gününü bir şenlik ve beklenti havasına sokuyordu.
Sürekli genişleyen bir çember oluşturan seyirciler, aynı anda üç
topu birden havada tutabilen yetenekli bir cambazı alkışladılar. Daha
sonra tozlu çemberin içine, kafasında aynalı bir şapka olan, elindeki
tasmayla bir örümcek maymununu takip eden, kaslı ama sıska bir adam
geldi. Küçük, fırfırlı bir etek ve kırmızı bir fes giydirilmiş olan hayvan,
yün bir hasırın üzerinde dans etmeye ve küçük vücudunu kı~ pır kıpır
oynatmaya başladığında seyirciler kahkahalarla güldüler. Hayvanın
sahibi gedik dişleriyle seyircilere bir gülümseme fırlattıktan sonra, ince
iki çubukla bir tabla davuluna vurmaya başladı. Buna uyan hayvan da
çemberin etrafında komik taklalar atıyordu. Neşe içindeki gençler
maymuna daha fazla yer açabilmek için geri çekildiler.
Uzaktan, İçinde iki adam taşıyan siyah bir Shogun cip tozlu yolu
yararak yaklaşıyordu. Mela'ya yaklaştığında durdu. Otuzlu yaşlarının
başında, uzun boylu bir adam olan sürücü, araçtan çıktı ve kapıyı
kapatıp uzun bacaklarını gererek otomobile yaslandı.
Güneş gözlüklerini çıkarıp keyifle önündeki manzarayı şöyle bir
süzdü. Çember içindeki maymunun soytanlıklarmı takip ederken,
onun da yüzüne bir gülümseme yayıldı. Bir süre sonra, gösteriden
sıkılıp gözlerini kalabalıktan ayırdı ve bir minare ağacına bağlanmış
olan ata çevirdi. Atın yakınında, ağacın oluşturduğu yeşil gölgeliğin
altında bir kadın ayakta bekliyordu. Yabancının gözleri bu noktaya
takıldı.