Geride Kalan

1.7K 164 48
                                    

İyi okumalar!
Yazım hataları için özür diliyorum, umarım beğenirsiniz. Düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.


Sabah olduğunda, etraf kocaman güneş sayesinde sıcacık bir hal almıştı. Mevsimler hızlı hızlı değişirken, olanlar yüzünden benim içimde sürekli bir kış mevsimi hakimdi.
Öğrenciler kendilerini avluya, çimlerin üzerine atıp, gülüşüyor, sohbet ediyordu. Sınavlar herkesi zorlasa da güzel hava her şeyi unutturuyordu.

Koridorda hızlıca ilerledim. İyi uyuyamamıştım, gözlerim yanıyordu. Yemek salonuna gireceğim sırada bir el beni omzumdan yakalayıp geriye çekiverdi.

"Juliet," dedi Harry telaşla. "Seni bekliyorduk."

Hermione elinde koca bir kitapla duvara yaslanmıştı, Ron'un elinde ise bir satranç taşı vardı; at.

"Bir türlü uyuyamadık," dedi Ron. "Harry konuşup durdu, Hermione elindeki şu devasa kitapla sınavlara çalıştı. Bana da oyun oynamak kaldı."

"Ben de uyuyamadım," dedim gülümsemeye çalışarak. "Hagrid ile konuşmaya gitmeniz gerekiyor."

"Şimdi mi?" diye sordu Hermione. "Peki dersler ne olacak?"

"Bu çok acil." Tedirgin bir biçimde etrafıma baktım. Geç kalmamamız gerekiyordu.

"Sen ne yapacaksın?" dedi Harry.

"Şey..." Merope'u bulmam gerekiyordu. Onun ne yapacağını hiç bilmiyordum. "Benim işim var ama siz onunla konuştuktan sonra bahçede buluşalım. Ona ejderha yumurtasını kimden aldığını sormalısınız, aldığı kişiyle ne konuştuğunu ve işte diğer şeyleri Harry, yani aklında kalan soruları."

Harry kafası karışık bir biçimde bana baktı. O sırada onun arkasında, yemek salonuna girmek yerine başka bir koridora yönelen Merope'u gördüm.

"Hadi," dedim telaşla. "Vakit az."

"İyi ama-" Ron konuşacak olduğu sırada Harry onu tutup çekti, üçü koşarak ilerlemeye başladı. Ardından bende koşmaya başladım.

Merope'u gördüğüm koridora yöneldim. Tüylerim diken diken oluyordu. Kulaklarımda bir şey çınlıyordu. Nasıl olmuştu da her şey bu kadar gecikmişti? Sahiden tüm akışı bu kadar etkilemiş miydim? Ya benim yüzümden her şey daha kötü olsaydı? Çıldırmış gibi koridorda ilerlemeye devam ettim. Merope'dan en ufak bir iz görünmüyordu.
Aniden duyduğum sesle irkildim.

"Profesör McGonagall?" Şaşkınlıkla, karşıma dikilen Profesöre baktım.

"Miss Air?" diye sordu kuşkulu kuşkulu bana bakarken. "Birazdan dersler başlayacak, burada ne arıyorsunuz?"

"Profesör ben... Şey... Yolumu kaybettim sanırım fakat ben..."

"O zaman beni takip edin," dedi ilerlemeye başlarken.

Sıkıntıyla bir nefes verip arkasından ilerledim fakat derse giremezdim, Merope'u bulmak zorundaydım. Ne yapacaktım?

"Aslında," diye geveledim zar zor. "Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Sanırım biraz hastayım."

Olduğu yerde dönüp bana baktı.
"Solgun görünüyorsun," dedi yumuşakça. "Seni revire kadar götürebilirim."

"Teşekkür ederim, Profesör. Kendim gidebilirim, sizi oyalamak istemem."

"Pekala, Miss Air." Yeniden arkasını dönüp ilerleyecekti ki duraksadı. "Dersten sonra sizi görmeye gelirim."

Hafifçe gülümsedim. Hapı yutmuştum. O biraz ilerleyince tekrar aksi yöne koşmaya başladım.

Eğer Harry Potter'da OlsaydımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin