○16

935 47 26
                                    

(RESİM KAİ. BU ARADA BEKLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER. DAHA FAZLA YAZACAKTIM UZATACAKTIM BİR KAÇ YERİ FAKAT SİZİ DAHA ÇOK BEKLETMİYEYİM DİYE :D DİĞER BÖLÜMÜ ANCA YARIN YAZABİLİRİM İYİ OKUMALAR!)
-Sinirlerine hakim olamayan evladımız-
Astrid'i bulamıyordum! Yok! Südüklü ve Balıkayak bir yöne ikizler bir yöne ve bende bir yöne gittim. Fakat yoktu! Lanet olsun!
"Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Özür dilerim tamam mı! Gitme! Beni bırakma... seni seviyorum...ne olur... gitme"
Dişsiz'e kapanmış ağlıyordum. Evet ağlıyorum. Kalbime birşey saplanmış gibi bir his var. Acıyor. Dişsiz'in bağırmasıyla geri dönmemiz gerektiğini anladım.
"Hayır dostum onu bulmadan bir yere dönmek yok!"desemde olduğu yerde sadece uçuyordu. "Dişsiz gidelim!" Hala bir kıpırdama yok. Sinirlenip vuracaktım ki dostumuda kaybedebileceğim aklıma geldi ve durdum. Başını okşayıp "tamam dostum... geri dönelim."

Geri döndüğümüzde herkesin beni beklediğini gördüm. Balıkayak endişeyle bir sağa bir sola gidiyordu. "Balıkayak sakin ol... bu gece bu adada konaklayacağız. Sabah erkenden tekrar yola koyulacağız. Anlaşıldı mı?"
Südüklü yanıma geldi ve bana bir çanta uzattı. "Gittiğim adaların birinde bunu buldum."diyip üzgünce bana baktı. Elindeki çantayı alıp dışını inceledim " Bu onun çantası..."diyip sıktım. Südüklüye hızlıca dönüp "başka bir şey?" Buldum demesi için yalvarırken kafasını olumsuz bir şekilde salladı.
"Uyuyun." Tek bu kelimeyi onlara aktarmıştım ve ikizler bile ses çıkarmadan itiraz etmeden lafımı ikiletmediler.

Elimde çantasıyla, bir yokuştan bacaklarımı sarktım.Herkes uyumuştu. Yutkunup çantayı açtım. Karşıma ilk çıkan ona verdiğim tokaydı. Gözlerimin dolduğunu hissetsemde birşey yapmadım. Bir kaç parça kıyafeti ve bıçakları vardı. Ve bilmediğim bir sürü yiyecek...

♧__________♧__________♧

Fırtınuçla ayrı kafeslere konmuştuk. "Üzgünüm kızım... ama kurtulucaz. Güven bana"
"Hahaha o kadar emin olma güzelim. Ben en büyük ejderha avcısıyım."
Gözlerimi devirip "Biliyor musun? Şu ana kadar düşmanlarımızın hepsi böyle söyleyip duruyordu ve hep kaybediyorlar. Yani senin sonunda belli" kollarımı birleştirdim ve ona baktım.
"Ben Kai! Tarihteki en büyük, en güçlü, en yetenekli, en yakışıklı ve en karizmatik ejder avcısıyım!"
Kafamı 'he he' der gibi salladım. Sinirlenince ne yapacağını merak ediyorum.
"Ah ne yazık Hıçkıdık seni almaya gelmiyor. Noldu küstünüz mü yoksa?"
Sinirle ona bakıp "Hıçkıdık'a gerek kalmayacak"diyip gülümsedim. Fırtınuç'a bakıp " Güzel kızımız sözümü tutmazsa senin boynuzlarınla ve kuyruğundaki şeylerle silah yapmak çok eğlenceli olacak." Fırtınuç bağırırken endişeyle Kai'ye baktım.
"Lütfen... ona zarar gelmesin. Ne istiyorsun?"
"Kadınım olmaya ne dersin?"
Ona şaşkınca ve korkuyla bakıp "yapamazsın."dedim. Daha çok soruydu aslında. "Ya Fırtınuç ya da sen."diyip gitti. Olamaz. Ben. Bittim.

Sabah kafesimin kapısına vurulmasıyla uyandım. O içeriye girdi ve "umarım doğru karara varmışsındır. Al biraz daha düzgün düşün diye sana yemek getirdim." Yemek istemiyorum. İstemiyorum. Ama güç toplamam gerek.
Getirdiği şeylere baktım. Ağaçlarda bulunan yiyeceklerdi. "İlk görüşün herhalde?"
Olumluca kafa salladım. Yanıma oturdu ve tepsiyi önüme koyup kesilmiş şeyleri rengarenk yiyecekleri saymaya başladı. "Bak bu karpuz. Bu yerde yetişir. Büyük birşeydir. Kesersin ve içini yersin kabukları yenmez "diyip ısırdı. İstemediğim halde elime alıp sulu ve yumuşak olan yere dokundum. Ona baktığımda ye hadi der gibi hareket etti. Isırdım. Thor aşkına. Tadı harika. Bir tane daha ve bir tane daha ısırdım. Farketmeden ses çıkarmıştım. Güldü ve diğer meyveleri saymaya başladı. Hepsini açıklamayı bitirdi ve ben hepsini denedim. Gerçekten harikalardı. Bol bol ve sulu. Imm...
"Aslında bunlar sıcak havalarda çıkanlar. Sen birde soğuk havalarda çıkanları göreceksin. Portakal, mandalina ve birçok şey."
Ona baktım ve "aslında... (tam kesilmelik yer ama sizi fazla beklettim o yüzden kesmicem :D)ejderha avcısı olmasan seninle arkadaş olabilirdim."
"Arkadaş? Neden daha fazlası değil?
"Çünkü-"
"Efendim saldırıya uğradık. Ejderha binicileri!"diyen adama döndük ikimizde. Kai ayağı kalkınca bende hemen kalktım ve kapıyı kapatmadan çıkmaya çalıştım fakat beni itmişti. "Ejder ustamız geldi demek. Fakat eli boş dönecek. Uzun sürmez güzelim."diyip gitti. Kafese yumruk attım ve Fırtınuç'a baktım. Yemek yiyordu. Yanındaki çantayı görmemle gülümsedim. Balıkayak!

♧__________♧__________♧


Südüklü'nün çantayı bulduğu adaya gelmiştik. Dolu dolu yiyecekler bulunan ağaçlar vardı. "Vay canına burası harika!" Dedi Sert. "Çocuklar sapmayalım. Önceliğimiz Astrid!"diyerek onları düzene soktum. Evet. Önceliğimiz Astrid.

Bir barınak gözüküyordu. Yanına doğru uçuşa geçtiğimde oklar atılmaya başlamıştı. İçeriden bir adam çıktı. "Çocuklar burası sizin ben Astrid'i alıcam!" İkizler neşeyle bağırıp ateşlemeye başladılar.

Dişsizden aşağıya inip her yerinde demir parçaları olan adamın yanına doğru gittim. "Ben Hıçkıdık sen kimsin?"
"Demek Hıçkıdık sensin. Fazla küçükmüşsün. Astrid'i koruyabileceğini sanmıyorum ki koruyamıyorsunda"
"Astrid içeride mi? Sende kimsin? Naptın ona?!" Elindeki kılıcı çevirip "Ben Kai. Astrid'in müstakbel eşi."diyip gülümsedi. Tamam bu sefer sinirimi bastırmayacağım.
Elime yanan kılıcımı alıp ona doğru salladım. Kılıcıyla engelledi ve bir kaç hareketle kılıcını sağa fırlattırdım. "İyi bir hareket. Kılıcını sevdim."diyip eline baltasını aldı... tamam artık bunu sonlandıralım.

♧__________♧__________♧

Fırtınuç'tan çantayı kuyruğuyla fırlatmasını istedim. İlk fırlatışta başarılı olmuştu. Kızım benim!
Tam çantayı alacakken bir adam ayağıyla elime bastı ve ezerken konuştu. "Hey tatlım dışarısı cehenneme döndü. Ve senin için. Ah bu çanta demek. Bakalım sevgilin bunu görünce ne diyecek."diyip çantayı alıp gitti. Lanet olsun elim!

♧__________♧__________♧


Tam dövüşü kazanacaktım ki içeriden bir adam çıktı ve okuyla kolumu vurmuştu. Tam olacak zaman. Ortalığın durumuna bakmadan oku hemen çıkartdım. Tamda sağ kolum. Lanet olsun! Oku atan adamı Dişsiz hallederken ben hala Kai ile uğraşıyordum. Bir adam daha çıktı ve elindeki çantayı önüme fırlattı. "Bu senindi sanırım." Kai uzaklaşınca çantayı elime aldım. Bu Balıkayak'ın Astrid'e verdiği çantaydı. Sinirle Dişsiz'in üstüne bindim ve fısıldadım "dostum artık şu işi bitirelim."diyip ona işaret verdim. Tüm ejderhaları çağırarak çevremize topladı. Bir çember oluştururken herkes ortalığa ateş etmeye, adamlarda bize ateş etmeye başladı. Hızlıca aradan sıvıştım ve barınağın içine girdim. "Astrid!" "Hıçkıdık!"

♧__________♧__________♧

Hıçkıdık gelmişti. Benim için.
"Thor aşkına! İyisin!"diyip kafesin kapısını açtı. Koşarak dışarıya çıktım. Tam sarılacakken olaylar aklıma geldi ve geri çekildim. "T-teşekk-" kolumdan sıkıca tutup beni kendine çekti ve sarıldı. "Özür dilerim... çok özür dilerim."diyip ayrıldı ve ellerini yanaklarıma koyup okşadı. Gözlerim dolarken dudaklarıma öpücük kondurdu ve "Seni seviyorum. Çok özür dilerim"diyip tekrar sarıldı.
"Sen! Hemen müstakbel karımı bırak!"diyen Kai içeriye geldi ve kılıcını bize doğrulttu. Hıçkıdık beni arkasına çekip "o senin karın değil ve gidiyoruz." Dedi. "Hıçkıdık kolun.."diyip kolunu tuttum. Ok saplanmıştı ve kanıyordu. "Sorun yok. "Diyip kılıcını tuttu. Kai Hıçkıdık'ın üstüne atlayınca geri çekildim. Ne yapabilirim diye etrafa bakındım. Fırtınuç'u kafesinden çıkarıp "kızım! Hıçkıdık'a yardım et!" Diyip üstüne bindim. Kuyruğundaki keskin iğneleri Kai'ye doğru fırlattı. Kai geri çekilince Hıçkıdık'a elini uzattım. Oda Fırtınuç'un üstüne atladı ve barınaktan çıktık. Hıçkıdık, Dişsiz'i çağırdı ve üstüne bindi. "Herkes geri çekilsin!"diyip uçmaya başladı. Peşinden bizimkilerle birlikte bende gitmeye başladım

Astrid Hofferson (Queen) ♧ ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin