Can You Hold Me // Romanogers

Kurşun

2-3 hafta sonra halk iyice kızışmaya başlamıştı. Shield yetkileri konuşmalar yapsa da onlar sadece Avengers'la konuşmak istiyordu.

Tüm yenilmezler bunun farkında olsa bile Nick Fury izin vermediği için binadan bile çıkamıyorlardı. Bu en çok Steve Rogers'ın zoruna gidiyordu. O resmi olarak takımın lideri olmasada herkes onu lider olarak görüyordu. Kaptan üzerinde ağır bir yük varmış gibi hissediyordu. Son zamanlarda çok stresliydi. Herkesle kavga etmişti. Onu tek anlayan Natasha ile bile. Pişmanlık duygusu beynini ele geçirmişti. Daha fazla dayanamayıp Fury'nin emrini çiğnedi ve binadan gizlice kaçtı.

●●●

Natasha takımın bu aralar çok dağıldığını farketmişti. Thor Odin'in emri ile Asgard'a bir süreliğine dönmek zorunda kalmıştı, Peter Spiderman kostümünü bırakmak şartıyla Queens'e geri dönmüştü. Bruce ve Clint sabahtan akşama kadar haberleri izleyip psikolojilerini bozuyorlardı, Tony ise ofisinden neredeyse hiç çıkmıyordu. Ama Natasha'nın Steve ile ilgili en ufak bir fikri yoktu. Steve onu gerçekten kırmıştı. Natasha'nın tek amacı destek olmaktı. Son bir kaç saattir onu burada görmemişti. Natasha düşüncelere dalarken Nick Fury odaya hızla girip tüm dikkatleri üzerine çekmişti.

"Çabuk 103. kanalı aç!"

Nick çok sinirliydi. Natasha oturduğu yerden kalkıp Fury'nin yanına gitti.

"Ne ol-"

Natasha'nın sözü ekranda gördüğü ile kesilmişti. Bu Steve'di. Halkın önüne çıkacaktı.

"Barton, Romanoff benimle gelin! Hemen!"

Natasha ve Clint, Fury'i takip ederken Bruce hala şaşkınlıkla televizyon izliyordu. Fury'nin ofisine hızlı adımlarla girdiler.

"İkiniz hemen jetlerden birini alıp onu geri getiriyorsunuz!"

"Fury o Kaptan Amerika. Sivillerle anlaşamasa bile geri dönebilir."

"Sizi burda tutmamın nedeni siviller mi sanıyorsun Barton? Bazı gizli örgütler sizlere suikast kurup halk kahramanı olmak istiyor. Bugün Steve'e yapmak istedikleri gibi!"

Clint başka bir şey demeden odadan ayrıldı. Natasha'da peşinden gitti. Beraber hangara gidip jetlerden birine bindiler.

●●●

"Kaptan Amerika halka hesap verecek!"

"Kaptan Amerika halka hesap verecek!"

Kızgın kalabalık sloganlarla Yüzbaşı'nı bekliyordu. Steve'i ise heyecan basmıştı ama bunu yapmak zorundaydı. Zamanı geldiğinde kurulmuş olan miting alanına yavaş adımlarla çıktı. Karşısında onbinlerce insan vardı. Onun burada olduğunu duyan herkes gelmişti. Bazıları yuhluyor, küfür ediyor bazıları ise ağlıyordu. Steve yavaş adımlarla sahnenin ortasına, mikrofonun yanına geldi. Ne konuşması gerektiğini tamamen unutmuştu.

Clint son gaz basarken Natasha çok endişeliydi. Ona bir şey olmasını istemiyordu. Clint kalabalığın arkasına jeti parketti.

"Ben yukarıdan bir yer bulmaya çalışacağım. Sen sahneye yakın dur Romanoff."

"Anlaşıldı."

Clint uygun bir bina bulup ona tırmanırken Natasha sahneye yakın bir yer bulmaya çalışıyordu. Kamufle olmuşlardı. Sahnenin önüne gelmeyi başardığında Steve onu farketmemişti. Clint etrafı kolaçan ettikten sonra casus kulaklığını kullandı.

"Şuanlık bir tehlike gözükmüyor Romanoff. Aşağıda durum nasıl?"

"Burası da temiz."

Clint o şahin gözleriyle etrafa bakarken kırmızı bir lazer farketti. Lazerin kaynağını bulmak için etrafına bakındığında karşı binadaki sniperı gördü.

"Natasha! Natasha! Sniper var! Yüzbaşı'nı koru!"

Bunu duyan Natasha sahneye atlayıp Steve'in önüne geçti.

"Natasha?"

Steve onun Natasha olduğunu anlamıştı. Clint sniperı indirmek üzereyken kurşun çoktan yuvasından çıkmıştı. Natasha kalçasındaki acı ile inledi ve Steve'in üzerine yığıldı. Bütün kalabalık korku içinde koşuşturmaya başladı. Clint ne yapacağını bilemez haldeydi. Sniperı kullanan adamın kafasına en az üç ok attı ve aşağı yanlarına indi. Clint en yakın arkadaşını kaybetmeye hazır değildi.

Steve Natasha'nın baygın bedenini üzerinden kaldırıp yere yatırdı. Yarasına baktı. Derindi. Natasha'nın telsizini alıp acil yardım istedi. Steve ondan daha özür dilememişti. Onu kaybedemezdi. Bunu kaldıramazdı. Peggy'den sonra en çok değer verdiği insanlardan biriydi. Aralarında özel bir ilişki vardı. Steve yardım gelene kadar onu kaybederse ne olacağını düşünüp durdu.