&27&

4.9K 269 44
                                    

Savaş giderek yaklaşırken Ashton kendisine olabildiğince çok yandaş toplamaya çalışıyordu. Onlara kendilerinin asla sahip olamayacakları şeyleri müjdeliyor, sinsi bir oyunla kendi tarafına çekiyordu. İki kehanetten de haberi vardı. Gizlice Akademi'ye soktuğu yandaşları ona her şeyi haber veriyordu. Kehanetlerle özel olarak ilgilenmiş, her ikisini de en ünlü kehanet bilimcilere yorumlatmıştı. Hem de en ince ayrıntısına kadar. Sonuç sinirlerini epey bozmuştu. Her iki kehanet de o küçük veletin onu yeneceğini anlatıyordu. Ama Ashton kehanetlerin sonuçlarının değişken olduğunu biliyordu. İşte bu yüzden yandaş toplamayı bir an olsun bırakmamıştı. Karanlık büyücüler, köken vampirler, kara melekler, acımasız kurt adamlar, hain mentoryalar*... ve daha bin bir türlüsü onun saflarında savaşacaktı. Sağlam donanmalı ordusunun bir avuç acemi öğrenciyi yeneceğini biliyordu, en azından umut ediyordu. Umut, ona her zaman acınası ve gereksiz bir duygu gibi gelmişti. Oysa şimdi o acınası duyguya o kadar muhtaçtı ki...

Saklandıkları gözden uzak, eski zaman insanlarının uzun zaman önce yaşadıkları yer altı şehrinin tünellerinde ilerlerken aklında bu düşünceler vardı. İnsanları her zaman kendinden küçük görmüştü. Ama doğrusunu söylemek gerekirse inşa ettikleri yer altı şehirleri için onlara teşekkür ediyordu. Ne de olsa gözden uzak ve akla gelmeyecek bu yeri kuran onlardı.

Ashton karşı taraftakilerin onun ne cins bir yaratık olduğunu bilmediklerini biliyordu. Bilinmez ve merak edilen olamayı severdi. O gerçekten de garip bir yaratıktı. Uzun pelerinlerin ardında sakladığı bedeni, ancak bir katile, bir canavara ait olabilirdi. O olduğu şeyden oldukça memnundu. Birilerini gücüyle etkilemek, önünde dizlerinin titremesi ona büyük bir keyif veriyordu. Beline kadar uzun beyazımsı çok açık sarı renkte olan saçları onu çoğu zaman rahatsız ederdi. Ama kestirmiyordu onları. İnsanlar onun hakkında hiç bir şey bilmedikleri halde korkarken, dış görünüşü yeterince korkunçken, saçlarını kestiremezdi. Ondan ve olduğu şeyden daha çok korkarlardı ve korku onları bu işten vaz geçmeye iterdi. Kendisi kabul etmese bile buna cesareti yoktu. Aslında kendisi fark etmeden içinde bir duygu yeşeriyordu. Daha önce hiç hissetmediği, daha çok hissettirdiği bir duygu, korku.

Toplantı Odası adını verdikleri içinde bir masa, sandalyeler, farklı yerlerin haritası ve gizli bir kütüphaneye açılan şifreli küçük bir kapının bulunduğu odaya girdiğinde tüm bakışlar ona dönmüştü. Hızlıca ayağa kalkıp efendilerini selamladılar. Bu bir saygı göstergesiydi. Ashton onlara hafif bir baş selamı verdi. Normalde kimseye selam vermezdi ama bu adamlar ordularının önemli komutanlarıydı. Masanın baş köşesindeki koltuğuna oturdu. Diğerlerine de oturmaları için izin verdi. Kara meleklerden oluşan ordunun baş komutanına döndü ve konuştu.

"Son gelişmeleri anlat!" fazla konuşan biri değildi, Ashton. Ve konuştuğunda da emir vermek için olurdu genelde.

"Efendim, bir ordu planı yapmaya başladılar. Savaş için yandaş topluyorlar. Ayrıca cansusumuzdan öğrendiğimize göre bir saldırı planı geliştirmişler. Planın ne olduğunu öğrenemedik. Onu sadece kilit altılı biliyormuş. Kilit altılı dediğim kişiler de kızlar ve içlerinden bir kıza cadı bağlarıyla bağlanmış bir çocuk." dedi ve sırıttı. Efendisinin önünde sırıtmaması gerektiğini biliyordu ama bu adamı böylesine kandırma fikri onu çok eğlendiriyordu. Evet, o Ashton'un köpeklerinden biri değildi. O nasıl Akademi'ye bir cansus sokmayı başardıysa, ona karşı mücadele eden gizli bir örgüt olan Ejderha Efendileri de aralarına bir cansus sokmayı başarmışlardı. Onu kara melek sanıyorlardı ama bu Ashton'un asla tahmin edemeyeceği çok eski bir büyüydü. Şu an Ashton'un karşısında kara melek ordularının komutanı olarak oturan adam, eski ve unutulmuş bir ırk olan Ejderha Efendilerinin gizli konsey üyelerinden biriydi. Ayrıca yeğenine karşı bu adamın yanında savaşacak hali de yoktu. O bir melezdi. Ejderhalara hükmeden ırka da aitti, vampir ırkına da. Adrian Markson sahte kimliğiyle burada oturan adamın gerçek adı aslında, Jonathan Hataway'di. Ve bu adam yeğenini korumak için canını bile verebilecek bir adamdı.

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin