*Düzenlendi*
Bu ses ne? Bu alarmı icat edeni bulursam, gerçekten onu öldüreceğim! Sabahın köründe başımda öten alarm sayesinde kalktım. Ash'in nerede olduğunu bilmiyorum. Kafamı zorla da olsa kaldırıp saatte baktığımda büyük bir şok yaşadım. 9.50! İntihar sebebi olabilecek bir saat. Sanırım bu sefer Bayan Jones'tan güzel bir azar yiyeceğim. Hızla kalktım giyinmeyle uğraşacak vaktim olmadığı için büyü dersinde öğrendiğim bir büyüyle giyindim. Bu günün ders programına baktığımda cadı okulunda olduğumu anladım. Cadı okulunda olanlar zaten alışık olduğu için kendimi oraya yolladım. -büyüyle- Öğrenciler beni görünce sustular ve şaşkın bakışlarını bana yolladılar. Ash'in sen bittin bakışlarına maruz kalmıştım. Öğretmen kızgın bakışlarıyla bana bakarken konuştu
"Geç kaldın."
"Biliyorum. Özür dilerim."Yüzünde memnuniyetten yoksun bir ifade oluştu."Bir özürle yırtabileceğini mi sanıyorsun?" Yeter ama, bakalım neler yapabiliriz?
"Sanırım işinizden olmaya meraklısınız? " dedim hem tehditkar hem de soru sorar bir tonda.
"Efendim lütfen yerinize oturun. " dedi. Yerime geçtim ve oturdum. Ben yerime oturduğum anda kapı çaldı. İçeri kahverengi saçlı gözlüklü bir kız girdi." Hocam, müdür öğle arasında tüm öğrenciler için süpriz sınav yapılacağını söyledi. Sınavda başarılı olan öğrenciler eskiden Kral ve Kraliçemizin yaşadığı sarayı görme hakkı kazanacakmış." Kızın bu söylediklerinden sonra sınıftan hiç ses çıkmadı. Evet, yanlış okumadınız hiç ses çıkmadı. Sanırım hepsi aynı anda hem üzülüyor hem de seviniyor.
**************************************
Sonunda öyle arası gelebilmişti. Tüm öğrencilere rahat bir şeyler giymeleri söylenmişti. Giyinmek için odama gittim. Ashley de odadaydı. Dolabıma doğru dönmeden önce ona gülümsedim. Dolaptan rastgele kıyafetler çıkarırken konuşmaya başladım.
"Ne haber? Sabah benden önce çıkmışsın."
"İyiyim. Sabah seni uyandırmaya çalıştım ama uyanmayınca derse geç kalmak istemediğim için çıktım." Ashley'le konuşurken dolaptan çıkardıklarımı giymiştim. Ashley de giyinince beraber odadan çıktık.
"Bence seni bizden daha çok zorlayacaklar." Ash'in konuşmasıyla ona döndüm.
"Nereden çıkardın bunu ?" diye sordum biraz merakla.
"Sen bizden daha çok güçlüsün ve bence ne kadar çok şey yapabildiğini ölçmek isteyecekler." Anladığımı belirten bir şekilde kafamı salladım konuşurken sınavın yapılacağı arka bahçeye gelmiştik. Okulun bu tarafı ormana bakıyordu.
"Alex!" Adımı seslenen kişiye döndüm. Tabi ki karşımda bizim çocukları görmeyi beklemiyordum. Koşarak yanlarına gittim ve hepsine sarıldım.
"Bir yaramazlık var mı prenses?" Soru Ryan'dan gelmişti.
"Yok. Ne yaramazlığı olsun. Sizde var mı?" diye cevap verdim sorusuna.
"Yok" dediler beraber.
"Bu kızlar neden seni öldürecekmiş gibi bakıyor Cass?" Arkamı dönüp baktığımda Jacop'ın korkmakta haklı olduğunu gördüm. Kızlar bana öldürücü bakışlar atıyordu. Bakışlarla ölmek mümkün olsaydı size şu anda ruhlar aleminden el sallıyor olurdum.
"Sanırım yanında benim gibi bir mükemmellik olduğu için." diye zaten büyük olan egosunu bir üst seviyeye çıkardı Matt. Hepimiz ona garip bir şekilde bakınca ellerini havaya kaldırıp
"Tamam, sustum" dedi.
"Tahmin et bakalım sınavı kimler yapacak? Biz!" dedi Luke. Ne yani sınavı onlar mı yapacaklardı? Yüzümdeki şaşkınlık ifadesiyle onlara bakarken 'Zamanı geldi' deyip karşımızda yerlerini aldılar. Bu gün hiç sesini duymadığım Tyler konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar. Biliyoruz sınav biraz ani oldu ama sizin ne kadar başarılı olduğunuzu ve dersten ne öğrendiğinizi ölçmek için böyle bir şeye başvurduk. Her ne kadar dinlemediğinizi bilsem de..." O böyle deyince kalabalıktan kıkırtılar yükseldi.
"Hadi başlayalım. Adını duyan kişi bir adım öne çıksın. Alexander Stone, ateş elementi kurt adam, alfa!" kalabalıktan sert görünümlü bir çocuk çıktı. Karşısına Ryan geçince dövüşmeye başladılar. Dövüşleri sırasında Ryan'ın su elementini yönetebildiğini öğrenmiştim. Dövüşleri baya uzun sürdü ve Alexander denen çocuk koruyucumu baya zorladı. Dövüş bitince Ty, listeyi yenden eline aldı ve yeni bir isim okudu.
"Alexandra Cassandra Hataway, bütün elementler, melez" İsmimin okumasıyla birkaç adım atıp Ty'ın önüne geçtim.
"Vampir yönünü mü cadı yönünü mü kullanmak istersin?" dedi.
"Cadı" dedim hiç düşünmeden. Büyülerle aram iyiydi.
"İacta Etiam" Tyler'ın asasını bana doğrultmasıyla asamı çıkarıp bildiğim tek koruma büyüsünü yaptım.
"Prasai" Gayet işe yarar bir büyü yapmıştım. Tyler'ın yeni bir hamle yapmasını beklemeden aklıma gelen ilk büyüyü yaptım.
"Viaqua" Aralıksız yaptığım büyüler onu şaşırtmış olmalı ki büyümü engelleyemedi. Üstü başı sırılsıklam oldu.
"Tamam, sen kazandın. Şimdi kurt tarafın!" Karşıma geçen Luke'a 'karşımda hiç şansın yok' adlı bakışımı attım. Kurda dönüştüğünde bende dönüştüm. Geçen sefer olduğu kadar olmasa da acı vermişti. Beni kurt halimde ilk defa gören kurtlar şaşırmıştı. Vampirler ve cadılarınsa böyle bir şeyden haberi olmadığına eminim. Benim üstüme doğru koşmaya başlayınca tepki vermedim. Tam üstüme saldıracağı sırada zıpladım. Hızını alamamış olacak ki altımdan geçip gitti. Arkamı dönüp tek hamlemle onu duvara fırlattım. Sanırım kurt mücadelesinin de kazananı benim. Bunu karşımda yerini alan Matt'ten anlamıştım. Tamam, bir melez olabilirim ama karşıma bir köken vermeleri büyük bir haksızlıktı bence. Evet, Matt bir köken vampir. Tam 366 yaşında benim onu yenmemi nasıl beklerler?
Ama bir dakika aklıma bir şey geldi. Onu elementlerimle yenebilirim. Evet, bunu yapabilirim. Biraz fazla düşünmüş olmalıyım ki Matt, beni duvara fırlatmak için harekete geçti. Bitmişmiydim? Kesinlikle bitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)
Kurt AdamAlexandra ailesi tarafından bile önemsenmeyecek kadar önemsiz birisi olduğunu düşünüyordu. Oysa o, insanların arasında olmasa bile fantastik yaratıkların yaşadığı yerde çok önemliydi. O bir Prenses, daha doğrusu bir Kraliçe. Ama bunu yeni öğreniyor...