&30& 1\2

4.8K 277 64
                                    

*Düzenlendi*

Yazar

O gün, güneş tutulması ve yıldız yağmuru gibi iki muhteşem olayın aynı anda gerçekleştiği gün, Ula ve Mula dağları, tarihin gördüğü en büyük savaşa, sadakate ve kıyasıya bir mücadeleye şahitlik ettiler. Neler olduğunu öğrenebilirsiniz. Ama unutmayın, bu bir masal değil. Bu gerçek bir savaş. Yaşanmış ve büyük kayıplar verilen bir savaş.

#########

Savaşın kapıya dayandığı gün sonunda gelmişti. Karanlık taraf bulabildiği tüm kötü yaratıkları kendi tarafına çekmiş savaşa son derece hazırken, iyilerin tarafı yani aydınlık taraf karanlık tarafa göre daha az yandaş toplamıştı. İnsanlar bu savaşa karışmaktan çekiniyorlardı. Bir çoğu evlerini güçlü koruma büyüleriyle kaplamış, duvarların ardına saklanmışlardı.

Akademi öğrencileri, kendilerini kalkanlara sarıyor, en güçlü saldırılarını yapabilmek için enerji topluyorlardı. Öyle ki, normal bir zamanda öğrencilerin insanlardan beslenmesi yasak olduğu halde akademiye besleyici insanlar getirilmişti. Zaten bu zaman normal bir zaman olmadığı için kimse bunu sorun etmemişti. Herkes biliyordu ki, vampirleri güçlü yapan şey insan kanıydı. Üstelik de tazeyse çok daha güçlü olurlardı.

Kurt okulundan sorumlu öğretmen olan Bay Grilson son derece titizlikle öğrenci sayımlarını yaptı. Herkes buradaydı. Tek eksik Lyandra Mackwood adında bir alfaydı. Kraliçe onun kurt ordusunun başına geçmesini istemişti. Bunu istemekle haklıydı da. Çünkü kendisi zor durumda olanlara yardım edip, Ashton denen yaratığı ararken orduları yönetemezdi. Bunun için ayrı kişilere ihtiyaç vardı. Genç gösteren ama oldukça yaşlı olan Profesör bunu umursamadı. O beş kızın işlerinin başlarından aşkın olduğunu biliyordu. Emindi ki, Bayan Mackwood da birkaç dakika içinde orada olurdu.

Cadılar için olay daha zordu. En önemli görev onlara verilmişti. Yaptıkları kalkanlar sağlam ve güçlü olmalıydı. Bir önceki gece bir güç arttırma ayini düzenlemişler ve kutsal Salem şehrinin ırmak sularında yıkanmışlardı. Salem tüm cadılar için özeldi. Çünkü tarihte bilinen en eski ve en güçlü cadılar Salem'de doğup büyümüşlerdi. Kraliçe Cassandra'nın da ataları Salem'den geliyordu.

Sonunda okuldaki kargaşa bir derece olsun azaldığında tüm öğrencileri, düello salonuna topladılar. Tüm öğrencileri alabilecek tek yer orasıydı çünkü. Herkes yerlerine yerleşince düello yapılan yükseltiye biri çıktı. Herkes bunu tanıyordu. Zaten Kraliçe'yi tanımamak imkansızdı. En azından bu okuldakiler için.

"Merhaba. Bakın konuşma yapmak konusunda çok iyi değilim. Savaş sırasında yapılacak şeyleri size anlatmıştık. Siz de bu planımızı onaylamıştınız. Plan hakkında son birkaç uyarı yapmak istiyorum. İlk uyarım kurtlara, sakın ama sakın kırmızı işaret büyüsünü görmeden saklandığınız yerden çıkmayın. Sizin için oyunlar oynayabilir sizi savaş alanına çekmek için tuzaklar kurabilirler. Buna tüm iradenizle karşı çıkın. Ve cadılar, biliyorum ki bir cadı için can almak çok zor bir iştir. Anlıyorum da. Ama savaş anında tereddüt etmeyin. Çünkü edeceğiniz en küçük tereddüt kendinizin veya birkaç arkadaşınızın canına mal olabilir. Vampirler son uyarım da sizlere. Onların bedenlerini parçalamakla uğraşmayın. Sadece kafalarını koparın. Bu ölmeleri için yeterli bir hamle. Karşı tarafın cadılarından olabildiğince uzak durun. Unutmayın biz avantajlıyız. Onların herkesin özelliklerini bildiği, hamlelerini tahmin edebileceği kara melekleri ve kolay öldürülebilen ihanete meyilli Mentorya denen yaratıkları varken bizim tarafımızda, unutulan, özelliklerinin çoğu bilinmeyen, öldürülmeleri çok zor olan ejderha efendileri var. Bağlılığınıza ve size güveniyorum. Unutmayın, savaşı kaybetsek bile biz kazanacağız. Kazandığımız şey ise en güçlü duygulardan ikisi olacak. Güven ve sadakat" Kalabalıktan destekleyici sözler yükselirken, memnuniyetle gülümsedi, genç Kraliçe.

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin