7.Bölüm \ İlk Kavga

88 7 0
                                    

Eveet geri geldim :D sınavı soracak olursanız müthiş geçti :D ondan çok mutluyum. Neyse siz okuyun :D iyi okumalarr :D

İnince dikkatimi çeken bir erkek değil bir kız olmuştu -genelde hep erkek olur-. Saçları sarı upuzun ve kıvırcıktı. Gözleri... Gözleri ametist rengindeydi. Üstelik boyu en az 175'ti ki ben onunlayken kendimi notre dame'ın kamburu gibi hissetmiştim. Philip ise ona bakmıyordu. Tam tersine bize doğru koşarak gelen kıvırcık kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, uzun boylu olan çocuğa bakıyordu. Gören de bizi eşcinsel sanacaktı. Aman neyse.

Düşüncelerimden kıvırcık kahverengi saçlı çocuğun bana sarılmasıyla arındım. Philip gözlerini faltaşı gibi açmış bana ve kıvırcık saçlı çocuğa bakıyordu. O çocukla asla biz olmayacaktım. Kızarmıştım. "Sen kimsin?! Napıyorsun?!" dedim. Çocuk bir an bozuldu. Beni bıraktı. Philip biraz rahatlamıştı sanırım. Çocuk "Ben Jared. Tanımadın mı?" dedi. Philip bana 'Bak koyu tişörtlü prensin bozuldu.' der gibi bir bakış attı. Ben de sırf uyuzluk olsun diye "Jared! Ben sen olduğunu nereden bileyim. Baştan konuşsaydın sesinden hatırlardım." dedim onu mutlu etmeye çalışarak. "Tabi hiçbir kız sesimin cazibesini unutamaz." dedi.

Philip bana dik dik bakıyordu. Kız kardeşinin gideceğine üzülen bir abi gibi. Sanki ben gidecektim ya. ''Kesinlikle.'' diye dalga geçtim. Gülüştük. Tam Jared bir şey diyecekken Philip aramıza girip aramızdaki sohbeti bozdu. ''Ne zaman kampa gidiyoruz?'' dedi. Jared ona 'seninle sonra görüşeceğiz' der gibi bir bakış attı. ''Şimdi gideceğiz zaten. Kampta Grace'le kalamayacaksınız. Üzgünüm.'' dedi. Philip çok ciddi ve sinirli bir sesle ''Kiminle kalacağız.'' dedi.

Sanırım Jared'la yakın olmama kızmıştı. Ne vardı yani? Hem beni kız kardeşi gibi gördüğünü açıkça belli ediyor (!) hem de Jared'la konuşmama kızıyordu. Neden sadece izin vermiyordu ki? Göt kafalı.

Jared ''Yaklaşık 30 tane iki kişilik oda var. Normalde Grace'le ben kalacaktım ama senin sorun çıkaracağını veya çıkarmasan da her dakika odamızda olacağını düşündüm. O nedenle Grace Hazel'la kalacak. Sen de Will'le kalacaksın.'' dedi. Philip bana baktı. Ben de 'Ne?' der gibi baktım. Omzunu silkip devam etti. Omuz silkmesinden nefret ediyordum ama çok tatlıydı kıyamam ben ona. Şu an biraz atarlıydım ama neyse. Kampa gittiğimizde onunla bir güzel konuşacaktım.

O akşam Philip'i karşıma aldım ve onunla konuştum.

-Neden böyle yapıyorsun Philip?

+O çocuğu hiç sevmedim.

-Niye ki?

+Öyle işte. Bak onunla arkadaş olmanı istemiyorum.

-Bak Philip. Jared'ı sevmiyor olabilirsin ama ona güvenebilirsin.

+Ne biliyorsun?

-Biliyorum. Güven bana. Hem zaten kiminle takılacağımı sana soracak değilim!

+Ben öyle bir şey demedim Grace.

-Söylediklerinden ne demek istediğin anlaşılıyor Philip.

+Ben sadece onu sevmediğimi söyledim ama sen nedense onu savunuyorsun!

-Bir nedeni yok! Bana ne kadar yakın olursan ol arkadaşlarıma karışamazsın Philip!

Ağlıyordum. Philip ağladığımı fark etmişti ki "Git burdan Grace. Seni daha fazla üzmek istemiyorum." dedi. Bense hala duruyordum. Sadece hıçkırıklara boğularak ağlıyordum. Philip "Sana git dedim Grace! Siktir git şurdan!" dedi. Philip ilk defa bana cidden kızıp bağırmıştı. İlk defa...

Daha da şiddetli ağladığımı fark ettim ve odama doğru koştum. Odaya girip kendimi yatağa attım. Hazel bugün başka bir yerde kalacağını söylemişti. İyi ki de gelmiyordu. Yoksa başımın etini yerdi.

Hala Philip'le kavgamızın şokunu atlatamamıştım. Saatlerdir ağlıyordum ama hala atlatamamıştım. Hem sanırım ilk kavgamızdı, hem de Philip'in bana ilk bağırışı...

Hala inanamıyordum.

Ve hala ağlıyordum.

Kapıyı biri tıklattı. Büyük ihtimalle Philip'ti. "Git buradan Philip!" diye homurdandım. Kapıdaki "Benim Jared. Bugün odamda tekim de benimle yemek yer misin diye soracaktım." dedi. Kesinlikle açlıktan ölüyordum ama Jared beni böyle görürse kesin soru yağmuruna tutardı.

Cevap vermeyince "Pekala bu bir hayır oluyor herhalde." dedi. O sırada kapıyı açtım. Jared beni bir süzdü. "Noldu?" dedi. Gözlerimin kıpkırmızı saçlarımın da karmakarışık olduğunu biliyordum. Açıklamaya hiç niyetim olmayan bir bakış attım. O da omzunu silkti. "Geliyor musun? İçmene izin vereceğim." dedi. Ben de "5 dakika beklersen. Malum üstümü değişeceğim. Pijamalarla gelmeyi planlamıyorum." dedim. Jared sırıttı. "Gecelikle gel bence." dedi.

Kapıyı suratına kapattım ve üstüme gri eşofmanımla rock 'n' roll yazan tişörtümü giydim. Yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı taradım ve aynaya baktım. Çok salaş gözüküyordum. Zaten bir şey olmayacaktı. Gidip yemek yedikten sonra odama geri dönecektim.

Kapıyı açtım. Jared duvara yaslanmış bekliyordu. "Yakında dallarım kalınlaşacak." diye dalga geçti. Dil çıkardım. Yürümeye başladık. Odamdan biraz uzaklaşınca Jared "Konuşmayacak mısın?" dedi. "Ne desem bilemedim." dedim. Jared beni omuzlarımdan tuttu. "Ne olduğunu anlat. Ben mi bir şey yaptım?" dedi. Kafamı iki yana salladım. "Odana gidince anlatırım." dedim. Zaten odası görünüyordu.

Odayı gerçekten baya şatafatlı bekliyordum. Biraz da pis. Fakat tam tersiydi. Her taraf topluydu ve en önemlisi duvarlarda Metallica posterleri asılıydı. Biraz gözüme girmişti sanırım.

Jared dikkatimi çekmek için öksürdü. Ben tam öküz olduğum için masaya bakmamıştım bile. Jared'a gülümseyerek oturdum. "Gerçekten neler olduğunu anlatmanı istiyorum." dedi. "Yemekten sonra. Şu an meşgulüm görmüyor musun?" dedim. Gülmeye başladı. Ben de "Ne?" dedim. Tabi bir yandan da gülüyordum.

Yemekte tavuk yapmıştı ya da artık kim yaptıysa bilmiyorum ama tadı mükemmeldi -çok obur bir insanımdır.-. Yemek bittikten sonra Jared'a tabakları toplamasında yardım ettim. Ara sıra saçma sapan lafladık.

Jared buz dolabından bir şişe 'Jack Daniels' çıkardı. Çocuk zevkliydi yani. Yatağın dibine -yere- oturduk. Jared bardak da getirmişti fakat benim şişeden içtiğimi görünce güldü ve bardakları bıraktı. Sonra gözlerime baktı. "Grace anlat istersen diyorum. Hani ben de insanım, merak ediyorum." dedi. Ben de "Tamam tamam, anlatıyorum." dedim.

Hafif sarhoş olmaya başlamıştım sanırım çünkü en fazla 20 saniyede bir şişeyi kafama dikiyordum. Anlatmayı bitirdiğimde Jared bana bakmaya devam ediyordu. Anlatırken bir yandan da içtiğimizden -daha doğrusu içtiğimden. Jared genelde ara sıra otlanıyordu.- dolayı ona bakıp "Ne?" dedim ve kıkırdadım. Jared da "Sen çok güçlü bir kızsın Grace." dedi.

Jared'a baktım. Cidden iyi biriydi. Jared'a bakıp "Biraz sana sarılıp ağlayabilir miyim?" dedim. Jared sert bir ifadeyle "Hayır." dedi. "Nedeeen?" diye sordum. "Daha fazla ağlamanı istemiyorum Grace." dedi. Somurtup "Peki o zaman saçlarımı okşasan rahatlamaya ihtiyacım var." dedim. Jared sırıtıp yatağı gösterdi. Bende cevap olarak yerdeki yastığı suratına fırlattım. Jared "Yastık savaşı mı istiyorsun?" dedi. Gülüyorduk.

Sonrası mı? İşte sonrasını hatırlamıyordum.

Sabah uyandığımda güneş camdan içeri sızıyordu. Gülümseyerek soluma döndüm...

Jared...

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin