*Multi: Savaş'ın dövdügü kötü çocuk Orkun*
Asansörde panik atak geçirip hastaneye kaldirilmamin üzerinden 5 gün geçmişti. O gün savaş benim uyandığımı görür görmez hiçbir şey demeden odadan çıkıp gitmişti. Bu şekilde davranması canımı yakıyordu. En azından bi geçmiş olsun diyebilirdi..
Bugün Savaşı okulda sadece bir kez görmüştüm. Arda'nın yanına gidip Savaş'ı sorduğumda 3. Ders okuldan gittiğini Cafe Black'de olabileceğini söyledi.
Öğleden sonra bende okula gitmedim ve Seyhan caddesinin yolunu tuttum. Uzerimdeki igrenc okul sormasiyla seyhan caddesinden içeri girdiğimde sanki herkesin gözü benim üzerimdeymiş gibi hissettim.
Yavaş adımlarla yürüyerek Black Cafe'ye yaklaşmıştım. Tabi önüme şu geçen gün Savaşın yumrukladığı çocuk çıkmasaydı belki de simdi Black Cafedeydim.
Çocuk "Naber güzelim. Sen şu bizim Savaşın yeni kızısın demi? Yanlış hatırlamıyorsam seninle görülecek bir hesabımız vardı." Dedi. Kolumdan tutmaya çalıştıgı sırada kasığına bir tekme geçirdim. O olduğu yere yığılırken bende koşmaya başladım.
Koşarken arkamı dönüp baktığımda birine çarptım. Çarpışmanın hızıyla yere savrulmuştum. "Oha be yuh hayvan gibisin geberiyodum nerdeyse !" Diye bağırırken üstümün tozunu sirkeliyordum. "Abartma Selin." Bu ses gayet tanıdıktı. Kafamı kaldırdığımda karşımda Savaş ve bir kız vardı.
"Arkana bakarak niye koşuyoşun daha doğrusu niye koşuyosun kafayı falan mı sıyırdın?" Alaycı bir tavırla konuşan Savaş öküzü yanındaki kızı gönderdikten sonra konuşmama fırsat verdi. O kızı şu an elime geçirip yolmak vardı. "O kızı gebertirim ben !" Diye bağırdığımda tek kaşı havadayken gözlerini benimkiyle buluşturdu. "Amaç?" Diye sorduktan sonra gözlerini tekrar kaçırdı.
"Eyvah koş savaş beni takip ediyolardı. Ya ne bakıyosun koşsana ! Aa pardon sen koşma koşarsan bu sinirli ve egoist halinden eser kalmaz !" Diye tekrar bağirdığımda gözlerini büyüttü ve "Ne bağırıyosun lan gel buraya kim takip ediyo seni?" Diye sordu.
Ben koşar adımlarla yürüyordum o ise gayet sakin bi şekilde yürüyordu. "Selin gel buraya ve ne olduğunu anlat." Deyip kolumdan tuttu. Bi an duraksadım sonra "hani şu senin cafenin önünde dövdügün çocuk vardıya onlar karşıma çıktı gelirken saçma sapan konuştular bende tekme atıp kaçtım. Takip ediyolar sanırım." Deyip kaşlarımı kaldırdığımda Savaş gülümsemişti. Bu gayet ibnece bi gülüştü. Uyuz nolacak. Bir dakika Savaş annesi öldüğünden beri ilk defa gülmüştü. Onun bu hali beni şaşırtmış aynı zamanda gülümsememe sebep olmuştu.
Savaş'ın yüzünden gülümseme silindiğinde "ne var niye gülüyosun ?" Diye sordum. "Şu anda gülmüyorum." Dediğinde bozulmuştum. Gerizekalı çocuk.!
"Merak etme kimse takip etmiyor etse bile en fazla saldırırlar. Ben kaçtım." Dedi. "Savaş nolur beni yanlız bırakma bende geleyim korkuyorum anlasana. Ya bir daha karşıma çıkarlarsa napıcam o zaman?" Dedim ve sevimli olmaya çalıştım.
"Yapma selin hiç beceremiyosun."
"Efendim? Neyi beceremiyorum?"
"Sevimli görünmeyi. Konumuza dönersek nasıl geldiysen öyle git seni baş belası!" Dedi. Gözlerim korkuyla açılmış bir şekilde gidişini seyrettim.
O gözden kaybolduğunda bende arkamı dönüp Seyhan'ın çıkışın doğru ilerledim.
Tam caddeden çıkacakken az once de dikkatimi çeken siyah bir arabadan 3 kişi hızlıca indi ve benim olduğum yere dogru gelmeye başladı. Korkuyla adımlarımı hızlandırmama rağmen bana yetişmişlerdi. Biri agızıma bayılmam için olduğunu düşündüğüm bezi tutmaya çalıştı. O sırada bende çırpınıyordum. Ama diğer adam gelip kollarımdan tutunca neredeyse hiçbir şey yapamaz hale geldim.
Bayıldığımda ise tahminen arabaya bindirilmiştim. Şimdi içinde ellerim ayaklarim bağlı ağzım bantlı bir şekilde oturduğum depoya getirilmiştim sanırım. Bayıldığım için hatırlamıyordum.
Bileklerimin çok ağriďiğını hissettiğimde çırpınıp bağırmaya çalıştım. Beni kimin neden buraya getirdigini bilmiyordum.
Yaklaşık iki saat geçmisti buraya geleli. Bileklerim çok acıyordu kanadığına garanti verebilirdim.
Insallah Melis ve Esma yokluğumu fark edip beni aramaya koyulmuşlardır. Yine düşüncelerimden sıyrılmama neden olan şey yanıma birinin yaklaştığını fark etmem oldu.
Biraz daha yaklaşınca yüzü çok tanıdık gelmeye başlamıştı.
Bu oydu ! Savaşın dövdügü öglen bana laf atan çocuktu. Korkmaya başlamıştım. Aglamaktan gözlerim acıyordu. Umarım bu pislik bana bişey yapmaya kalkmazdı diye düşünürken yanıma gelmişti bile.
Bana iyice yaklaştığında " Sana daha seninle işim bitmedi demiştim küçük hanım!" Dedi. Tam sözünü bitirdiği sırada suratına tükürdüm o pisliğin. Yüzünü buruşturup ağır haraketlerle yüzünü eliyle sildiğinde yüzüme bir tokat geçirdi. "Seni pislik Savaş seni eline geçirince gebertecek şerefsiz bunun hesabını vereceksin!" Diye haykırdığımda " Savaş'ın umrunda mısın sen acaba onunla iki gün takıldın diye seni kurtaracağını mı sanıyosun yazık !" Deyip gülerek uzaklaştı. Bende arkasından cıvlayabildim sadece.
Gerçekten o pisliğin dediği gibi savaşın umurunda değil miydim? Hayır savaş beni bu pislikten kurtaracak biliyorum..