* Multi: Savaş *
Lanet olsun ki bir buçuk gündür bu pislik depodaydım. Ellerimi neredeyse hissetmiyordum. Orkun şerefsizi sinirlenince gelip sinirini benden çıkartıyordu. 1 kere burnumu kanatmis bi kere de dudagımı patlatmıştı. Daha fazla dayanabilecegimi sanmıyordum açıkcası.
"Savaş lütfen yokluğumu fark et ve beni kurtar burdan lütfen!"
"Seni bırak Savaş 7 ceddin gelse kurtaramaz benim elimden burdan sağ çıkamayacaksın kızım herşeyi unut bunu unutma!" Diye böğüren Orkun ne dediğimi duymuştu. Artık o kadar bunalmıştım ki kendi kendime konuşuyordum.
Orkun pisliğinin istediği onunla beraber olmamdı. Ama ben bunu asla yapmayacaktım. Ölürüm daha iyi. Ben Savaş'ı istiyordum. Başkasını değil!
Orkun iyice yanıma yanaştı ve " sana Savaş itini unutturacağım güzelim. Bak görürsün benimle olduğuna pisman olmayacaksın." Deyip pislik pislik sırıttı.
"Seninle olmayacağım pislik duydun mu beni nefret ediyorum senden şerefsiz!" Diye bağırdım. Ve orkun beklediğim bi haraket yapıp yine tokat attı. Canım acıyordu artık. "Yeter bana vurunca eline ne geçiyo seni pislik canımı acıtmaktan zevk mi alıyosun!" Diye tekrar bağırdığımda kahkaha atarak "Evet bebeğim!" Dedi.
"Orkun!"
"Ne var!"
"Tuvalete gitmem gerek."
"Bundan banane!"
"Ne demek sanane buraya mı yapayım."
"Ne halt ediyosan et !"
"Eger buraya yaparsam siz temizlemek zorunda kalacaksınız biliyorsun degil mi?"
"Lanet olsun tamam! Çözün şunun ellerini de götürün sıçsın!" Pislik herif sıçsınmış!
Lavaboya getirdiklerinde üstüme kapıyı kilitlediler ne bi cam vardı ne de kaçabilecegim bi yer. Elimu yüzümü yıkayıp eski aynadan kendime baktım dudağım kanamıştı gözümün altı hafif morarmıştı. 1 bucuk gunde ne hale getirdi beni it!
"kapıyı açın!" Diye bağırdığımda hemen koluma yapışıp beni sürüklemeye başladı iki ayı !
Tekrar sandalyeye oturtup beni bağladıklarında ofladım.
Kim bilir annem ne haldedir. Off of Allah'ım yardım et kurtulayım şu pislikten. Bi an düşüncelerimden sıyrılmamın sebebi dışardan gelen sesler oldu. "Arka taraftan dolan!" , "Çabuk çabuk çabuk!" ," Dikkatli olun." Gibi seslerdi. Bi dakika bu Savaş'ın sesiydi. " Abi bırakın ben tek başıma geberteyim şu pici eger Selin'in tek bir kılına zarar gelirse öldürüdüm onu" diyordu. Küçük bi camın önünde oturduğum için duyabiliyordum. Allahım sonunda geldiler. O sırada yanımdaki ayılar yemek yemeye gittikleri için duymadılar olan biteni.
Ben sevinçten kendi kendime gülerken karşıdan yaklaşan piskopat Orkun elinde silahla yanıma doğru geliyordu. Bi an yerinde durup silahı bana doğrulttu. Gözlerim kocaman açılmıştı. "Orkun! Orkun dur yapma nolur! Orku--" silahı ateşlemişti. Omzumda bi sızı oluştuğunda kafamı çevirip omzuma baktım ve vurulmuştum. Omzum kanlar içindeydi. Tam o sırada Orkun kendi kafasına doğrulttuğu silahın tetiğine bastı ve yere yığıldı. Benim çığlıklarımın arasımda deponun kapısı açıldı ve polisler içeri koşturarak girdi. Ve arkalarından Savaş. Polisler Orkunun adamların tek tek tutuklarken omzum çok acıyordu ve ağlıyordum.
Savaş beni görür görmez yanıma koştu ve " Dayan Selin geldim burdayım!" dedi. Gülümsedim. Gözlerim kapanıyordu. "Hayır Selin hayır! Aç gözleriniz Selin! Selin bırakma beni!" En son duyduğum bunlardı.
Özür dilerim Savaş seni sevdiğim için seni yalnız bıraktığım icin hoşcakal herşeyim. Hoşcakal. Ölüyordum. Uyu Selin. Uyuyunca geçecek uyu...