9. Bölüm Thank You Jesus

788 53 7
                                    

-SELENA-

Dün gece belki rüyaydı, zaten hafızamda kalan bir kaç parça şeydi çoğunu hatırlamıyordum. Çünkü yine çok fazla sarhoştuk. Belki içkiyi sevdiğimiz için belki de unutmak için.

Onun beni sevdiğine olan inancımın büyük bir kısmını kaybetmiş gibiydim.
"Aşk acıtır Justin."
Demiştim ona, çünkü benim canım fazlasıyla acımıştı. Ve bizim derin bir çıkmazın içine girdiğimizin farkındaydım. Ben onu deli gibi severken o bir başkasıyla canımı yakmıştı, tam unutmuşken tekrar ve tekrar karşıma çıkıyordu.

Üzgünüm, bu ilişki çoktan bitmişti.

Ve aptal medya yeni ilişkilerimiz hakkında haberle çalkalanmaya başlamıştı bile. Gerçek hislerimizi bizden başka hiç kimse bilemezdi, bense hep yaptığım gibi susuyordum ne diyebilirdim ki? Busalak haberlerin hiçbirini takmıyordum.

"Selena hazırsan çıkıyoruz bebeğim."

"Geliyorum Gi."

***
Arabadan inip muhteşem manzara ve rüzgara karşı kollarımı açtım.
Burası muhteşem bir doğa harikasıydı. Deniz, kumsal, ağaçlar ve sivrisinekler...

"Bizi buraya getirmeyi getirmeyi kim akıl ettiyse onu kutluyorum."
Bizimkilere dönüp merakla "Hanginiz?" diye sordum. Herkes manasız gözlerle baktı bana.
Gigi gülerek elindeki çay bardağını bana uzatırken
"Justin." Dedi.
O an gülümsemem düşüverdi az kalsın elimdeki bardağı düşürüyordum.

"Peki o da mı buraya gelecek?!"

"Hayır, aslında gelecekti Zayn ve Hailey çok ısrar etmişler ama meşgul olduğunu söylemiş."

"İyi." diye mırıldandım.

İşleri bitirdikten tek başıma sahile indim. Çok fazla rüzgar olma sebebiyle deniz çok dalgalıydı.
Altın gibi parlayan kumlar üzerinde çıplak ayaklarımla yürürken düşündüm. Düşünmek istemiyordum ama buradayken mümkün değildi ki bu.
Buraya gelmemizi o istemişti demek. Bilerek yaptığından adım gibi emindim, benimde ekiple buraya geleceğimi biliyordu.
4 yıl önce ilk tatil yapmak için el ele geldiğimiz yerdi burası dün gibi hatırlıyordum. Daha sonraları da tatil için burayı tercih etmiştik hatta. Kısacası burayı sahiplenmiştik, Uzun zamandır gelmiyordum buraya, ayrıldığımızdan beri hiç. Her kaçamaklarımızda buraya gelir dinlenirdik.
Burası çok güzel olabilirdi ama burada olmayı hiç istemiyordum çünkü nereye baksam onu hatırlıyordum. Ve ne zaman gözlerimi bir yere diksem zihnimde bir anımız canlanıyordu.
İşte bunu bildiği için bilerek buraya getirtmişti ya bizi. Ve kimse bana söylememişti buraya geleceğimizi.

Büyük dalgaların çılgınca gibi kıyıya çarpmasını umursamadan iskeleye doğru yürümeye devam ediyordum. En uç kısma geldikten sonra yere diz çöktüm.
Zihnim çalkantıda gibiydi tıpkı denizin şuan ki hali gibi.
Dünya bizim birlikte olmamızı istememişti.
Kimse birlikte olmamızı desteklememişti.
İkimize hiçbir zaman "birliktelik" kelimesini yakıştırmamışlardı.
Tüm engellere rağmen dimdik ayakta durabilmiştik biz.
Ama şimdiyse tek başıma dizlerimin üzerindeydim.
Telefonumu çıkarıp o kızla olan fotoğraflarına baktım.

Yerimi kimler almış şimdi kim bilir?

Gülümsüyordu. Bu kadar yakın hemde. Eskisi kadar acıtmıyordu artık. Benim için o gün bitmişti o. Bitirmiştim. Çünkü o da gram umursamamıştı ne hissedeceğimi ona giderken.
"Senden ölesiye nefret ediyorum Bieber."
Boynumda duran onun hediyesi kolyeyi ilk defa çıkardım, ve baktım bir süre. Sonra hiç düşünmeden denizin dibine fırlattım onun bana yaptığı gibi.
"Ve çok sesli bir çığlık attım, ama kimse bir şey duymadı."
...
*JUSTIN*

"Selam çocuklar, ben geldim."'

"Merhaba Jus."

"Juzzy..... Gelmene çok sevindim ama hani işin vardı?"

"Geldiğime göre hallettim demek oluyor Hails."

" Harika! Sen varken daha eğlenceli olacak!"

Gigi: "Tanrım hava bugün neden bu kadar rüzgarlı?"

"Biraz yüzsek güzel olurdu."

"Rüzgarlı havada yüzmek tehlikeli olabilir, şu dalgaların büyüklüğüne bakar mısınız?"

"Daha sonra yada yarın daha güvenli olur."

---

Saçlarım rüzgarda dağılırken herşeyin başladığı yerde yürüyorum. Eminim o da fark etmiştir:)
Ne çok zaman oldu buraya gelmeyeli. Deniz şiddetle köpürürken bir şey gözüme çarptı.
Panikle bakışlarımı oraya çevirdim.
O an aklıma kamp alanına geldiğimden beri Selena'yı görmediğim geldi.
Hayır, hayır, hayır.!
Bu bende büyük bir şok etkisi yarattı.
Ne büyük dalgalar nede denizin tenha hali, ne kadar derin olduğu,
üstümdekilerle suya atlamamı engellemeyemedi.
Ne olacağı umrumda değildi onu kucaklayıp kıyıya çıkardım. Ellerimi fiziksel anlamda kalbinin üzerine koydum. Düşünmeden edemiyorum ya ben burada olmamış olsaydım ona ne olacaktı kim bilir? Ama Tanrı onun yaşamasına izin vermişti.

Kahverengi gözlerini aralarken beni görmesini istemedim, benim olduğunu bilsin istemedim. Herkes buraya doğru gelirken tekrar kamp yerine döndüm.

Gece 03:00

Nedenini bilmediğim şekilde hala uyumıyordum. Burada telefon da çekmiyordu. Çadırın giriş perdesinin yavaşça aralanmasıyla irkildim. Bu saatte?!?

El fenerine uzanıp içeri giren kişiye tuttum.

"Selena!?"

Hiç bir şey demeden merakla ona baktım. Çadırın içine geçip giriş kısmını kapattı. Sessizce yaklaştı.

"O sendin biliyorum."

"Neden bahsediyorsun?"

"Saklamana gerek yok Justin, o sendin işte beni sudan çıkaran sendin biliyorum."

Bunu duyduğuma şaşırdım çünkü ilk gözlerini aradığında baygın sayılırdı sonrasında hemen gitmiştim zaten. Şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım.

"Nereden biliyorsun bunu?"

"Gözlerinden tanıdım, ve ben.... Teşekkür ederim."

"Bana teşekkür etme neden kendine bunu yaptın? Benim yüzümden mi? Affedersin ama tüm gece bunu düşündüm ve uyuyamadım."

"Kazaydı. İskeleye büyük bir dalga çarptı. Neyse şuan buradayım işte önemi yok."

Önemi yok diyor ben görmesem ölüyordu ciddi ciddi. Neyse şimdi bunu düşünmeyelim.

"Pekala, yerinde kim olsa aynısını yapardım zaten yani önemli değil şuan iyisin ya."

Daha sonra uyku tulumunun yanında duran kolyeyi çıkardım. Bunu ona ben almıştım.

"Bunu kıyıda buldum, bu senindi."

Diyerek kolyeyi avucunun içine koydum.

Bazı şeyleri ne kadar silmeye çalışsakta hayat onları bize getirecek tıpkı bu kolye gibi.

"İstemiyorum, artık bunu takmamın bi manası yok. Bunu yeni kız arkadaşına verebilirsin. Sadece sana teşekkür etmek için gelmiştim. İyi geceler."

UNDERCOVER//jelenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin