12. Bölüm Hate U

638 48 5
                                    

-Justin-

Gece boyunca uyanık kalıyorum.
Bu yüzden gün ışığında uyuyorum.
Her ne kadar varlığımda olmasa bile
Bu özlüyormuşum gibi hissettiriyor.

Basbaya unutmuş işte, şu fotoğraflara bak umrunda bile değil. Sonuçta onun ellerini tutan birileri, onu gülümseten yeni birileri. Ve o benden nefret ediyor.

Baştan almayı ve zamanda geri gidip geçmişi düzeltmeyi dilerdim.
Bebeğim söylemeyi isterdim ne hissettiğimi
Ama yapamam çünkü korkuyorum.
Keşke söyleyebilseydim, herşeyin aslını
Ben hala sevdiğin kişiyim hala hayalini kurduğun kişi
Herşeyin aslına bak.

"Arabanın anahtarlarını fırlat Zaynie."

-Selena-

Gecenin üçünde çalan kapıyı açmak için koltuktan kalktım ve üzerime ceketimi giydim. Pijamalarım ve dağılmış topuzumla bu saate kadar korku filmi izlemiştim. Ve şuan üzerimde paranoyak bir etki bıraktığı için kapıyı açmadan önce bir kez daha düşündüm.
Kapının yavaşça aralanmasıyla tanıdık bakışlarla karşı karşıya gelmem bir olunca tüm iliklerimin çekildiğini hissettim.
Gözlerimi şaşkınlıkla açarak ona dağılmış sarı saçlarına ve kahverengi gözlerini seyrettim.
Ağzını açıp tek kelime bile etmeden sadece bakışlarını üzerimde tutuyordu.

"Burada ne işin var?"

"Seni özledim."

İkinci bir şok geçirirken eliyle kapıyı ittirdi ve adımını içeri attı. Derhal kendimi toparlayıp buna engel oldum bu hiç doğru değil. Kesinlikle kendinde değildi.

"Yinede gecenin bu saatinde evime zorla girebileceğin anlamına gelmiyor."

Sesimi sert bir tonda kullanmaya çalışarak onu ittirdim.

"Kim olduğunu sanıyorsun sen?"

En ukala gülümsemelerinden birini yüzüne yerleştirdi.

"Justin Bieber."

"Güzel. Bende Selena Gomez. Şimdi evimden derhal git. Yoksa..."

Acı dolu alaylı kahkahasının sesi tüm salonu doldurdu.

"Yoksa ne olur? Erkek arkadaşın senden mi ayrılır? Awww bu çok üzücü olurdu."

Ateş saçan bakışlarımla elimi sertçe havaya kaldırdım ama o benden daha hızlı davranarak elimi havada yakaladı beni kendine doğru çekerken parmağını dudaklarımın üzerine bastırdı  ve fısıldadı.
"Asla."

Ve leş gibi içki kokuyordu.

Ses tonumu daha kısık bir tonda kullanarak ona döndüm.

"Hayır Justin. Bu hiç doğru değil. Burada olman hiç doğru değil. Bunları yapman extra hiç doğru değil."

"Güzel. Oradan bakınca umrumda gibi mi duruyor?"

"Bu sefer beni dinleyeceksin!"
Bunu söylerken bağırmıştı ama bunları söylerken nefesi tükenmişti adeta.

"Dayanamıyorum Selena. Hergün farklı bir işkence. Neden anlamıyorsun! Zamanım tükeniyormuş gibi hissediyorum."

"Ne halde olduğumu tahmin bile edemezsin. Ama sen başkalarıyla mutlu pozlar vermekle meşgulsun?"

"Ama biliyorum mutlu değilsin. Ve bunu görebilen sadece benim, iyi bir oyuncu olduğunu kabul ediyorum çünkü benden başka herkesi inandırdın."

"Mutlu olmamamı niçin bu kadar istiyorsun?"

"Çünkü ben mutlu değilim."

"Bundan bana ne?"

Gözleri koyulaşmış ve yüzü kasılmıştı. Beni birileriyle görene kadar umrunda değildi neyin acısını çekiyordu, kimi kandırıyordu basbaya yediremiyordu işte.

Boğazım düğümlenmişti sesim en gıcık olduğum şekilde titrek çıkarken korkak gibi durduğumu hissettim. Hayır ona istediğini vermeyecektim.

"Sen tekrar buraya gelene kadar mutluydum Justin."

Yutkunarak sözlerime devam ettim. Kalbim bir dakika öncesine göre kat ve kat daha hızlı atmaya başlamıştı. Gözlerim dolmak üzereydi. Tüm vücut dengemin bozulduğunu hissediyordum ve bunun tek bir sorumlusu vardı.
Justin Bieber.

"Her seferinde tam herşeyi yoluna koydum derken tekrar karşıma çıkıyorsun ve herşeyi mahvediyorsun Justin. Artık yeter."

"Beni hayal kırıklığına uğrattın. Bir yalancısın ama bu gece dürüst kralı oynuyorsun."

Gözlerinde bir yerde hala gerçeği görebiliyorum. Sadece ellerini geçmişin üzerine koy,
ben şuan tam olarak buradayım ve tek sebebi sensin.

"Beni bekleyen bir erkek arkadaşım var hatırlatırım ve de seni bekleyen bir sevgilin. Bu halde olmamız sence doğru mu? Lütfen beni üzdüğün gibide onu üzme."

"Beni sevdiğin gibi seviyor musun onu? Yada benim hissettirdiklerimi sana hissettiriyor mu?"

Ateş püsküren bakışlarımla ona bakarken bağırmıştım.

"Evet!"

Sonra yarı pişman oldum çünkü gerçekten berbat haldeydi.

Bunu sana değil kalbine sormam gerekirdi çünkü kalbin dili olsa yalan söylemezdi.

İkimizde sessizliğe gömüldüğümüzde son bir hamleyle dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bu bir  öpücük değildi bir haykırıştı. Omuzlarından tutarak onu üzerimden ittirdim.
O ukala gülümsemesini tekrar suratına taktı.
"Peki o sana bunu hissettirebilir miydi?"

Ellerimle dudaklarımı sildim. Aptal!

"Senden nefret ediyorum!"

Aynı anda üzerimizde patlayan beyaz flash ışıklarıyla ikimizde şuan tam olarak aynı şeyi düşünüyorduk.
Yarın bütün medya herkes bunun hakkında konuşacaktı ve gazetlerin en ön sayfalarında dergi kapaklarında fotoğrafımız olacaktı.

Muhtemelen bunu gören Sam kafayı sıyıracaktı

Başlıklıklarıysa şimdiden tahmin edebiliyorum.

UNDERCOVER//jelenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin