Tam da kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim diyeceğim bir geceydi ve açık penceremden bir kuş girdi.rengarenk kanatları gecenin zifiri karanlığında parlıyordu.Ayın ışığına meydan okurcasına duruyordu saksının yanında. Ve penceremin kenarındaki o saksıda büyüyordu yalnızlığım. Kimsenin ulaşamadığı yerde duruyordu hatıralarım.Vakit sandığımdan da geç. Güneş yavaş yavaş yayılıyor gökyüzüne. Ayın yerini güneş alıyor. Büyük bir veda vakti bu gökyüzü için. Sonuçta en karanlık gece bile sona erer güneş doğar.Bugün güneş sıcaklığını bir başka zamana bırakmış gibi.Gecenin yorgunluğuyla yataktan kalktım. Yeni bir güne başlamak her ne kadar zor olsa da beni bekleyen birsürü sorumluluk vardı. Kafamın içindeki sesler dışarıdaki sesleri bastırırken iş için hazırlandım ve tek dostum olan kuşum ve saksımı arkada bırakıp evden çıktım. Gerçeklerle yüzleşme vakti gelmişti. Dışarda insanlar çok çirkindi ve bu çirkinlik fiziksel değildi.Aslında çirkinlik diye birşey yoktu.Çirkinliği insanlar yaratmıştı. Sevmeyi bilmeyerek, ihanet ederek ve yarı yolda bırakarak.Düşüncelerimden sıyrıldığımda farkettim ki gitmem gereken yeri geçmiştim. Geri dönmek içimden gelmiyordu ve yol boyu yürüdüm.Yolun kenarındaki bir kafe dikkatimi çekmişti.Küçük ve sakin bir yerdi. İçeri girdiğimde keskin bi kahve kokusu geldi burnuma. Masama geçtim. Elinde gitarla bi oğlan girdi kapıdan.Başta dikkatimi çekmedi.Çantamdan kitabımı çıkartıp okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kovan Kuşu
RomanceUmudunu, her sabah daha iyi olacak diye kalkıp,her gece daha beter yatarken kaybeden bir kızın hikayesi..