Ay ışığı altında parlayan kuşumu izlerken uyuya kalmıştım. Gözlerimi açtığımda hava daha aydınlanmamıştı.Güneş yavaş yavaş kendini belli ediyordu. Büyük bir heyecanla yataktan kalktım. Dünki yorgunluğumdan eser kalmamıştı.Rahat bişeyler giydim ve oyuncak kuşu elime alıp hızla merdivenlerden inmeye başladım. Tam apartmandan çıkacaktım ki aklıma hergün beni heyecanla karşılayıp,gülümseyerek uyandıran iki sadık dostum geldi. Saksım ve kuşuma bu sabah günaydın dememiştim.Kendimi çok suçlu hissederek eve geri döndüm. Kapıyı açtığımda ilk defa fesleğenimin kokusu ve öterek beni bekleyen kuşumun sesi yoktu. İçimde değişik bir buruklukla odaya geçtim. Fesleğenimin yanına yaklaşıp ona masamdaki sudan biraz döktüm. Ve eşsiz kokusunu yavaş yavaş odaya yaymaya başlamıştı. Daha sonra kuşuma döndüm ve gagasını bisüre sevdim. Eskisi gibi güzel sesiyle ötüyordu.Artık içim rahattı ve evden çıkabilirdim. Koşarak metroya gittim.Her attığım adımda onu görme umuduyla etrafıma bakındım. Dışarıda gereksiz onca insan varken onun olmaması çok saçmaydı. Sesi hâlâ kulağımda yankılanıyordu.Sesini duyduğumda,içimde uçuşan bir şeyler vardı.Sesinde mutluluk bahçeleri,dünyanın tüm kötülüklerin unutturacak birşeyler vardı. Çok özlediğimi farketmiştim.İnsan tanımadığı birini neden özlerdi ki? Beni ona çeken şey neydi? Cevaplayamadığım onca soru.. Ama onca bilinmezin arasında bildiğim tek şey vardı ki ona çıkan her sokak ayrı çıkmaz olsada,hevesle yürüyecektim. Onu bulduğumda ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Belki yanından öylece geçip konuşamayacaktım bile.O an anlamıştım ki aşk en çok iki kişi birbirine uzakken aşk oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Kovan Kuşu
Storie d'amoreUmudunu, her sabah daha iyi olacak diye kalkıp,her gece daha beter yatarken kaybeden bir kızın hikayesi..