4.BÖLÜM

79 9 3
                                    

...Okul günü...

**************************

Kafamı yastıkdan kaldırmadan komidi'nin üzerindeki telefonumu almaya çalıştım bir kaç eşyamı yere düşürdükten sonra telefonum elimdeydi, saate baktığımda saat daha 06:30'du gözlerimi bir kaçkere açıp kapadıktan sonra daha dikkatli baktım, evet saat 06:30, şimdi erken diyip yatsam bir daha kalkamam ağır adımlarla yatakdan kalkıp banyoya girdim, suyu ılığa ayarlayıp üstümdekileri çıkardım suyun altına girince gevşediğimi hissettim.
Büşra'nin erenden ayrılmasının üzerinden tam 1hafta geçmişti.
O erenin becerdiği kızlardan biri Büşra'nin mesajlarına cevap vermiş sonrada erenle çekildiği iğrenç bir fotoğraf göndermişti şaşırdığım nokta ise eren'in bunu anında kabullenmesi, normalde öyle olmuyormuydu erkek aldatır kadın öğrenir sonra inkâr edilir.
O günden sonra kendisini eve hapsetmesini bekliyorduk ama bizi şaşırttı toparlandığını bize kanıtlamaya çalışıyor, sevdiği birinden derin bir yara almıştı ama bunu sadece bir kaç saat ağlamakla atlatmıştı, ya gerçektende güçlü yada güçlüyü oynuyor bizim kızımız.

Şampuan'la kafa bulma noktasına gelmişken durulanıp çıktım duştan, vücut kremimi sürüp siyah kloş etegimi ve mavi kareli gomlegimi giyip kollarını dirseklerime kadar katladım, saçlarımı tarayip salık bıraktım çantamı, kulaklığımı ve telefonumu alıp aşağıya indim.

Mutfaktan gelen seslere göre bizim hatun kalkmıştı, mutfağa girdiğimde yaktığı ekmekleri çöpe atan ve ardından dumanı dağitmaya çalısan bir adet anneyle karşılaştım.
Annemin yanağından öpüp "becerikli melda hanım iş başında" dedim kafama bir tane darbe inerken babam mutfağa girmişti "vay babaların en kralı" diyerek kocaman sarıldım oda bana karşılık verip başından öptü ve "vay kızların en prensesi" dedi. Masaya oturup kahvaltımızı yapmaya başladık.

Annem ekmeğe sürdüğü reçeli ağzıma tıkarken zor attım kendimi dışarıya.

Telefonumu çıkarıp okula yürüyere gidiceğimi bildiren bir mesaj attım berile, kulaklıkları takıp rasgele bir şarkı açtım.

5. Şarkı bitince bende okula gelmiştim, okulun geniş demir kapısında durup kafamı kaldırdım. Haliç Üniversitesi yazısına bakıp derin bir nefes aldım ve benim için büyük insanlık için küçük bir adım attım yeni hayatıma.

Okulla ilgili tüm bilgiler i-mail adresime gönderilmişti, ben ve büşra 13-F beril ise 13-D deydi okulun içine girip sınıfların olduğu bölümü aramaya başladım, sınıfımı bulup cam kenarındaki 3. Sıraya oturdum, kolumu arkadaki sıranın üzerine koyup yan döndüm ve bacaklarımı uzattım, kısa süre sonra çığlık atarak yanıma koşan bir adet büşra ve arkada somurtarak büşra'yı takip eden beril sınıfa girdi, bacaklarımı toplayıp büşraya oturması için yer açtım berilde masanın uzerine oturdu.

Bacaklarını sallayarak "bu haksızlık" dedi. Büşra elini berilin dizine koyup "sürtük şansı"dedi.
Beril sinirle büşra'ya dönüp "ben senden büyüğüm lan bana abla diceksin"dedi "hey aynı yaştayız ikiz" "ben senden 3 dk önce doğdum bücür". Ben sırıtarak büşra ve berili izlerken okulun zili çaldı.

Sınıf dolmaya başlayınca sınıf'da bir uğultu yükselmeye başladı kısa süre sonrada 30'lu yaşlarında bir kadın içeriye girmişti, hoca içeriye girince herkes ayağıya kalkmıştı hoca eliyle oturun işareti yapıp masasının yanında dikilmeye başladı, klasik disiplinli hoca tipi, kalem etek, beyaz gömlek, ensede topuz yapılan kahverengi saçlar, gözlüklerin arkasındaki koyu kahveler bize çektirecek gibi duruyordu.

Sınıfı süzmeye bitirince öksürüp konuşmaya başladı "ben edebiyat hoca'nız gonca kara ve sende"diyip parmağını en öndeki gözlüklü bir çocuğa uzattı "kendini tanıt" çocuk boğazını temizleyip oturduğu yerde diklesti. "Ben cem kılıç"...

Gonca hoca bütün sınıfın sicilini çıkardı isim? Soyisim? Ders notların? Anne baba meslek? Niye bu okul?

En köşedeki çocuk'da kendisini tanıttıkdan sonra hocanın gözleri sınıfta turlayip "iyi anlaşacağımıza eminim"dedi ve zil çaldı.

Büşra bir oh cekip bana döndü "Açelya okul heyecanından birşey yemedim sabah hadi kantine gidelim"dedi "Büşra sen" dedi. Ama devamını getirmedim "boşver" diyip ayağıya kalktım.
Şimdi eren konusunu açıp canını sıkamazdım ama büşra geri adım atmadı oda kalkıp elini omuzuma koydu "ben iyiyim" gözlerimle onay verip kafamı salladı. Koridorda yürürken bir kaç erkeğin bakışları yanimdaki kızıl sürtüğün uzerindeydi, yiğidi öldür hakkını yeme güzel kızdı, büşra'nın berilin aksine kızıl saçları vardı, ikiz olmalarına rağmen ne tipleri nede huyları benziyordu, büşra çok güçlü beril ise çok duygusaldı.

Kantine girdiğimizde ben boş bir masaya oturmustum büşra da hemen kantin sırasına girmişti, kantine inmeden önce berile'de haber vermistik, büşra elindeki tepsiyle masaya doğru gelirken beril'de heyecanla kantine girdi, bizi görüp hemen yanımıza geldi.
Bende o sırada oturduğum sandalyede arkaya doğru ağırlık verip masanın demisrlerinden ayaklarımla destek aldım ve geriye doğru yatırdım sandalyeyi.

Beril bana bakıp tam birşey dicekken benim arkamdaki bir noktaya bakıp gözlerini büyüttü, büşra'ya döndüğümde beril'den bir farkı yoktu ve benim sandalyem arkadan öne doğru itilerek eski haline getirildi, kafamı arkama çevirip baktığımda emre bana doğru eğilmişti ve yüzüme doğru fısıldadı "tekrar düşmeni istemeyiz". Allahım nefesinin yüzüme çarpması, bana okadar yakın olması çok ölünesi.

Ben hala girdiğim şoktan çıkamazken emre'nin poposuyla bakıştım bir süre ve kulağımı dolduran büşra'nın sesi "sıçtık".

Büşra bana doğru uzanıp çenemi yukarı doğru ittirdi. Ağzımı konuşmak için açtım ama doğru kelimeleri bulamadım ve sadece "O" dedim. Beril sandalyeye oturup kafasını bana doğru uzattı " evet emre burada okuyo aynı sinifdayiz sana onu gördüğünde böyle bir tepki verme diye gelmiştim ama geç oldu". Büşra heyecanla yanıma oturdu "o az önce seninle flörtleştimi" "saçmalama büşra o melisa'yı seviyor". Beril'de konuya dahil oldu "belkide artık sevmiyor seni fark etmiş olabilir" sözleriyle beni teselli etmeye çalıştı "beril bu basit bir sevgi değil" başımı onun oturduğu masaya cevirip emre'ye baktım "o aşık".

Büşra tostunun son lokmasını ağzına atıp çayını içti. Berilelindeki karton bardağı hızla masaya koyup konuştu "kızlar hani şu cafe'deki çocuk var ya işte o bizim sınıfta" Büşra elini berilin eline koyup "birdahaki maçlarda görüşmek üzere ben kaçtım şimdi bu susmaz sana şimdiden geçmiş olsun açelyacım" diyip göz kırptı ve topukladı, beril omuz silkip bana döndü, eyvah bir bahane bulmam lazım elimi karnıma koyup inliyerek iki buklum oldum ve fısıltıyla "beril ben sanırım cır cır oldum" dedim ve kalktım, ben kantinden çıkarken arkamdan beril bağırdı "açelya aşk olsun" arkamı dönüp kantinin kapısından çıkmadan berile öpücük attım onume donmeden önce emre ve benim gozlerim bir kaç saniyelik kesişti.

"Büşra sencede bu kader değilmi" "hay ben böyle kaderin, yağmurdan kaçarken doluya tutulduk ya kızım uzaklaş git az ötede yasa aşkını" ve hocanın sesi duyuldu "Siz ikiniz ne öyle fısır fısır konuşuyorsunuz" büşra elini ensesine götürüp biraz kaşıdı sanırım yıkanmamış ondan dolayı kaşınıyor ensesini yada zaman kazanmaya çalışıyor "hocam ben konuyu anlamadımda açelya arkadaşıma sordum" "hangi konuyu anlamadın kızım" "hiç birini anlamadım hocam" "kızım daha derse başlamadık, sen kızıl kalk arkadaki kıvırcıkla yer degiştir" "ya hocaaammm" "kızıl beynime kazınmak istemiyorsan kalk" büşra esyalarını toplayıp "derhal hocam" dedi.

Kıvırcık çocuk yanıma oturup poposuyla beni biraz kenara itti "kaysana kızım yaa iki kişilik yer kaplıyorsun" "a pardon egona yer açmayı unutmuşum"dedim. Aynı bir pislik gibi gülüp onume döndüm, "seninle iyi anlaşcaz".

Kafamı masaya koyup gözlerimi kapattım. Zilin sesiyle gözlerimi açıp hocanın sesiyle kafamı kaldırdım "siz ikiniz oturma düzeni bozulmıcak".

********************************

Baş karakterlerimiz belli oldu...

:) :)
:)

Sonumuz HayrolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin