Sılanın ağzından:
Sabahın erken ışıkları:Sabah, daha güneş yeni yeni ağırıyordu. Biraz temiz hava almak için dışarı çıkmıştım. Evde dur dur nereye kadardı.
Biraz koştum parkta. Tek istediğim biraz temiz hava almaktı ama buda bu saatten sonra olmayacaktı.
Yine benim yaşlarımda bir kaç yakışıklı kabadayı gelip çocuklara sataşmıştı. Bir çocuğa el kaldırdığını gördüğümde tek istediğim o çocuğa o tokadı atmamasıydı.
Ama yinede izleyerek o çocuğu öyle bırakamazdım. Daha çok küçüktü parkta oynamak isteyen şirin bir çocuktan ne istenirdi ki hem?
Hızlıca yanlarına koştum ve tam çocuğa vuracağı sıra kolunu tuttum. Şaşkın bir şekilde kimin tuttuğuna bakmak için arkasını dönmüştü.
Geldim geleli bu çocuğun yüzünü hiç görmemiştim. Gerçekten çok yakışıklı olmasına rağmen böyle bir şey yapması beni tiksindirmişti. Hızlıca elini arkaya ittim gerçekten ağır bir kolu vardı.
"Allah aşkına küçücük bir çocuktan ne istiyorsunuz."
Bana gülümsediğinde ona tokadı basmamak için elimden geleni yapıyordum.
"Bak tatlı kız bize bulaşmamalısın yoksa..."
Diyerek boynuma parmağını yavaşça dokundurarak gezdiriyordu. Şu an sinir kat sayılarım fazlasıyla yükselmişti.
"Bedelini ağır..."
Tokadı basmamla birlikte cümlesini tamamlayamamış, kafası yana düşmüş ve sinirden hızlı hızlı nefesler almaya başlamıştı benim gibi.
"Şimdi seni..."
Demesiyle birlikte yanlarındaki yardımcıları olsa gerek yavaşça bana doğru geliyorlardı.
Ona tokat attığım kabadayının 'durun' gibisinden elleriyle engellemesiyle hiç ama hiç rahatlamamıştım aksine şimdi s*çmıştım.
Hızlıca eve doğru koşmaya başlamıştım. Gerçekten neden bu günlerde hiç ekşın yaşamıyorum acaba derken iki kat ekşın yaşamıştım ne güzel ama!
Tam daireye girip kapıyı kapatacağım sıra ayağını koymuştu o embesil kafalı, salak beğinli, egoist, sapık Kabadayı.
Ne kadar ittirirsem ittiriyim kapanmayacağını bildiğim halde denemiştim. Kapıyı hızlıca itmesiyle yere yığılmam bir olmuştu.
İçimden kendi uydurduğum masum küfürlerimi saydırırken, yanıma yaklaşmıştı bile.
Bileğimden tutup sıktığında öyle bir acı hissettim ki ama belli etmemeye çalıştım. Şu an acıdan bağırmamak için zor tutuyordum kendimi.
"Bu elinle mi bana vurdun ha seni pis s*rtük."
Allah aşkına sanki ona sapık bir şey yapmışım gibi bu lafı kullanmalarından nefret ediyorum.
"Bana s*rtük diyemezsin. Hem evet bu elimle ettım tokadı gelip bıçağı elime mi batırmayı düşünüyorsun. Filmlerdeki gibi."
Bana gülümsemesiyle korkum tavan yapmıştı ya gerçekten gelip bıçağı elime batırırsa.
"Yok öyle yapmayacağım ama tabiki bir cezan olacak elbette."
Değip elini arkadaki çocuklara uzatmıştı. Bıçağı eline tutuşturduları an derin derin nefesler almaya başlamıştım. Acaba bağırsam mı? Demeye kalmadan iki elimi tutup ağzıma bantı yapıştırmışlardı.
Yanlarında bir bant taşıyorlardı hemde koli bandı. Herkese yapıyorlardı herhalde. Ne kadar iğrençlerdi bunlar.
Çırpınmaya ve bağırmaya çalıştım. Ağzımda bir koli bandı vardı ve ne kadar başarıyordum bilemiyorum. Resmen bunların önünde güçsüz düşmüştüm ve ağlamak üzereydim.
"Yavaş dur küçük bir çizik atacağım sadece."
Demesiyle rahatlasam mı korksam mı bilemedim.
Bıçağın soğukluğu tenime değdiğinde maalesef tutamayıp bir göz yaşımı akıtmıştım. Artık buraya kadardı bir tokat yüzünden Can'ından oldu diye yazarlardı artık mezar taşıma.
Çırpınmaktan vaz geçtim ve gözümü kapatıp olacakları bekledim. Öyle bir korkmuştum ki. Göz yaşlarım kendiliğinden yağmur damlaları gibi Akmaya başlamıştı.
Bir kaç dakika öyle beklemiştim ama hiç bir şey olmamıştı. Gittiler diyeceğim ama bıçak aynı Boğaz'ımın yerindeydi hemde ellerimi aynı embesil kafalı, salak beğinli, sapık, kabadayı tutuyordu.
Gözlerimi açtım ve ona baktım bana baktığını gördüm. Acaba vicdana mı gelmişti.
"Neyse şimdilik af ediyorum ama Can'ının acımayacağı bir ceza vereceğim elbette şimdi."
Demesiyle bıçağı Boğaz'ımdan çekti ve ellerimi bırakarak ağzımdaki bantı çözdü. Bileklerim morarmıştı resmen.
Bileklerimi üfleyerek korkak gözlerle.
"Peki cezam ne?"
Dediğimde o psikopatın arkasındaki arkadaşları bana şaşkınca bakıyordu. Ne yani ilk defa mı birini affetmişti. Bana baktı ve bana yaklaşarak.
"Şimdi."
Dediğinde şaşkınca ona baktım.
"Ne şim..."
Söylediğim söz yarıda kesilmişti. Çünkü beni öpmüştü dudağımdan hayatımdaki en güzel şeyi elimden almıştı. İlk öpücüğümü.
Merhaba arkadaşlar ben tuana. İlk kitabım oluğu için kötü olmuş olabilir yazım yanlışları, noktalama işaretleri vs.
Ama iyişallah şimdilik beğenirsiniz. İkinci bölüm en kısa sürede gelecek iyi okumalar.
Beğenmeyi unutmayın.
Öpüldünüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk
RomanceBen ay ışığının gökte belirmesi gibiydim. O kadar parlak, o kadar azdım işte ben. Aynı ay gibi bende üretemezdim kendi ışığımı, hep yardım isterdim Güneş'ten. Çünkü yapmaya gücüm yoktu. Başaramazdım. O kadar cesur değildim işte. Ama düşünün size y...